Bir arkadaşımız evinin tuvaletinde ölü bulunmuştu. Bu olayın ardından kasabadakilerin bazıları taşınmış bazıları ise evinden çıkamaz olmuştu. Benim bu cinayet mevzusu pek umurumda olmasa da, annem bir hayli paranoyaklaşmıştı. Akşamı bırak sabah bile okul dışında evden çıkmama izin vermiyordu. Sürekli beni uyarıyor, evde düşünceli bir şekilde daireler çiziyordu. Anneme son zamanlarda ne olduğunu anlamamıştım. Babamın kaybolmasından beri bu kadar içkiye bağımlı olduğunu görmemiştim. Babam 3 yıl önce kaybolmuştu. Annem öldüğünü kabul etmese de, ben kabullenmiştim artık. Evet cesedine dair hiç bir ize rastlanmadı bu süre zarfında fakat, bu zamana kadar bize haber vermeden ne yapmış olabilirdi ki? Annem aslında cinayetten 2 gün önce biriyle konuşmuştu. Tam duyamamıştım fakat delilerin saklandığı bir yerden bahsettiler, bu bir hastane değildi. Bu çok daha farklı acı dolu bir yere benziyordu. Betimlemesi bile insanları titretmeye yeterdi. Fakat bunun ne cinayetle ne de babamla alakalı olduğunu sanmıyordum. Çünkü annem bana iki sene önce akrabalarının birinin büyük bir psikolojik rahatsızlığı olduğundan bahsetmişti. Muhtemelen yine onun masraflarını anneme kakalamaya çalışıyorlardı. Bu gece arkadaşımızın cenazesi vardı. Onun için annemle siyahlara büründük. Annemin 1980'lerden kalma klasik Mercedes arabasıyla yola çıkmıştık. Kıyafetlerimizin aksine araba sarımtırak bir turuncuydu. Cenaze göl taraflarındaydı. Oraya vardığımızda ölen arkadaşımın ,Cassie'nin, ailesine baş sağlığı diledikten sonra polislerin olduğu tarafa gittik. Annemin arkadaşı Paul 37 yaşında çok genç olmasa bile dedektiflik rolünü iyi üstenen bir adamdı. Fakat bugün onun aksine genç biri gelmişti cenazeye. Annem hemen o çocuğun daha doğrusu adamın yanına koştu. Ben ise arkasından yavaşça onu takip ettim. Olaylarla alakalı birçok soru sormuştu annem. Benim gözlerim ise bir dedektife bir anneme bakmaktan şaşı olacaktı. Daha sonra benden 3 yaş büyük olan Lily'i görünce hemen onun yanına hızlı denecek adımlarla ilerledim. Olaylarla alakalı dedikodular çoktan bütün kasabaya yayılmıştı. Nede olsa küçük bir kasabaydı. Herkesin taşınmasından sonra dahada küçüldü. Lily ile etrafa bakarken bir anda bakışlarımız bize doğru hızla gelen polislere yöneldi. Daha ne olduğunu anlamadan ellerimiz kelepçelenmiş ve polis arabasına atılmıştık. Annem arkamızdan koşsa da nafile zaten yetişemeyeceğini ikimizde biliyorduk. Lily'e bir bakış attım, ne olduğunu idrak edemez bir haldeydim. Araba aniden durmuş ve polisler dışarı çıkmıştı. Gözlerimi dinlendirmek için kapatırken bir anda kolumda ani sızı hissettim. Koluma biri bilmediğim bir şeyi enjekte etmişti. İçimden "hassiktir" diye geçirdim. Gözlerim saniyeler içinde kapandı. Bu muhtemelen ketamindi...