Kodes

134 83 16
                                    

Selamlar canolar bu gün sizleri bomba bir bölüm bekliyor olacak bu bölümü René Belbenoit' in Kansız Giyotin adlı eserinden esinlenerek yazım.

İlk defa bir bölüme şarkı ekledim çünkü bu bölümü yazarken bu şarkıyı üç dört defa dinledim.

Seviliyorsunuz🥰


Alnıma dayanmış bir silah hayatım o silahın tetiğine dokunan adamın ellerinde.

Beni bedenen öldürmeyecek ama benim ruhumu elimden alacaktı, kendi değişmişti beni de değiştirecekti.

Ruhumu, hayallerimi ,sevdiklerimi elimden alarak yapacaktı belkide, bir haftam kalmıştı bir hafta sonra o adamın olacaktım.

Şu an ise mahzen gibi bir yere götürülüyordum ve gelmiştik

Çok karanlık bir mahzen di burası ama her yerde korumalar vardı ve yine aynı sesler bağrışlar, ağlayışlar, ve derin derin inlemeler vardı bu karanlığın içinde.

Nikolay anlımdaki silahı çekti kafes açıldı ve içeri oonun elleri tarafından itildim.

Etrafa baktım karanlıktı soğuktu üşüyordum ama bu karanlıkta tek başıma değildim odada dört tane daha kadın vardı.

Köşede bir banka geçip oturdum beni izleyen gözleri umursamadım bile umursayacak gücüm yoktu.

Sonra kadınlardan biri yanıma yaklaştı, ürkekti korkarak sordu " şey sizde sargı bezi varmı?".

Önce etrafa baktım çantam köşedeydi hızlıca gidip aldım sonra da içindeki sargı bezini ona uzattım böyle şeyleri yanımda taşırdım ihtiyacım oluyordu.

Çantamı karıştırdım ama telefonumu bulamadım içinden çıkarmışlardı çünkü.

Yavaşça diğer kadınların yanına yürüdüm.

,yaralı kadına baktım eli çok kötü kesilmişti, ve kan kaybettiği için çok üşüyordu, hızlıca üzerimdeki ceketi çıkarıp üzerini örttüm.

Sonra sessizce yerime geçtim kafamı sert banka koyup uyumaya çalıştım artık daha çok üşüyordum, ve açtım.

Kapının açılma sesiyle uyandım odamdaki kadınları götürüyorlardı, ama nereye sonra ceketimi verdiğim kadın ceketmi bana doğru attıp gitti

Ne oluyordu burada böyle sonra yine acı dolu haykırışlar kulağıma geldi kapıdaki gardiyana sordum "bu sesler de ne neden bağırıyorlar "

Gardian beni süzdü ve omuzunu sıyırdı ben tuhaf bir içgüdüyle geriledim sonra omuzundaki damgayı gösterdi ve ve konuştu" yeni gelenleri dağlıyorlar onun sesi" dedi ve üzerime kapıyı kapadı.

Omuzundaki damga Nikolayın göğüsündeki dövme ile aynıydı

Ben nasıl bir insanı sevmiştim böyle nasıl güvenmiştim. Şimdi de kurtulamıyordum,
bırakmıyordu beni. Acı çekiyordum içten içe yanıyordum, yaşlı adam haklıydı, oynadığım bu kumarı kaybetmeye doğru gidiyordum .

Gardiyan kapıyı açtı içeri dört tane daha kadın girdi, diğerlerini nereye götürmüşlerdi acaba

Diye düşünürken burnuma inanılmaz derecede bir yanık kokusu geldi

Kadınlar ağlıyordu çünkü bedenleri yakılmıştı, yavaşca yaklaşıp" iyimisiniz" diye sordum kadınlardan biri dağlanan omzunu gösterdi ve "sence iyimiyiz" dedi çantamdan yanık kremimi aldım ve " şey belki size bir yardımım dokunur" dedim

KumarbazHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin