4

35 4 0
                                    

Hayatım boyunca beni anlayan veya anlamaya çalışan kimsenin olmadığını düşünüyordum. Aslında hala bile öyle düşünüyor olabilirim.

Çevreme sadece bakar ve sesimi çıkarmazdım. Eve girer ve gene aynı şey. Okula gelir ve gene aynı şey.

Evet kabul ediyorum, kendimi insanlara açmayı çok sevmezdim. Ne hissettiğimi ve ne düşündüğümü anlarlarsa güçsüz düşerim diye korkuyordum.

Yoongi hyung benim en yakın arkadaşımdı, yıllar boyunca öz ailem yerine ailem olmuş, bana abilik yapmıştı. Daha sonra lisede bir gün beni almaya geldiğinde Jimin'i görmüştü. Jimin ile sınıf arkadaşıydık ancak bir kere bile konuşmamıştık. Sosyal bir kelebekti ve bazen çok konuşuyordu. Yoongi hyung ile sevgili olduktan sonra Jimin'in çok iyi bir insan olduğunu görmüştüm. Üçümüz çok yakınlaşmıştık. Aramızda kalsın, Jimin hala çok konuşuyor.

Ancak onlar bana be kadar yakın olsalar da içimden geçenleri onlara da aktaramad8m. Aktarmak istemedim. Yoongi hyung ile en son ne zaman dertleştiğimi bile hatırlamıyorum.

Beni çok fazla düşünüyorlardı aslında. Neden bu kadar zayıfladın Taehyung, ailenle kavga mı ettin Taehyung, yanağındaki iz neden oldu Taehyung...ve nicesi. Kendimi açmak istemeyen bendim, sorun bendeydi.

Ancak beni yaratan, bu hale getiren annemle babamdan başkası değildi.

Küçüklüğümden beri beni bu cehennemde tutan onlardı.

Babam ünlü bir iş adamıydı. Şirketi kardeşiyle beraber yönetiyordu. Beni asla şirket olaylarına katmadılar, başta merak ediyordum. Neden beni şirkete götürmüyor, gelecekte burada çalışacak mıyım gibi soruları çok düşünmüştüm. Cevabı ise meğersem annemdeymiş. Beni her zaman şirketten uzak tutan oydu çünkü daha çok küçükken mesleğime karar vermiş zaten.

Annemin yakın arkadaşlarından biri ünlü bir tasarımcıydı ve kendi markası vardı. Daha küçükken onun özel mankeni olmam konusunda anlaşılmıştı. Neredeyse doğduğumdan beri istediğim şeyleri yiyip içemezdim. Her şeyim kontrol altındaydı, bir robottan farksızdım aslında.

Manken eğitimi almam konusunda çok fazla ısrarcı olunmuştu ancak o okula gitmemek için hayatım boyunca aileme açamadığım ağzımı açmış ve karşı çıkmıştım. O zamanları hatırlıyorum da, psikolojim bozuktu ve kendimi odama kapatmıştım. Annemin önünde midem bulanana kadar abur cubur yiyor ve odama gidip onlara lanet okuyordum. Daha sonra annem evde özel eğitim almam karşılığında istediğim bölümü okuyabileceğimi söylemişti.

Annemin ağzından çıkan ilk ve tek iyi cümleydi sanırsam.

Ve sonuç olarak kendimi burada, prestijli bir üniversitenin ekonomi bölümünde bulmuştum. Yoongi hyungumla aynı bölümü kazanmıştım. Kendisi bu bölümü seviyor ve her zaman anlatıyordu, doğal olarak ilgimi çekmişti ve ben de burayı seçmenin uygun olacağına karar vermiştim.

Evde özel eğitim ve üniversite dersleri zorlasa bile bir şekilde üstesinden geliyordum. Son zamanlarda gündemime yerleşen Jeon Jaehyun ve Jeon Jungkook sorunu olmasa daha kolay üstesinden gelebilirdim.

Jeon Jungkook, kendisi bana yazana kadar onu okulda görmemiş veya fark etmemiştim. Algıda seçicilikten olsa gerek onu bir kere gördükten sonra nereye gitsem gözüme çarpmaya başlamıştı.

Siyah, gözlerine kadar inen düz saçları aynı zamanda kulaklarını geçip ensesine kadar uzanıyordu, beyaz teni, ilgi çekici kıyafet tarzıyla karakteri aksine görünüşü fena sayılmazdı.

Açıkçası, ondan nefret ediyordum.

Jaehyun kardeşi olduğu için onun yaptığını görmezden gelip beni tehdit edemezdi. Hatta, onun ne yaptığını bile bilmiyordu zaten. Yaptığı şey yargısız infazdı ve bundan hiç haz etmiyordum. Kim ederki zaten?

lovin a cruel boy, taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin