ARKLAR SMUT VAR ONA GÖRE OKIYUN
(Muzanın gözünden)
Kız annemin kopyasıydı ondan iğrenmemi arttırıyordu, iğrenç bir cesareti ve zekası vardı. Onu öldürmeliydim ama siktiğim hatıraları yüzünden ona elleyemiyorum. Kendimi çok aciz hissediyorum. Bu saçma düşüncelerden kapı açılmasiyla sıyrıldım.
"Muzan-sama, bana verdiginiz parsomenleri arastirdim ve..." yutkundu.
"Ve, ne akaza?" Ona sinirle bakiyordum duymak istemedigim birseyi soyliyecegi belliydi.
"Parsomenlerin hepsi gercek kara büyü, icerisinde sizin gunesi yenmenize yarayacak hic bir sey bulamadim yahut sizin incelemeniz daha iyi olur." Adam yere comelmis yuzume bile bakmiyordu, itaatkardı ama duygusaldı.
"Masama birakip çık" dedigimi yapip çıktı. Parşomenleri önüme serdim ve araştırmaya başladim, dedikeri dogruydu isime yarat birsey yoktu genede degerliydiler dikkatle dolabima koydum.
Kizda hoslanmadigim bir sey vardı, aurası çok güçlüydü, kendisinin de bilmedigi bir soydan geldigine eminim.
Koşuyordum, sadece ama sadece, koşuyordum.
"Baba, baba! Nerdesin!" Nefes nefese kosuyordum derin ormanlık alanda, karanliktı geceydi emindim.
"Kagome! Gel buraya, seni kaç saatir ariyoruz haberin var mı."
"Özür dilerim baba bir tane sincap vardı onu takip ettim ve işte buradayım." Gülümsedi, ve beni kucağında taşımaya başladı. Kafamı omzuna gömdüm.
Mhm, siktir saat kaçtı geç kalmak istemiyordum, giyindigim gibi muzan sama'nın ofisine koştum.
"Neredeydin, geç kalmaman halkında seni uyarmadılar mı."
Sinirden yüzündeki damarlar belli oluyordu, cok ürkütücüydü.
"Özür dilerim geçmişim ile alakalı bir rüya gördüm ismimi ögrendim geç kalmamam gerekirdi biliyorum özür dilerim." Adamin suratindan korkmus ve dizlerimin üstüne oturmuştum, yutkundum. Muzan derin bir nefes aldı ve masasına oturdu.
"Bunları nerden bulduğunu hatırlıyor musun, ayrıca adını hatırladını söylemiştin nedir adın?"
Birdan sakinleşmesi garibime gitmişti ama sorgulamadım.
"Kagome, adım kagome efendim ayrica hayir hatırlamıyorum." Beni süzdü, bir sorun mu vardı da böyle bakıyordu?"Anlıyorum, bana çay getir" demediyle affalladım
"Çay mı efendim." Tek istedigi şey çaymı yani boşuna mı korktum.
"Hemen!" Demesiyle hizla odadan çıkıp mutfağı aradım ev çok büyüktü zengin oldugu her yönden belliydi. Napmalıyım kahretsin. Işte burda mutfagi sonunda bulmuştum, amerikan tarzıydı büyüktü ortada büyük tezgah vardi ve yanlarina uzun sandalyeler. Altıma bir sandalye çektim, ve dolapları karıştırmaya başladım. Sonunda bir paket yeşil çay buldum, ve demlesi icin koydum. Kaynarken düşünceler beni boğmaya başladı, bu adamı kim, neden ona hizmet ediyorum? Bu kadar korkmam neden gerek? Derken çaydanlığın ötüğünü duydum. Hemen bir tepsi hazirladım ve efendime dogru gittim. Kapidan iceri girmeden önce biriyle konuştuğunu fark edip durdum.
"Kızı araştırdım antik büyücülerle soyu var"
"Kokushibo bundan emin misin, eger oyleyse çok işime yarayacak."
"Eminim efendim, gözlerinin icinden belli" adamin cümlesini bitirmesiyle olduğum yerde tökezledim ve ses cıkarttım, siktir. Çayla hemen zor yürüyormuş gibi iceri girdim. "M-muzan sama çayınızı hazırladım."
"Kokushibo bizi yanlız bırak"
Adam kafasını sallamakla yetinerek odadan çıktı, bana baktığını hissedebiliyorum. Yutkundum, fark etmemesi imkansızdı.
"E-efendim ben" ben eliyle susturdu.
"Buraya gel" korkudan titriyordum, onu ikiletmeden ona yaklastim.
"Lütfen beni bağışlayın, amacım katiyen bu degildi sizi bölmek istemedim!"
"Kagome sus." Gözlerimi onunkilere diktim. Adam aslinda yakisikliydi ama bu ürkütücü havasıyla mümkün değil.
"Seni nasıl cezalandırmalıyım."
"Siz nasil uygun görürseniz efendim" yutkundum, bana yapacaklarından korkuyordum.
"Beni tatmin et" gözlerim şokla açıldı, ben yanlis mi anladım yoksa o cidden onu mu istiyordu.
"E-efendim, bunu gercekten istiyor musunuz" dedim hafif titrek ve ürkek bir sesle.
"Sorguluyor musun" demesiyle hafif kızardım bunu benden ciddi ciddi istiyordu. Istemedigini yapmazsam bana zarar verirdi değil mi. Pantolonuna yaklaştım, fermuğarı açtım, ve karşımda efendimin penisi duruyordu. Ne yapacağımı bilemeden penisine bakiyordum anlamış olacak ki.
"Yala." Elime alıp yalamaya başladım, karşımdaki adam tepki dahi vermiyordu, ucunu yalamaya başladım, o şeyi ağzıma alma imkanım yoktu devasaydı.
"Mgh~" kafamı derine ittirmesiyle ağzımdan yumuşak bir iniltı çıktı. Artık hırçınca yalıyordum, aç gibi emiyordum. Ağzımda penisi seğirdi. Aynı anda beni daha daha da itti. Ağzmım menileriyle dolmuştu. Ağzımdan çıkarıp öksürmeye başladım.
"Yeteneklisin. Şanslısın bugün seni rahat birakicam bidaha olursa daha beterine hazir ol" hala yerde göz yaşlarıyla duruyordum şok içindeydim bana böyle bir şey yapmasını beklemiyordum.
"Odana dön" dedigini yaptim, çok garipti hoşuma gitmişti daha fazlasını istedim. Kendimi sapık gibi hissettim. Kapının önüne oturuo ağlamaya başladım