17. Bölüm

13 3 0
                                    

Dream Sapnap'a kaş göz yaparak bir yere gitmesini söyledi. Sapnap dediklerini anladıktan sonra birkaç bahane sunarak dışarı çıkmıştı. George yemeğini bitirmiş masada öylece oturuyordu, diğer yandan Dream ise sessizce masayı toparlayıp bulaşıkları sudan geçirmişti. İki sıcak çay yaparak birini George'un önüne bıraktı ve karşısına oturdu. George başını kaldırıp pür dikkat Dream'e baktı.

Dream bir an gerginlikten konuşamayacağını düşünmüştü. Boğazını temizleyerek George ile göz göze geldi. "Techno zaten sana halihazırda olayların çoğunu anlatmışa benziyor." George başını salladı. "O nedenle açıklayabileceğim fazla bir şey yok.. ama her şeyden önce senden özür dilemek istiyorum."

"Anlamadım?" George meraklanmaya başlamıştı. "Ne için?" 
"Sana daha önce bir şey demediğimiz için, seni tehlikeye attığımız için." George her ne kadar Dream'in söylememek için sebebi olduğunu bilse de canını yakıyordu. Belki bilseydi, belki bir yardımı dokunabilirdi. Kendisini işe yaramaz hissediyordu. 
"Ama George anlamanı istiyorum. Seni korumaya çalışıyorduk!" Dream George'un surat astığının farkına hızlıca varmıştı.

"Bu kadarı kâfi Dream.. teşekkür ederim, anlattığın için." Daha konuşmasını bitirememişti Dream ve George da soracağı soruları soramamıştı. Dream sıçmıştı. Bu saatten sonra George'un gönlünü nasıl alabilirdi? Dream sinirle sandalyeye yaslanmış saçlarını karıştırıyordu. "Düşün Dream düşün." Kendisini böyle bir bokun içerisine soktuktan sonra nasıl çıkacağını bileydi keşke.. 

O sırada George duygu adrenalini yaşıyordu. Hızlıca odasına girip oraya kapanmıştı. Kafası karışıktı, oldukça karışık. Kapıyı kapattıktan sonra kapıya yaslanarak yere doğru kaydı, dizlerini kendisine çekerek kafasını dizlerine koydu. Sakinleşmeye çabalıyordu. Çevresindeki hemen hemen herkesin bu işte olduğu düşüncesi korkunçtu. Peki ya wilbur? Wilbur'un ihanet ettiğine dair konuşmalar dönüyordu. Bu doğru muydu? 

Sapnap bu ikisinin konuşması bittikten on dakika kadar sonra geldi, etrafın sessiz olmasından konuşmanın iyi sonlanmadığını anlamıştı. Dream çıkmaya hazırlanıyordu, Sapnap ile selamlaştıktan sonra çıktı. Sap bir süre alt katta takıldıktan sonra yukarı çıkarak George'un kapısını çaldı. George düşüncelerine dalmış bir halde olduğu için bir süre duymadı ancak en sonunda duyabildi ve hızlıca ayağa kalkarak kapının önünden çekildi. 

"Sap? Hoşgeldin." Sapnap başını salladı. 
"Hoş buldum da, sen iyi misin? Uyandırdım mı?" George başını hayır anlamında salladı ve zayıf bir tebessüm etti. 
"Sadece hâlâ aklım karışık. Ne düşünüp etmem gerektiğini bilmiyorum, sormak istediğim bir sürü şey var ama dilim varmadı." Bu anlaşılabilir bir durumdu. 

"Seni anlıyorum George. Ama emin ol ki bir şey aklında olursa Dream de bende cevaplamak için burada olacağız." George o an fırsatının olduğunu biliyordu, Wilbur olayı hakkında bilgi alabileceğini biliyordu ama o anı bozmak istemedi o nedenle sessiz kaldı. 

".. Teşekkür ederim Sapnap. Ama şu anlık yalnız kalmak istiyorum, sorun olmazsa." Sapnap George'un omzunu sıvazladı ve nazik bir tebessüm ile odasından ayrıldı. George bu sefer kendisini yatağa atarak derin bir uykuya daldı.

--------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

Dream o sırada Phil ve diğerleriyle buluşmak için dışarı çıkmıştı. Bir süre onları görmemişti ve olayları konuşmak için yeteri kadar zamanları olmamıştı. Dream kapıyı açıp içeri girdiğinde herkes bir anda ona bakmaya yöneldi. "Dream!" diye seslendi Niki. Dream utangaç bir gülümseme vererek diğerlerine de selam verdi. 

Techno kollarını birleştirerek Dream'e göz dikti. "Eee, Dream Bey." Dream'in dikkatini çekmeyi başarmıştı. "Bize olanları anlatacak mısın?" 
"Evet. Ama nereden başlasam." Dream Wilbur'u ifşalamayı henüz planlamıyordu ve kimse  bilmiyordu her ne kadar tahmin yürütseler de. 
"Wilbur ihanet mi etti?!" Diye öne atıldı Niki. Dream hayır anlamında kafasını salladı. 
"Hala ondan haber alan olmadı mı? Ya başına bir şey geldiyse? Ya benim gibi ele geçirildiyse?" 

Dream'in sözleri diğerlerine her ne kadar güvence verse de bu sefer Wilbur'un başına bir şey gelmiş olabileceği ihtimali endişe vericiydi. Herkesin bu sessizliğinden kaynaklı kimsenin bir şey bilmediği anlamına geliyordu. "Peki ya Quackity'e ulaşabilen oldu mu? Biliyorsunuz onlar yakınlar." 

Bu nasıl olur da kimsenin aklına gelmedi!

(Aaaah benden bu kadar! Umarım hoşunuza gitmiştir.)

-580 K.

Who Thought? ||Dnf Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin