BAŞLANGIÇ

31 9 28
                                    

Küçük bir sahil kasabasında, her şey göründüğü kadar huzurlu değildi. Kasabanın merkezi olan balıkçı limanı, sabahın ilk ışıklarıyla birlikte yavaşça canlanmaya başlardı. Balıkçılar ağlarını denize atar, çocuklar sahilde oynar ve yaşlılar liman kenarında yürüyüş yapardı. Fakat, bu sakinliğin ardında büyük sırlar saklıydı.

Nehir, kasabanın en tanınmış ailelerinden birinin kızıydı. Babası Ali Bey, kasabanın en zengin iş insanlarından biri olarak bilinir ve annesi Zeynep Hanım, toplumun saygın bir üyesiydi. Nehir'in hayatı dışarıdan bakıldığında mükemmel görünse de, iç dünyasında büyük fırtınalar kopmaktaydı.

Nehir, ailesinin beklentileri ve kendi hayalleri arasında sıkışıp kalmıştı. Babası, onun aile işini devralmasını ve kasabanın ekonomik lideri olmasını isterken, Nehir sanatla ilgilenmek ve dünyayı gezmek istiyordu. Bu çatışma, Nehir'in içsel huzurunu bozmuş ve ailesiyle arasına duvarlar örmüştü.

Nehir'in en yakın arkadaşı ve sırdaşı Aslı, kasabanın mütevazı bir ailesinin kızıydı. Aslı, Nehir'in aksine, maddi zorluklarla büyümüş fakat her zaman pozitif ve neşeli kalmıştı. Bu iki genç kızın arkadaşlığı, kasabanın sosyal yapısını umursamadan, yıllardır süregelen bir bağ ile güçlenmişti.

Nehir ve Aslı, çoğu zaman kasabanın dışında bulunan eski bir kulübede buluşurlardı. Burası onların kaçış noktasıydı; sorunlardan uzak, sadece birbirlerine zaman ayırdıkları bir yer. O gün de yine burada buluşmuşlardı. Nehir, son zamanlarda yaşadığı baskılardan bahsederken, Aslı onu dikkatle dinliyordu.

"Nehir, babanın senden beklentilerini anlıyorum ama kendi hayallerinden de vazgeçmemelisin," dedi Aslı, arkadaşının gözlerindeki umutsuzluğu görerek.

Nehir derin bir nefes aldı ve gözlerini denize çevirdi. "Aslı, ne yapmam gerektiğini gerçekten bilmiyorum. Babamın gölgesinde yaşıyorum ve onun istediği hayatı yaşamak istemiyorum," dedi hüzünle.

Aslı, Nehir'in omzuna dokunarak onu teselli etmeye çalıştı. "Belki de onunla açıkça konuşmalısın. Kendi isteklerini ve hayallerini ona anlatmalısın. Belki seni anlayacaktır."

Nehir, bu düşünceyi daha açıkça konuşmak fikri ona hem korkutucu hem de umut verici gelmişti. Babası Ali Bey, güçlü ve otoriter bir figürdü. Nehir, onunla bu konuda yüzleşmenin ne kadar zor olacağını biliyordu. Ancak, Aslı'nın dediği gibi, belki de bu konuşma her şeyi değiştirebilirdi.

Nehir, o akşam eve döndüğünde odasına çekildi ve derin düşüncelere daldı. Babasıyla konuşmaya karar vermişti ama nasıl başlayacağını bilmiyordu. Ertesi sabah, cesaretini topladı ve babasının çalışma odasına gitti. Ali Bey, masasının başında oturmuş, önündeki belgeleri inceliyordu. Nehir, kapıyı çaldıktan sonra içeri girdi.


"Babacığım, seninle konuşmam gereken önemli bir şey var," dedi Nehir, sesi titreyerek.Ali Bey, gözlerini belgelerden kaldırıp kızına baktı. "Tabii Nehir, gel otur. Seni dinliyorum," dedi babası, hafif bir gülümsemeyle.Nehir derin bir nefes alarak babasının karşısındaki sandalyeye oturdu. "Babacığım, ben... seni hayal kırıklığına uğratmak istemem ama... senin benden beklentilerini karşılayabileceğimi sanmıyorum. Senin işini devralmak, kasabanın ekonomik lideri olmak... bunlar benim hayallerim değil," dedi Nehir, gözleri dolarak.Ali Bey, kızının gözlerindeki kararlılığı ve üzüntüyü gördüğünde derin bir iç çekti. "Nehir, senin mutluluğun benim için her şeyden önemli. Ama neden bu kadar kararsızsın? Ne yapmak istiyorsun?" diye sordu.


Nehir, babasının tepkisindeki yumuşaklığı fark edince biraz rahatladı. "Babacığım, ben sanatla ilgilenmek, dünyayı gezmek, yeni yerler görmek istiyorum. Kendimi bulmak ve kendi yolumu çizmek istiyorum," dedi.Ali Bey, kızının bu kadar kararlı olmasına şaşırmıştı. "Nehir, bunları hiç düşünmemiştim. Senin mutluluğun gerçekten önemli ama bu aile işi de önemli. Senin de bunu anlamanı istiyorum. Peki, bu konuda nasıl bir çözüm bulabiliriz?" diye sordu.

FIRTINALI HAYATLARWhere stories live. Discover now