Evet arkadaşlar ilk fantastik kurgu kitabımla karşınızdayım .
Umarım ki güzel bir başlangıç yaparız .
Kitabımla ilgilenip şimdiden göz attığınız için teşekkür eder ve keyifli okumalar dilerim .~~~
Günümüzden 58 yıl önce
Küçücük bir çocuktu o , Siyah Gülümseyen ülkesi ' nde . Yaşadığı ülkenin katı kurallarına karşı nefretle büyüdü . O kapkara ruhlu insanlara inat iyi olmak , ruhunu kirletmemek için çabaladı. Tek bir hayali vardı o küçücük yaşında : Kimliksiz Düşler Ülkesi ' ne gidebilmekti . Elinden geleni yaptı , çalıştı , çabaladı . Deneyebileceği her yolu denedi . İnsanların onunla alay etmesine , dalga geçmesine rağmen hiç pes etmemişti .Ama sonunda o da anladı : düşlediği ülkesine hiçbir zaman gidemeyecekti . O zaman yeni bir karar aldı : mademki Kimliksiz Düşler Ülkesi ' ne gidemiyordu , o da yaşadığı ülkeyi Kimliksiz Düşler Ülkesi ' ne dönüştürecekti . Oraya koştu , buraya koştu . Ayak bastığı her yere tohumlarını ekti . Etrafında gördüğü her kötülüğü arındırmaya çalıştı . İnsanlara olabildiğince kibar davranmaya çalıştı . Fakat bu çabalarıda bir işe yaramamıştı . Yine de vazgeçmedi . Bu kez de insanlara planından bahsetmeye başlamıştı . " Eğer hepimiz birlik olursak bu ülkeyi de güzel bir yere dönüştürebiliriz . Hepimiz güzel bir hayat yaşayabiliriz ! " diye insanlara kendini dinletmeye çalışmıştı . Tabi onu kimse dinlemediği gibi bazılarından da sırf bunları söylediği için kötü bir şekilde dayak yemişti . Bu sefer bütün fikirleri , bütün hayalleri tükenmişti. Koşarak uzaklaşmıştı oradan . Her zaman gittiği o ara sokağa girip bir köşeye sıvışıp ağlamaya başlamıştı. Artık isyan ediyordu . Yaşadığı her şeye lanet ediyordu . Bundan sonra ne yapacağını umutsuzlukla ağlamaya devam ederek düşünürken onun yaşlarında bir kız geçip oturdu karşısına . Onu dürtükleyip ağlamamasını , başka bir planı olduğunu söyledi . Hayat Ağacı ' ndan bahsetti ona , her ülkenin kendi hayat ağacı vardır , dedi . Siyah Gülümseyen Ülkesi ' nin hayat ağacını bulup tekrar yeşertirsek bu ülkede Kimliksiz Düşler Ülkesi gibi olur , dedi . Çocuk içinde yeniden yeşeren umuduyla hayat ağacını arayacaktı . Ne kadar süreceği umrunda değildi. Tek bir amacı vardı ve onu gerçekleştirene kadar durmayacaktı .
Üç yılını almıştı hayat ağacını bulmak . Üç yılın her günü o kızla hayat ağacını aramıştı . Sonunda bulmuştu hayat ağacını bulmasına ama ona ulaşmak hiç de kolay olmayacaktı . Bu ülkenin yüzyıllarca bu halde olmasının bir sebebi vardı . Bu sebep Siyah Gülümseyen ülkesi ' nde ki en kötü ve en büyük çetesinin hayat ağacını esir almış olmasıydı . Yüzyıllarca onlar istememişti bu ülkenin güzel bir yer olmasını . Her şeyin sebebi onlardı . Ama pes etmeyecekti . Hayallerini gerçeğe dönüştürmeye bu kadar yaklaşmışken bu adamlar gözünü korkutamazdı . Bir plan yapıp bir gece vakti uygun bir zaman bulup hayat ağacının yanına gelmişti . Adım adım o ağaca yaklaşırken hayat ağacına tek bir adım kalmışken bir silah patladı . Siyah bir kurşun geldi kondu yüreğinin tam orta yerine . Bir anda güçsüzce yığıldı kara toprağa . Bütün çabaları , hayalleri , hayatı ... Bir bir gözünün önünden geçti . Son anda ona kurşunu sıkanı görmek için yattığı yerden başını çevirdiğinde gördüğü manzara onun canını siyah kurşundan daha çok yakmıştı. Küçük kız titreyen elleriyle silahı ona doğrultmuş tutuyordu . Kafasını biraz daha kaldırınca kızın arkasındaki , bir eli kızın omuzunda olan ve ona sırıtarak bakan adamı gördü . Hemen tanıdı onu , çetenin lideriydi . Dünyadaki en günahkâr insandı . Gözünden akan bir damla yaşla orada can vermişti . Her şey bitmişti işte . O siyah kurşun çocuğun orada canını almıştı. Küçük masum bir ruh daha uçup gitmişti . O an düştüğü toprak beyaza dönüstü ama o beyazlık hayat ağacına ulaşamadı . O çoçuğun ölü bedeninin toprağı çevirdiği beyazlık hayat ağacına ulaşsaydı her şey küçük çocuğun ruhuyla yeniden inşa edilecekti . Hayat Ağacı canlanıp yaşam enerjisini verecekti bu ülkeye . Bu hikayenin sonunda bütün emekler ziyan olmuştu . En çok da o çoçuğun ruhuna yazık olmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hayat Ağacı
Fantasy... Yüzyıllar önce insanların Pengeran olarak adlandırdıkları bir varlık insanları ve onların yaşam alanlarını ikiye ayırdı. İyi yürekli olan insanları Zuria adlı bir ülkeye yerleştirdi. Kötü kalpli olan insanları ise Beltza adlı bir ülkeye yerleşti...