𝐋𝐨𝐯𝐞 𝐈𝐬 𝐓𝐡𝐞 𝐍𝐚𝐦𝐞

6 2 10
                                    

Bu bölümdeki Jungkook'un düşincelerini okurken Lauv - Who (Feat. BTS) dinleyebilirsiniz😚🎀💓

ZAMAN ATLAMALARI ÇOKTUR!

Jungkook

Arabada eve giderken fazla suskunduk. Nedenini bilmiyordum. Yada ben öyle hissediyordum. Hala Taehyung'a nasıl yaklaşacağımı bilmiyordum. Sadece kendim olmam gerektiğini söylemişti. Ama ben kendim olmaktan çıkıyor ve başka bir insana dönüşüyordum. Bu ben değildim yada benliğimi yeni kazanmıştım. Küçüklüğümden beri içime kapanık bir çocuk olduğumu annem söylerdi. Hep kendi benliğimi daha sonra kazanacağımı da. İçime kapanık derken; Calvin klein çekimlerindeyken ki pozlarımdan yada konuşma tarzımdan, giyimimden bahsetmiyorum. Sırlarımı birilerine anlatamıyorum. Rahatça veya içimde bir dert olmadan birine sırrımı anlatamıyordum. Ama Taehyung'a anlatmıştım. Yani uzun uzun düşünmemiştim anlattıktan sonra. Sırrımın güvende kalacağını sanki daha önceden biliyormuş gibi bir düşünceyle söylemiştim. Yanımda oturan bedene, Taehyung'a sevgilim demek benim için büyük birşeydi. Ben nasıl ilerleyeceğimi bilmiyordum. Taehyung herşeyi bilerek hareket ediyor ve en küçük birşeyde içimdeki kelebekleri uyandırıyordu. Ben adımımı nereye atacağımı bile bilemezken o bana doğru adımlarla yaklaşıyordu. Kabul ediyorum hakkında birşey bilmiyordum. Daha önce ilişkisi oldu mu? Kaç kardeş? Ne seviyor? Ne hissediyor? Herkese nasıl yaklaşıyor? Kaç yıldır modellik yapıyor? Kendi arkadaş ortamında nasıl davranıyor? Hiçbirşey. Ben onun hakkında hiçbirşeyi bilmezken o benim ne sevdiğimi biliyordu. Tek birşeyi biliyordum onunla tanışırken. Celine modeli olduğunu. Taşınmadan önce görmüştüm. Ama sadece aynı ortamdaydık. Göz göze bile gelmemiştik

Derin düşüncelerimden sıyrılmamı Taehyung'un sesi ve elimi tutan eli sağlamıştı. Elimi tutmak. Elimi tutması bile benim için bir kelebek duygusuydu

- Ne düşünüyorsun bu kadar?

- Daha sonra söylesem olur mu?

- Sen nasıl istiyorsan birtanem

Benim yerimde olan onlarca kişi şuan ne düşündüğünü söylemişti. Ama ben söyleyemiyordum. Belki düşüncelerimden rahatsız olurdu yada istemezdi. Benim sorunumda bu. Kendi isteğimde değilde diğer insanların isteğiyle hareket etmem, öyle düşünmeseler bile öyle kabul etmemdi. Kalbim Taehyung'un böyle düşünmediğini söylese bile beynim kalbimi duymuyor ve kendi kendine harekete ediyordu. Bu Jeon Jungkook'tu işte. Bu bendim

Ellerimize bakmak bile kelebeklerimi harekete geçirirken büyük ihtimal Taehyung için çok normaldi. Ben gerçekten nasıl devam edeceğimi bilmiyordum. Bana kimse hayatım boyunca güzelim, bebeğim demedi. Gerçekten. Hayranlarımdan bahsetmiyorum. Annem ve babam oğlum, güzel oğlum, prensim falan derdi hep. Annemlerden bebeğim, güzelim duymak şaşırtmazdı ama bunları Taehyung'dan duymak şaşırtıyordu

Otoparka girdiğimizde arabayı park ederek bana döndü gülümseyerek

- Burada söylemek ister misin?

Sakinleştirici ses tonu bana "söyleyebilirsin birtanem" dese de ona şimdi söylemeyecektim. Hem Jimin'ler gelecekti. Aceleyle söylemek yerine daha sakin bir ortamda söylemek istiyordum. Aslında söylemeyecektim. Taehyung sorduğu için söyleyeceğim

- Şimdi söylemesem?

- Tamam güzelim. Sen ne zaman söylemek istersen o zaman söyle ama söyle birtanem. Düşüncelerini, aklındaki soruları içine atarak çözme. Birlikte çözelim. Olur mu?

Biraz durduktan sonra gülümseyerek cevapladım sakince. Bakışları ve sakinleştirici sesi bana her zaman iyi gelecekti. Bunu biliyordum

- Olur

𝐓𝐀𝐄𝐊𝐎𝐎𝐊'𝐮𝐧 𝟓𝟎 𝐓𝐨𝐧𝐮Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin