Birkaç gün öncesi, Hyunjin'in Minho'ya açıldığı akşamDuygularım onun için o kadar kötüydü ki, gerçek olduklarına inanmak istemiyordu.
İçten içe biliyordum tüm bu zaman boyunca. Ondan hoşlanmaya başladığımda, onu sevmeye başladığımda, hislerimi artık saklayamadığımda... Minho'nun bana aynı gözle bakmadığını her zaman biliyordum. Sadece ümitlenmek istemiştim.
İtirafı yaparken karşılık almak gibi bir beklentim yoktu. Aslına bakarsak neden söylediğimi de bilmiyordum. Belki de yorulmuştum, hayatıma devam etmek istemiştim. Beni reddederse yoluma bakmam daha kolay olur sanmıştım.
Ah, hayır...Bu koca bir yalan. Ondan vazgeçmek istediğim falan yoktu. Asıl sebep bir yanımın içten içe beni tıpkı onu sevdiğim şekilde sevdiğine inanmasıydı. Bu ihtimale kanmam acınasıydı. Defalarca söylemişti beni kardeşi gibi gördüğünü. Her defasında nefret etmiştim bunu bilmekten. Kızlardan hoşlanıyordu, üstelik sevgilisi vardı.Ama Minho bana hep çok güzel bakardı. Belki gözlerinin güzelliğindendi bana öyle gelmesi. Ümitlenmekte tamamen haksız mıydım peki? Tanıştığımız geceki öpücük, beni tuvalette ağlarken bulunca tişörtümdeki kusmuk izlerine ve üzerimdeki kokuya rağmen sarılması, içtiğimiz gece dudaklarımın arasına üflediği sigara dumanı...
Bu anlar onun için de özel değildi sanırım. Birçok kez duyduğum cümle geldi aklıma. "Bu Minho sonuçta , o herkesle yakındır."Mesajımı gördüğünde önce cevap vermedi bir süre. Böyle biteceğini sandım. Saatler ardından uyumak üzereyken telefonuma ondan gelen bir bildirim düştü. Bakmaya korktum. Her ne yazmış olursa olsun ondan duymak istediğim cümleler olmadığına emindim. İçimdeki huzursuzluk her bir uzvumu sarıp sarmalarken ekranın ışığı tüylerimi ürpertiyordu.
Haklı da çıktım. Böyle şakalar yapmamam gerektiği hakkında mesajıyla karşılaştım bildirime tıkladığımda. Belki varsayımını destekleyip şaka olduğuna tamamen inandırır ve konunun üstünü kapatabilirdim ama istemedim. Minho'yu sevmek, bu hisler, yalanlarla geriye itilmeyecek kadar değerliydi.
Şaka olmadığını söyledim fakat inanmış gibi değildi ya da inanmak istemiyordu. Duygularımın gerçek olmasından korkması beni üzdü ama yıkmadı, zamanla alışmıştım Minho tarafından kırılmaya. İlk defa değildi ya.
Konuyu kestirip atmak istediğini sanıyordum, beni şaşırtarak bunu yüz yüze konuşmalıyız dedi. Kabul ettim. Sözlerime inanmasa da gözlerime inanırdı, ona kimseye bakmadığım gibi baktığımı fark edince inanırdı. Sonrasında ne olacaktı? Her halükarda zarar görecektim. Vasat hale gelsem bile, Minho beni mahvetse bile hayatımda kalmasını istedim. Ben onunla olma fikrini değil onu seviyordum. 'Biz' olamasak bile Hyunjin ve Minho olarak kalmaya devam edebilmeyi umuyordum.
Saat 02.15, Minho'yla buluşmamıza daha 17 saat var ve o saatleri Minho'yu düşünmekten başka ne yaparak geçirebilirim hiçbir fikrim yok. O kadar sabırsızsam neden mi geç saatte buluşmak istedim? Nedeni basit. Karanlıkta saklanmak daha kolaydır. Hüznü taşımak da karanlıkta daha kolaydır çünkü tek acı çeken senmişsin gibi hissettirmez. Gece, başlı başına hüznün ayrı bir tonudur.
Camdan dışarı baktım, Minho'yla odama gizlice girdiğimiz camdan. Gökyüzü siyah sayılırdı, sokak lambalarına rağmen karanlıktı dışarısı. İçinde saklanmaktan bahsettiğim türden o karanlıktı bu.
Düşünmeye fırsat olmadan elim telefona gidip Minho'nun numarasını tuşladı. Onu görmek istiyordum, tam da şimdi. Tam şu anda onu görmek, onunla konuşmak, onunla olmak istiyordum.
İşin aslı ben her zaman onunla olmayı istiyordum fakat çok ayrı bir muhtaçlık hissetmiştim bu gece. Şimdi görmezsem bir daha göremezmişim gibi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Brooklyn Baby | Hyunho
FanfictionHwhjin: Gencler Seri cevaplayin Birkac saat once tanistigim motorcuya versem Yollu mu olurum hedeflerini hirsla kovalayan bir adam mi Texting & Duzyazi TW!!! Yeme bozukluğu