𝐅𝐞𝐞𝐥𝐢𝐧𝐠𝐬? 𝐍𝐨 𝐰𝐚𝐲!

21 4 21
                                    

Taehyung

Üstümdeki tişörtü çıkarıp dolaptan bir eşorfman alıp giydikten sonra yatağıma yatıp düşünmeye başladım. Saat geç değildi ve ben uyumamıştım. İçtiğim şarap zerre sarhoşluk vermezken başım ağrıyordu. Düşünmekten deli gibi başım ağrıyordu. Bilin bakalım kimi düşünüyorum. Jungkook!

Aklımdan çıkmıyordu. Yanında umursamaz tavırlar yapsamda günümün tamamı onu düşünmekle geçiyordu. Ben...ben sürekli onu görmek ve ona dokunmak istiyordum. Yanına gittiğimde asla yapmayacağım şeyler yada asla söylemeyeceğim kelimeleri yapıyor ve söylüyordum. Onu gördüğüm, onun buraya taşındığı ilk gün bana birşeyler olmuştu ve en küçük bahanede kapısında bitiyordum. Anlam veremediğim bir şekilde eve tekrar gelince kalbim maraton koşmuş gibi atıyordu. Ama Jungkook benden nefret ediyordu

Uyuyamayacağımı anlayıp salona gittim. Işıkları açtığımda gözümü açamadığım için ışıkları kapattım ve loş lambayı açtım. Koltuğa oturduğumda Yeontan kucağıma çıkarak ilgi isteyen bir bebek gibi başını elime sürttü. Gülerek başını okşarken kendi kendime konuşmaya başlamıştım

- Ben ne yapacağım Tan? Keşke senin gibi olsaydım. Tek sevdiğin kişi ben

Tan'ı severken kumandayı alıp Netflixte dolaştım biraz. SİKEYİM AKLIMDAN ÇIKMIYORSUN JEON JUNGKOOK!!

Derin bir nefes alırken ensemi koltuğa yaslayarak başımı yukarı kaldırdım. Ellerimle yüzümü kapatıp hafif bir bağırma yaşadım.

Ensemi okşayarak dirseklerimi dizlerime koydum. Saçlarımı karıştırıp durdum sürekli. Telefonumdan saate baktığımda saat 00.33'tü. Siktir daha saat 1 bile değildi. Alnımı ovuşturarak odama döndüm ve odamdaki balkona çıktım. Balkondaki koltuğuma otururken Jungkook'un balkonunun ve odasının benim balkonumun ve odamın arasında sadece duvar olduğunu hatırladım. BAK GENE OLDU! ÇIKMIYOR ŞU SİKİK AKLIMDAN!

Ağlamak istiyordum. Hemde çok ağlamak istiyordum. Hıçkırarak bağırarak ağlamak istiyordum ama ağlarken sarılacak biri de istiyordum. Başımı duvara yaslayarak arkama yaslandım. Gözlerim dolduğunda burnumu çekerek önümdeki cam sehpadan bir peçete alarak göz yaşlarım akmadan sildim. Burnumu çekerek arkama yaslanıp elimdeki peçeteyi gelişi güzel katlarken çıkardığım burun çekme sesimden dolayı duvarın arkasından bir ses duydum

- Taehyung?

- Hm?

- Ağlıyor musun?

- Evet. Bir insan olduğum için ağlayabiliyorum

- O anlamda demek istememişt-

- Biliyorum küçük bir hatırlatma geçtim sadece

- Anladım. Peki neden ağlıyorsun?

- Dertlerim olabilir mi? Yada kaygılarım?

- Onlar değilde yine senin şu kafa karışıklığı mı?

- Evet. Aynı konu

- Ş-şey dertleşmek ister misin?

Bir iç çekerek kafamı duvara vurdum hafifçe. Derdim oyken zaten onunla dertleşmek istememi sağlıyordu

- Olur

- Pekii

- Buraya gelsene

- Nereye?

- Yanıma

- Tamam

Dedi ve balkonun kapısının kapanma sesi geldi. Hızlıca odama gidip bir tişört aldım ve üstüme geçirdim. Kapı hafifçe tıklatılınca gidip kapıyı sonuna kadar açtım. Tavşanlı ve havuçlu pijamalarıyla oldukça...tatlı duruyordu

𝐓𝐀𝐄𝐊𝐎𝐎𝐊'𝐮𝐧 𝟓𝟎 𝐓𝐨𝐧𝐮Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin