Hayatımda giyinirken bu kadar zorlanacağımı asla tahmin etmezdim. Giymem için bırakılan hanbok mavi ve gümüş detayları olan çok güzel bir kıyafeti ama kesinlikle giyimi çok zordu.
Ayna bulma umuduyla çevremi inceledim ama hiçbir şey bulamadım Acaba ayna kullanıyorlar mı? Hem geçmişte, hem de farklı bir evrendeyim, insanların dünyasıyla aynı geçmişi paylaşıp paylaşmadıkları hakkında en ufak bir fikrim bile yok.
Sonunda bana verilen kıyafeti düzgün bir şekilde giymeyi becerdiğimde yeni ama eski odamdan çıkmak için sürgülü kapıya doğru ilerledim, kapıdan çıkınca buranın devasalığı karşısında neredeyse çenem yere yapışacaktı. Burası nasıl bir evdi böyle, duvarların uzunluğu ve genişliği kesinlikle benim dünyamda bulunmayan türdendi. Ve daha önce Kore'deki eski kıralığa uğramıştım ama şu anda bulunduğum evle hiçbir alakası olmadığına eminim.
Nasıl bir evrene düşmüştüm ben?
Rastgele koridorlar arasında dolaştım ta ki daha önce beni çağıran aynı adamın sesini duyana kadar.
- Küçük kardeşim - sesin geldiği tarafa döndüm.
Sabah beni çağıran adamı gördüm ama bu sefer yanlız değildi. Yanında yürüyen bir çocuk daha vardı, tabi o bir insansa bir erkeğin bu kadar güzel olacağını asla düşünmezdim. Çocuk gökten düşmüş bir meleğe benziyordu ya da belki öyleydi çünkü kesinlikle dünya üzerinde bu kadar kusursuz bir varlığın olması mümkün değildi.
Daha önce kendini beta olarak tanıtan çocuğun yanında ki diğer çocuk benim boylarımda, sarı ipeksi saçları ve çok güzel mavi gözlere sahipti. Giydiği sarı hanbok üzerine o kadar iyi oturmuştu ki bana yaklaştıkça çocuğun bir melek ya da ona benzer bir şey olduğuna daha çok emin oldum.
- Çok güzel görünüyorsun küçük kardeşim, öyle değil mi Jimin? - dedi abim olduğunu iddia eden adam.
Ah demek ki adı Jimin.
- Kesinlikle sana katılıyorum Taehyung. Prens kesinlikle seni eşi olarak seçecektir Hoseok. - dedi Jimin yüzünde çok güzel bir gülümsemeyle.
Jimin'in güzelliğine o kadar çok dalmıştım ki şiş karnını fark etmem biraz zaman aldı, şişman gibi durmuyordu peki neden karnı bu kadar büyüktü.
- Jimin, hasta mısın? - dedim kendimi durduramadan.
Sanki çok komik bir espiri yapmışım gibi kahkaha attı.
Kahkahası bile güzeldi.
- Tam olarak hastayım diyemem, ama sen sanki ilk defa beni böyle görüyormuşsun gibi neden şaşkınlıkla sordun?
- Omega, lütfen Hoseok'a aldırma bugün pek iyi değil, sanırım bu ay ısısı erken gelecek. - dedi Taehyung bana kaşlarını çatarak.
Ne ısısı?
Bu adamın dediği şeylerin yarısını anlamıyor.
- Ahh, anlıyorum -dedi Jimin, biraz endişeli bir sesle - büyücü Lee'ye bir ara uğramalıyız, çünkü daha çok erken.
Üzgünüm güzel Jimin ama senin de dediğin şeylerden pek anlamadım.
- Haydi Hoseok geç kalacağız, Jimin sende odana dön, hamileliğin zaten yeterince riskli o yüzden bu işi daha da zorlaştırma. - dedi Taehyung ciddi bir tavırla.
Bir dakika ne?
Hamilelik mi dedi?
Ama o erken nasıl hamile olabilir ki?
- Tamam gidiyorum - dedi Jimin gözlerini devirerek daha sonra bizim zıt yönümüze doğru ilerlemeden önce yüzünde kocaman bir gülümsemeyle - İyi şanslar Hoseok, umarım seçilen omega sen olursun. - dedi ve koridorda kayboldu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ANOTHER UNIVERSE
Fanfiction"Düşünülmeden dilemiş bir dilek. Sonuçları olduğunu bilmeden istenilen bir hayat." "Jung Hoseok bir günden diğerine erkeklerin hamile kalabileceği, kadınların hamile bırakabileceği ve Kıral ve Prensler'in olduğu bir evrende bulur kendini." "Bundan s...