4. BÖLÜM

46 10 0
                                    

- Evet omega -dedi karşımdaki adam elini yanağımın üzeriden hafifçe gezdirirken dudaklarıma doğru.

- Ben...ben...- duraksadım, ne diyecektim ben.

Adam elini yanağımdan aşağıya, boynuma doğru kaydırıp boynumu okşadı. Ellerinin olduğu yerde hafif bir karıncalanma hissettim.

- Sonunda geldin, geç kalacağından korkuyordum - dedi yine aynı alçak sesle.

Ben ne olduğunu anlayamadan dudaklarını dudaklarıma bastırdı.

Neden onu itemiyordum, daha adını dahi bilmediğim  bir erkek  tarafından öpülüyordum ama hiçbir şey yapmıyordum.

Adam boştaki elini belime sarıp beni daha yakınına çekti, dudaklarının, dudaklarım üzerindeki hissi o kadar hoştu ki onu durdurmak için hiçbir girişimde bulunamadım.

Dudaklarımdan hafifçe ayrılırken burnuma ıslak toprak ve yağmur kokusu geldi.

Koku ondan mı geliyordu?

- Ben bu dünyadan değilim - dedim hâlâ sersemlemiş bir şekilde. Ne dediğimi farkında dâhi değildim.

Birden uykumun oldukça geldiğini farkına vardım, gözlerimi açık tutmakta oldukça zorluk çekiyordum.

Karanlık beni bir kere daha kucaklamadan önce kollarında olduğum adamın beni sakinleştiren sesini tekrar duydum.

- Biliyorum, seni ben çağırdım.

........

Gözlerimi açtığımda daha önce iki kere uyandığım aynı odadaydım.

Ani bayılmalarım canımı sıkmaya başlamıştı.

Yataktan doğruluğum sırada odanın sürgülü kapısı açıldı, Jimin içeri girdi.

- Ah, sonunda uyandın - dedi neşeli bir sesle.

- Kaç gün uyudum? -diye sordum yüzümde bir somurtmayla. Umarım çok fazla değildir.

Jimin kahkaha attı " merak etme, bu sefer sadece birkaç saat sürdü " dedi kahkahasını bastırdığında.

- Seni Prens Jeon'un kollarında baygın görünce annen neredeyse korkudan ölüyordu. Prens'e sana ne yaptığını açıklaması için bağırdı, düşünebiliyor musun? - dedi Jimin hâlâ gülümserken.

- Bağırdı mı? - dedim sesimde algılanan hafif şaşkınlıkla.

Olduğum evrenle ilgili pek fazla bilgim yok ama bildiğim bir şey varsa o da hiçbir evrende asla bir Prens, Prenses, Kral ya da Kraliçe'ye halktan birinin sesini yükseltemeyeceği. Soylu biri dahi olsa.

- Evet, Prens oldukça nazik bir tavırla birden bire bayıldığını ve sana ne olduğu hakkında hiçbir fikri olmadığını açıkladı.

Çıldırmak üzereydim. Neden her şey bu kadar karmaşıktı ki?

- Ama hazırlanman lazım saray muhafızları seni saraya götürmek için gelecekler.. - dedi Jimin.

- Bir dakika, evlenmeden önce mi saraya gideceğim? - oldukça şaşkın bir şekilde sordum.

Jimin yüzünde daha önce hiç görmediğim bir ifadeyle bana baktı.

- Evlilik?

Başımı olumlu anlamda salladım.

- Hoseok ne dediğini gerçekten anlamıyorum, söylediğin kelimeyi de ilk defa duydum. Prens seni zaten ruh eşi olarak seçti.- dedi şüpheyle beni süzerken.

Nasıl ilk defa duydu?

- Jimin sana daha önce başka bir evrenden geldiğimi söylediğimi hatırlıyor musun?... Benim geldiğim yerde iki kişi evlendikleri zaman aynı evde yaşarlar, tabi sevgililer de aynı evde yaşıyor ama bu daha farklı yani nasıl desem... Soyadları birleşiyor iki kişi de aynı soyadını taşıyor...- dedim ne dediğimden kendim bile emin olmayarak.

ANOTHER UNIVERSE Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin