|yedi|

378 56 129
                                    

"Konuştuğumuz konudan kaçabileceğini düşünmüyorsundur umarım biricik hyungum."

Dudaklarının etkisiyle nefesim kesilirken dediklerini algılamaya çalıştım. Kaçmak artık imkansızdı. Ondan kaçmak, dediklerimden kaçmak benim için fazlasıyla zordu. Eğer her şeyi öğrendiyse tekrardan dile getirmeme gerek yoktu, bunu istemiyordum çünkü bu benim için cesaret isteyen bir adım olurdu.

"Kaçmıyorum," dedim ve elimdeki kepçeyle yemeği karıştırmaya devam ettim. Çenesini omzuma yaslayıp bir şeyler mırıldanmaya başladı.

"Söylesene."

"Neyi?" Yüzü çok yakındı. Kafamı çevirmemek için zor duruyordum.

"Beni sevdiğini." Kepçe elimden kayıp yemeğin içine tamamen battığında derin bir nefes alıp sağa doğru kaçarak Jeongguk'un tutuşundan kaçtım.

"Yah!" dedi ve kolumdan çekip beni kendine yaklaştırdı. "Kaçmıyormuşsun basbayağı." Göğüslerimizi birbirine yaslayınca yutkundum ve başımı iki yana yasladım.

"Yemek yapıyorum, kes şunu." Tutuşundan yine kaçmaya çalışınca bu sefer beni kendine daha çok bastırdı.

"Jeongguk, odada yaralı bir kadın var. Git onunla ilgilen ve beni rahat bırak!" Kaşlarımı çatıp sesimi yükselttiğimde dişleri arasından kısıkça güldü.

"Abim ilgileniyor. Ben seninle ilgilenmek istiyorum." Söyledikleriyle yutkundum ve bir elini belimden çekip alnıma dökülen saçlarımı geriye doğru itti. "Sen de benimle mi ilgilensen?"

"İlgilenirim," dedim onu takmıyormuş gibi. Ardından sessizce devam ettim. "Ama önce yeme-" Bir anda kalçalarımdan tutarak beni havaya kaldırdığında, dengemi kaybetmemek için boynuna kollarımı sardım.

"Yemek de yemek, ne kıymetli yemeğin varmış!" Boynundaki kollarımı gevşetip yüzlerimizi karşı karşıya getirdim.

"Tanrı aşkına, ne yapıyorsun?" Bana güldükten sonra, "Bacaklarını belime sar ve sıkıca tutun çünkü ellerimi çekeceğim." dediği gibi bacaklarını beline sardım ve dudaklarımı ısırdım.  Hep bunu hayal etmişimdir. İnce beline bacaklarımı sarmak ve kasıklarına sürtünmek...

Yüzüme bakışını kesip tezgaha yaklaştı ve musluğu açtı. "Yaslan boynuma." Resmen komutlarına anında itaat ediyordum. Emir almayı hiç sevmezdim özellikle de kendimden küçüklerden fakat evet, Jeongguk benim için hep istisna olmuştur.

Su sesi kesildikten sonra ilerledi. "Kepçeyi yıkayayım."

"Yemek işini devraldın herhalde?"

Kıkırdamasıyla yanıtımı almış oldum. "Bu haldeyken mi yapacaksın?"

"Ne varmış halimizde?" dedikten sonra zıpladığında boynuna daha sıkı sarıldım. "Senin için hava hoştur bence."

Boynuna yasladığım burnumdan derin bir nefes çektim. "Seni küçük piç."

.

Yemek masasında her zamanki gibi üçümüz oturmuştuk. Valeria'nın kız arkadaşları gelip onu almıştı ve Jeongguk ona, sevgilisi ve arkadaşlarını bulup onu darp etmelerinin hesabını soracağını söylemişti.

"İşte dünyada böyle iğrenç insanlar var maalesef." Hoseok konuştuğunda, ikimiz de onu onayladık. Sessizce yemek yiyorduk.

Jeongguk'un masasının üzerinde duran telefonuna bildirim gelince ekrana baktı ve ardından telefonu eline alıp bir şeyler yazdı. Sonra da bana bakıp yeniden bir şeyler yazdığında, gözlerimi kısıp şüpheyle ona baktım.

"Mingyu beni içmeye çağırıyor." Ortaya doğru söylediği laflara karşın, kimse tepki vermeyince devam etti. "Seni de götüreyim mi hyung?" Bana bakınca gözlerimi birkaç kez kırptım. Beni daha önce dışarı çıkarmamıştı. Arkadaşlarıyla takılır dururdu.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Oct 19 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

In Motion | TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin