|altı|

728 91 88
                                    

"Sen ne yaptığını sanıyorsun Jeon Jeongguk?!"

Bağırışımla elindeki bardağı tezgaha koyup yutkundu ve bana bakmadan ensesini kaşımaya başladı.

"Jeongguk?!" İsmini bastırarak üsteleyip ayağa kalktım ve elimdeki bezi sertçe tezgâhın üzerine koydum.

"Hyung," demiş sonra susmuştu. Kollarımı göğsümün üzerinde çaprazlayıp ayağımı yere vurmaya başladım. Vuruşu beni oldukça etkilemiş olabilirdi lakin şu an ona kızmam en uygun davranış olurdu.

"Götün," dediğinde kaşlarımı çatmamla boğazını temizledi. "Yani kalçaların çok dolgun."

"Ne yani bu vurman için geçerli bir sebep mi sence?" Gözlerimden kaçarak kendi kendine mırıldanıyordu. Hiçbir şey anlamıyordum. "Jeongguk?!"

"Özür dilerim hyung bir daha vurmam!" Bir anda omuzlarımdan tutup benimle göz teması kurduğunda afallayıp suratına baktım. Aniden beni sarsmıştı ve dilediği özürü kabul edemezdim. Ne demek bir daha vurmam?

"Vur," dedim gözlerine bakarken. Bunu beklemiyor olacaktı ki omzumdaki ellerini gevşetti. Bende ne dediğimin farkına yeni varırken ağzımı araladım lakin çok geçti.

Eli ne ara omzumdan inip kalçama ulaşmıştı bilmiyorum ama şaplağı geçirdiği an sarsılıp ona yaklaştım ve ellerimi göğsüne dayadım. Yine aynı şok dalgası tüm vücudumda gezinirken aralanmış gözlerimle göğsüne bakıyordum. Cidden bu kadar hızlı olacağını tahmin etmemiştim.

Nasıl toparlanıp yüzüne bakabileceğimi bilmiyordum. Sadece sol kalça yanağımdaki yanmanın geçmesini bekliyordum. Elinin izi çıkmış olabilirdi çünkü hala elini hissediyordum veya eli kalçamın üzerindeydi. Bilmek istemiyordum.

"Hyung," Bana fısıldadığında yutkundum ve başımı kaldırıp göz göze gelmemizi sağladım. Dik durmayı deneyip boylarımızı eşitlediğimde hareketimden dolayı kalçamda duran elinin varlığını hissedip yeniden dondum. Kendimden altı yaş küçük bir adamın elleri altında titriyordum resmen.

Yüzüne baktığımda o kısık bakışlarının baskınlığıyla yutkundum. Şu an ne yapıyorduk hiçbir fikrim yoktu ama kanım fena halde kaynadığından bozmaya hiç niyetli değildim. Sağ elini de indirip diğer kalça yanağıma değdirdiğinde nefesimi tuttum. Aramızdaki tek engel göğsünün üzerindeki ellerimdi ve ben bu engeli de atmak, ona tamamen yanaşmak istiyordum. Boynuna kollarımı dolamak istiyordum.

"Kalçaların," diyerek ikisini de aynı anda sıktığında alt dudağıma dişlerimi saplayıp, gözlerimi kısarak göğsündeki ellerini omuzlarına çıkardım. "Kalçaların fazla yumuşak."

Sıktığı ellerini serbest bıraktığında boşluğa düşmemek adına omuzlarından tutunduğum ellerimden güç aldım ve ona yanaştım. Göğüslerimiz birbirine değerken gözlerimi açtım ve bir nefes uzağımdaki ona baktım. Burnundan sertçe soluyarak beni kendimden geçiriyordu. Gitmişti. Tüm aklım şimdiden uçup gitmişti. Ne sorgulayabiliyor ne geri çekilecek bir hamlede bulunabiliyordum. Hoş, geri çekilmek gibi bir niyetim yoktu fakat Jeongguk'un neden böyle davrandığını sorgulamam gerekiyordu. Benden etkilenmeye mi başlamıştı? Buna sebep olan neydi?

Biraz daha ona yanaşıp alt taraflarımızı birbirine değdirdiğimde dudaklarımı daha fazla ısırıp Jeongguk'un bakışlarını kontrol ettim. Hiç normal bakmıyordu.

"Hyung..." Resmen hırıltılı sesiyle kalçalarımdaki ellerinden güç alıp beni kendine bastırdığında kısık bir inlemeyi dudaklarım arasından kaçırmıştım ve o, hareketine devam edip beni tezgaha çevirip sırtımı oraya yaslamıştı. Bayılmak üzereydim.

Artık kollarımı boynuna dolama isteğime engel olamadım ve kollarımı boynuna sardım. Üzerimedeki baskısı nefeslerimi zorluyordu. Her şeyi nefeslerimi zorluyordu. Bakışları, dokunuşları... Jeon Jeongguk benim için her zaman zordu!

In Motion | TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin