6|Bugün Soytarılık Yok, Sadece Hüzün

692 98 154
                                    

2018, Hwang Hyunjin

İyi değilim. Aslına bakarsak bu cümleyi kuran birine göre hayatım fazla güzel; İyi bir aileye sahibim, maddi sorunlarım yok, güvenilir arkadaşlarım var, güzellik algılarına uyuyorum. Belki de yakınmayı hak etmiyorum bile fakat dertlerim küçümsenmeyi hak ediyor mu? Yeme bozukluğumun olması , spesifik olmak gerekirse bulumiya, yeterince büyük bir dert. Kendimi kötü hissetmeden yiyebildiğim şeylerin kısıtlı olması, az yemek, hiç yememek veya normal sayılacak ölçüde fakat beni berbat hissettirmeye yetecek kadar yiyip gözlerim yaşarana kadar tuvalette hepsini kusmak döngüsü tek başına kötü hissetmem için yeterli. Tabii son zamanlarda bunu ve özgüven sorunlarımı bile gölgede bırakan bir gündemim var. Lee Minho.

Yalnızca bir hafta önce tanıştığım ama onsuz olmayı şimdiden unuttuğum Minho. İçten içe yeme sorunumu bildiği için bana özel yemek yapan Minho. Benimle birlikte çocuk olan Minho. Yaşımın küçük olduğunu öğrenince haraketlerine dikkat etmeye başlayan Minho. Kilolu hissettiğimi söylediğimde aksini kanıtlamak için beni hiç yakınmadan omuzlarına alan Minho.
Beni başkası için ikinci plana atan Minho. Yeni tanıştığım birinden beni öncelik haline getirmesini istemek benim için de anlamsız fakat o sadece yeni tanıştığım biri değil, Minho. Beni öncelikmiş gibi hissettiren kişi. Ayrıca son iki gündür mesaj ve aramalarına donmediğim kişi.

Bir yanımda Jisung diğer yanımda Seungmin ile okula gidiyorduk. O akşamdan beri benim boğucu dramamdan şikayetçi olmadan bende kalıyorlardı. Bazı anlarda yanımda onların olması yetmiyordu, Minho'yu istiyordum.

Okul bahçesine girmemize adımlar kalmışken adımın seslenilmesiyle onu düşünmeye ara vermek zorunda kaldım.

"Hyunjin" diye bağırdı birisi. Seslenen kişinin kim olduğundan emin değildim. Bana doğru yaklaştıkça netleşen yakasındaki isimliğe baktım. Choi San adım adım geliyordu.

"Merhaba. Konuşmaya vaktin var mı?"

"Tabii" dedim. Ne konuşacağımız hakkında hiçbir fikrim yoktu. San oldukça gergin bir şekilde bana bakıyordu. Ellerinin terlediğini anlaşılıyordu, durmadan onlarla uğraşıyordu.

"Özel olarak konuşsak iyi olur."

Onun bu isteği üzerine arkadaşlarıma bizi yalnız bırakmalarının sorun olmadığını işaret edip okulun yanındaki sokak arasına kadar San'ı takip ettim.

"Konuşmak istediğin neydi?"

Herhangi tahminim yoktu ama genellikle insanlar beni severdi. Bunu bildiğimden gerilmiyordum. Ne kadar derin bir konu olabilirdi ki? İri sayılabilecek çocuk karşımda öyle bir mahçuplukla duruyordu ki söyleyeceklerini merak etmeden edemiyordum. Kendini hazırladığını varsaydığım süre ardından yerdeki bakışlarını bana çevirdi. Rahatlaması için gözlerinin içine gülümseyerek baktım.

"Bak, cesaretimi toplamam çok uzun sürdü ve sana baskı yapmak istemiyorum ama lisenin ilk senesinden beri senden hoşlanıyorum."

"Ha?" Tepkime karşılık ürkekça baktı ve bu sayede bahsettiği hislerin samimiyetinden emin oldum. Tabii ki hala şaşkındım sonuçta içinde olduğumuz toplumda hem cinsinize aşk itirafında bulunmak çok yaygın veya kolay değildi. Bu her zaman karışlaştığım bir durum da değildi.

"Seni rahatsız ettiysem çok özür dilerim. Amacım bu değildi. Lütfen, lütfen bu konuşmadan kimseye bahsetme." Gitmek için ilk adımını atmışken kolundan tutarak durdurdum. Şimdiye dek varlığından dahi haberim olmayan bu çocuğun hislerini önemsemek saçmaydı. Hislerim olmayan birine ümit vermek de saçmaydı. Ancak ben saçmalamak istiyordum.

"Sadece şaşırdım hemen yanlış anladın böyle yapma. İtiraf beklemiyordum özellikle bir erkekten."

"Reddetmedin mi yani?" dedi gözlerinde yeşermiş umut ışığıyla.

Brooklyn Baby | HyunhoHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin