►2◄

6 2 0
                                    


(Birkaç gün sonra)
Yaptığım o kamera izleme işinden bir tane daha işim vardı. Aslında bu biraz da insanların beni normal bir işte çalışan bir aşçı olarak tanımalarını sağlamaktı.

Evde bir saat boyunca uyuyamadıktan sonra alarmım çaldı ve yarı zamanlı diğer işime gitmemin saati gelmişti. Tam üstümü değiştirip evden çıkmak üzere ayağa kalktığım sırada Jeongin görüntülü aradı. Canının sıkılmış olma ihtimalini düşünüp telefonu açtım.

“Pandaya dönmüşsün bu hal ne?”

Jeongin’in telefonu açtıktan neredeyse hemen sonra yönelttiği soruyla küçük ekrandan kendime baktım. Gerçekten de Jeongin’in söylediği gibi resmen pandaydım. Günlerdir uyumadığım yüzümden okunuyordu. Bunu fark ettikten hemen sonra telefonumu da alıp odama ilerledim. Kesin lazım olur diye ilk iş günü sonrasında aldığım, görenin devletten kaçak dağ inşa ettiğimi sanacak kadar fazla olan fondoten ve kapatıcılarıma göz gezdirdikten sonra telefonu bir yere yerleştirdim. Daha sonra Jeongin bana nasıl ve hangi sırayla süreceğimi anlatmaya, ve ben ise onları uygulamaya koyuldum.

►◄

Jeongin biraz daha iyi göründüğümü söylemiş ve telefonu kapamıştı. Ben de saatin farkına varıp hızlıca evden çıkmış ve arkamdan kapıyı kitleyip, minibüs çoktan gelmiş olacak ki minibüse binmiştim.

Restoranın önüne geldiğimde içeriye girip mutfağa yöneldim. Mutfaktaki yemek kokuları, sipariş hazırlamanın telaşı benim gerçektende sevdiğim bir şeydi. Evet bunu seviyordum çünkü bu da benim hayallerimden bir tanesiydi.

Ve de uykusuz kaldığım için diğer herkesten çok daha yorgundum ancak bu ilk kez olmuyordu. Neredeyse bütün haftam böyle yorgun olmakla geçmişti. Ancak bütün haftada buraya hiç gelmemiştim. Ya uyumuş ya halamı ziyarete gitmiş ya da Jeonginle vakit geçirmiştim.

“Hadi Seungmin ne bekliyorsun başla, iki tane kimchi dört tane de patates kızartması hadi hadi çabuk.”

Şefin konuşmasıyla kendime gelip aldığım siparişleri pişirmeye başladım.
Patatesleri kesip fritöze koyduktan sonra kimchi yapmak için lahanaları da kestim ve kaba koydum. Onları birazcık çevirdim ve biraz dinlenmek için oturdum. Yanıma gelen Felix konuşmaya başladı.

“Dalgınsın”
“Dün gece uyumadım yine, ondandır”

Felix sadece restorantta görüştüğüm bir arkadaşımdı biraz yakındık ama çok değil. Kamera işinden Felix’e bahsetmemiştim, sadece Jeongin biliyordu.

“Neden ki”
“Burdan sonra bir yere daha uğruyorum, sabaha kadar oradayım ondan olmalı”

Kelimeler zar zor ağzımdan çıkarken göz kapaklarım ağırlaşmaya, bununla birlikte başım da ağırmaya başlamıştı.

“Hem burası hem orası zor olmuyor mu”
“Aslında biraz”

Derken bayılacak gibiydim. Ve evet yine aynısı oluyordu

"Seungmin Kimchi yanıyo"

Burnuma gelen kokuyla koşarken omzumun dokunduğu insanları umursamayıp ocağı kapattım.

"Seungmin sen iyi değilsin bence eve git."

Jeongin de kokuyu duyup mutfağa gelmişti.

"İyiyim, iyiyim ben"
"Yanarsan umrumda değil ama"

Jeongin omuz silkerek mutfaktan çıktığında yeniden gözlerim acımaya ve başım ağrımaya başlamıştı. Gözlerime düşen ağırlıkla gözlerimi kapattım ve başımı ilk bulduğum duvara yasladım.

►◄

"Şimdi iyi mi"
"Biraz daha iyi sadece bayılmış”

Felix'in ve tanımadığım bir adamın sesini duymamla, gözlerimi yavaşça açtığımda önümde ayakta duran iki kişi gördüm. Sanırım hastanedeydim.
Felix bana baktığında uyandığımı gördü.

"Seungmin, uyanmışsın. Ama neden uyandın ki biraz daha uyusaydın"
"Saat kaç"

Yeni uyanmış olmanın verdiği güçsüzlükle sorduğumda Felix telefonundan saate baktı.

"22.57, neden"

Kaşlarımı havaya kaldırdım, ofise geç kalmış olmalıydım. O sırada karnımın birden ağırmasıyla doğruldum.

"Ne zaman gidebilirim ve Jeongin nerede"

Sorumun cevabını alamayınca yutkundum. Açılan kapıya herkes dönüp baktı.

"Bir misafiriniz var"

Kapının eşiğinde hemşirenin konuşmasıyla Jeongin'in geldiğini düşünmüştüm.

"Abimi çağırmıştım o gelmiş olmalı"

Açıkçası Felix’in bir abisi olduğunu bilmiyordum.

Kapının tekrar açılmasıyla biri içeri girdi.
İçeriye giren kişi Chandı. Bunu gördüğüm anda yüzümü görmemesi için yorganı üstüme örttüm.

"Merhaba ben Chris"

Şu an gerçekten utanılcak durumdaydım. Üstüme yorganı çekmem ve Chan’ın buraya gelmiş olması. Üstelik Felix’in abisi olması ve bizi tanıştırmak istemesi. Oysaki Changbin komiserin dediğine göre Chan'ın beni tanımaması, hayatında bir kez bile görmemesi gerekiyordu. Jeongin tanışmamıza belki engel olabilirdi ancak kim bilir neredeydi.

Chan'ın uyuduğumu düşünmesi için dua ederken dışarıdan gelen ancak ne dediğini anlamadığım iki sesten sonra kapı tekrar açıldı ve Jeongin’in sesi duyuldu. Beni kurtamaya geldiğini hissetmiştim.

“Merhaba merhaba”

Bir cevap alamayınca tekrar konuşmaya devam etti Jeongin.

“Seungminim, canım hadi burdan gidelim bak serumunda bitmiş"

“Nereye götürüyorsunuz?”

Felix’in Jeongin’nin varlığından bile haberi yoktu, bu yüzden garipsedi.

“Doktor söyledi çıkabilirmişiz”
Dedi ve hızlıca ekledi Jeongin.

“Çıkış işlemleri yaptım ben, hadi Seungmin sadece çıkması kaldı”

“Adı Seungmin mi, memnun oldum”

I'm Watching You / ChanminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin