Hayatım boyunca çok farklı dönemlerden geçmiştim.
Taehyung dünyaya geldikten yalnızca bir yıl sonra küçük kız kardeşi doğmuştu. Onu o kadar seviyordu ki yanından asla ayrılmazdı.
Ancak bir gün kardeşi onu terk etmişti, hem de kendisi yüzünden. Küçük Taehyung çok pişman olmuştu ama her şeye sebep olanın kendisi olduğunu bile çok geç öğrenmişti. Annesiyle babası da onun yüzüne bakmamıştı aylarca. Sanki bir anda düşman olmuştu herkesle.
Küçük Taehyung, benim de düşmanımdı. Kendim, kendimin düşmanıydı. Ve ben hala kendimi affetmemiştim.
O gün yaşananlar asla unutulmayacaktı. Kız kardeşimin ölümüne ben sebep olmuştum ve zaman bunu iyileştirmemişti. Zaman sadece bunu unutturmuştu.
Hayat devam ediyordu sonuçta. Ben de devam ettim. Zaten evren benden intikam almak ister gibi asla mutlu bir hayat yaşattırmadı bana.
Çünkü ilkokula giden Taehyung, ortaokula giden Taehyung, liseye giden Taehyung ve üniversiteye giden Taehyung çok farklı acılarla karşılaşmıştı.
İlkokulda ilk kez karanlık bir odaya kilitlenmişti Taehyung. O gün hayatında ki en korkunç günlerden biriydi. Ve şuan ki ben, o günü hatırlamak bile istemiyordum.
Ortaokulda ilk kez zorbalık görmüştü küçük Taehyung ve karşılık vermeyi bırak sesini bile çıkartamamıştı onlara. Kimse kendisini savunması gerektiğini söylememişti ona.
Lisede psikolojik olarak bir sürü çöküntü yaşamıştı ve ailevi sorunları arşa çıkmıştı. Cehennem gibi 4 yıl geçirmişti aslında.
Şuanki ben, liseye asla dönmek istemezdim. Kendimin en savunmasız ve güçsüz dönemi olarak görüyordum. Evet küçükken çok fazla şey yaşadım, zorbalık ve şiddet dahil ancak hiçbiri lisedeki kadar beni zedelemedi.
Üniversiteye başlayan Taehyung ise bu sefer daha farklıydı. Yanında iki arkadaşı vardı ve sosyal statüsü sayesinde daha önce hiç olmadığı kadar kendine güveniyordu. Bu asla zorluklarla karşılaşmadığı anlamına gelmezdi. Üniversitede o kadar fazla hakarete ve sözlü zorbalığa maruz kaldı ki bazen altından kalkamayacağını düşündü o Taehyung. Ancak kalktı.
Taehyung hayatında ilk kez sesini çıkarttı ve herkese haddini bildirdi.
İşte benim dönüm noktam oydu.
Çok fazla engel çıktı karşıma, ailem arkamda durmadı, beni koruyacak kimse yoktu. Ailemden gelen namım olabilir ancak kendimi o konuma yerleştiren bendim. Kendi ayaklarımla ve ellerimle tırmandım yıllarca ve sonunda dokunulmazlık elde ettim, yani öyle sandım. Jaehyun ve Jungkook kardeşlere kadar.
Zorlukla, güçlükle geldiğim konumdan beni acımasızca itmek istiyordu.
Daha ilk hamlesinden bile bunu başaracağını anlamıştım ve kendime bunu yedirmek istemiyordum.
Kardeşimle annemin yakarak yok ettiği son fotomuz onun nasıl galerisinde olur bilmiyordum ama kesinlikle hıçkıra hıçkıra ağlamak istiyordum.
Elimin tersiyle göz yaşlarımı sildim. "bu -bu n-nasıl sende-"
"Tüm okula anlatsam mı sence Kim"
Var olmadığına eminim ama azıcık varsa eğer gözlerimde ışık, onun tam şuan söndüğüne eminim.
"Ben-biz, ben çocuktum"
Başımı iki yana salladım. "Yemin ederim ki. Bilerek yapmadım"
Kendimi tutamadım. Hıçkıra hıçkıra ağlamaya başlarken sanki tüm dünya yavaşlamış gibiydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
lovin a cruel boy, taekook
FanfictionGelip bana sarıl ve her şeyin iyi olacağını söyle, özür dile ve seni affedeyim.