"Neden ağlıyorum biliyor musun?"
Şiddetle bulanan midesini sıkarak yüzünü ekşitti genç olan. Hiç sevmezdi ilaçları. Tadını, kokusunu belli bir müddet sonra bıraktığı acısını... ve daha bir sürü acı dolu etkisini.
Ufak ve karanlık olan odada, ay ışığının aydınlattığı köşede sırtını soğuk duvara yaslamış ve minik bacaklarını kendine çekip sıkıca sarmıştı onları.
Bir parmağını yavaşça tozlu zeminde gezdiriyor ve tırnağının ürkütücü bir ses çıkarmasına sebep oluyordu.
Yavaşça yana çevirip dizine yasladı kafasını. Gözlerinden akan yaşlar burunun üzerinden akıyor ve huysuzlaşmasına sebep oluyordu.
Hiç sevmezdi ağlamayı. Biliyordu Çünkü onun kızacağını.
Bu gece gelmemiş olabilirdi ama o biliyordu her şeye rağmen burada, yanında olacağını.
Hiç yalnız bırakmazdı ki o küçüğünü.
Büyük ihtimalle işleri çıkmıştır Öyle değil mi?"Bilmiyor musun?"
Konuştu kısık sesle. Peş peşe düşen göz yaşları giderek sinirlendiriyordu onu. Öfkeyle sildi elinin tersiyle.
Derin bir nefes alıp sırtını olduğu gibi kafasını da duvara yasladı. Susuzluktan kurumuş dudaklarını yalayarak derince yutkundu.
"Bende bilmiyorum ki."
Soluklandı biraz, anılar aklına dolunca daha çok akıttı göz yaşını ve devam etti kısık sesle konuşmaya.
"Seni özledim jeon. Çok özledim."
Akan burnunu çekerken tekrar ekşitti yüzünü.
Bileğindeki zincir, ne kadar da çok acıtıyordu canını." Biliyor musun babam kızdı bana. Çok kızdı. İlaçları almadığım için. "
Oturduğu yerden dikleşerek olduğundan biraz daha yüksek sesle bıkkın bir şekilde konuştu küçük olan.
"Neden onlara ilaç sevmediğimi söylemiyorsun? Daha kaç defa söylemem gerekecek. Ben İlaçları değil sadece seni istiyorum. Sadece sen ol yanımda. Hiç kimseye veya her hangi bir eşyaya ihtiyacım yok benim. Duydun mu? Hiç kimse olmasın yanımda."
Anlık yükselen siniri ve nabzı yüzünden soluk soluğa kalırken minik elleriyle tozlu zemini yoklayarak yıpranmış su şişesini aradı.
Atak krizi geçirmek istemiyordu. Evet ondan da korkuyordu.
Hızlı hareket eden kolları yüzünden bileğindeki kelepçe zincirlerinin sesi artarken titreyen elleriyle şişeyi aramayı bırakıp hızla kulaklarını iki yandan kapattı.
Duymak istemiyordu bu sesi. Korkuyordu. Çok korkunçtu.
"Özür dilerim, özür dilerim."
Olduğu yerde ileriye ve geriye doğru sallanıp sürekli kısık sesle bunu tekrarlıyordu. Nefret ediyordu böyle olmaktan.
Belli bir süre sonra yavaşça durarak ellerini kulaklarından çekti. Ses artık yoktu. Yoktu değil mi?
Etrafa bakınırken karşıda yarısı yere dökülmüş su şişesini görünce derin bir nefes alarak eline aldı. Su istiyordu canı. Çok susamıştı.
Ilık suyu kana kana içerken dudağının kenarından taşıp akmasıyla ince kaşlarını çatarken çenesinde hissettiği elle hafifçe gülümsedi küçük olan.
"Su içmeyi bile beceremiyorsun bücür."
Duyduğu alaycı ses ve bedenle heyecanlanırken şişeyi bırakarak hızla iri bedene sardı kollarını. Umrunda değildi o an ki zincir sesi. Korkmazdı ki şimdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dark Mirror ⛓️ Jikook
Mystery / ThrillerAynı bedende iki farklı ruh... biri cehennemde ki yeryüzünde, diğeri yeryüzünde ki cehennemde. Ve ben ikisinde de aşığım doktor. (Angst) "Burada olmasam bile her daim yanındayım jimin. Sakın korkma ve kalbinin sesini dinle, oralarda bir yerde senin...