BÖLÜM 7: KESKİN VİRAJ

67 14 9
                                    

Bu hikâyeyle ilgili halen umut varmış. Bu bölümü, zaman ayarlı olarak atıyorum.Kendim sitede bir süre daha yokum. Ben dönene kadar da yorum gelirse(???!!!) bu yorumlara sonra döneceğim. Görüşmek üzere!

Sinem, telefonu cebinde, elleri terlemiş bir halde Taner'in evine doğru yürüdü. Adımlarını hızlandırırken içindeki gerginliği bastırmaya çalışıyordu. Taner, telefon karışıklığının yaşanması gereken dünyadaki en son insandı. İçindeki her şeyi çoktan karıştırdığına inanıyordu... Kapıya vardığında derin bir nefes aldı ve zili çaldı.

Kapı açıldığında, içeriden yükselen müzik ve konuşmaların gürültüsü hemen dikkatini çekti. Taner, kapının eşiğinde, bir elinde içki bardağı, yüzünde geniş bir gülümsemeyle duruyordu.

"Ooooo, Bez Bebek... hoş geldin! Ne duruyorsun öyle kırk yıllık düşmanlar gibi, katılsana!" dedi, kahkaha atarak. Bu hiç onluk bir tavır değildi. Sinem, ne kadar sarhoş olduğunu görebiliyordu.

"Sadece telefonumu istiyorum," dedi Taner'e. Fakat ona, çekingen bir şekilde içeriye adım attıran John Travolta oldu. Evet, "You're the One that I want", onu sürpriz bir partinin davetsiz misafiri yapmaya yetecek oynaklıkta bir şarkıydı. "Taner, aslında sadece telefonları değiştirecektik, ama..." demeye engel olamadı.

Taner, onu dinlemiyormuş gibi göründü ve kolundan tutarak Hakan'ın oraya kadar götürdü. "Ha'di ama, biraz eğlenmeye ihtiyacın var. Bak, herkes burada!" diyerek kankasını gösteriyordu.

"Evet, bu harika müzik, Hakan'ın zevkiymiş..." diye mırıldandı Sinem.

Genç kız, kalabalığın arasında kaybolmuş gibi hissediyordu. Odanın her köşesinde insanlar dans ediyor, kahkahalar havada uçuşuyordu. Taner'in kırığı olduğu söylenen Ecem ve Nazan gibi kızlar bile oradaydı. Taner, Sinem'e bir içki uzattı. "Al bakalım, biraz rahatla."

Sinem, ilk başta tereddüt etti, ama sonra kendini akışa bırakarak alkolü kabul etti. Taner ve Hakan karşısında sert görünmesi gerekiyordu. Daha bir kadeh içkiden sonra, başı dönmeye başlamıştı ama umursamıyordu... Uzun zamandır bu kadar rahatlamamıştı. "Telefonum ner'de," derken, sözcüklerin dilinde döndüğünü hissetti.

"Bur'da," diyen Taner, onun elinden tutarak bir yere götürmeye başladı onu... Sinem, onun da sekiz çizdiğini gördüğü için, sadece içkiyle sınırlı kalmış olmalarını umdu. Henüz yasaklı bir madde alıp almadıklarını sorgulayacak kadar algıları açıktı.

"Taner ne saçmalıyorsun sen..." dedi. "Burası DJ'in seti."

"Evet, bi' şarkı seçme sırası sende," dedi Taner ve bir jukebox'a işaret etti. Sinem, gözlerini ovalayarak bunun gerçekten de bir jukebox olup olmadığını anlamaya çalıştı. Taner, Sinem'in izlediği Orlando Bloom filmlerinden gördüğü bu jukebox'lardan birine sahip olacak kadar zengin miydi, yoksa genç kız halüsinasyon görecek kadar kafayı bulmuş muydu?

 Taner, Sinem'in izlediği Orlando Bloom filmlerinden gördüğü bu jukebox'lardan birine sahip olacak kadar zengin miydi, yoksa genç kız halüsinasyon görecek kadar kafayı bulmuş muydu?

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
👩🏻🦯Love Is Blind😎Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin