iki.

61 16 47
                                    

Ren dudaklarını büzüp somurtarak onlara baktıktan sonra yanındaki adama döndü ve incelttiği sesi ile şakıdı.

"Ay kendine iyi bak he, kaya gibi adamsın. Helal olsun."

Adamın omzunu patpatladıktan sonra kolundan çıktı ve Oslo ile Sean'ın tarafına geçti. Meraklı bakışlarla Sean'a bakıp kolunu tuttu.

"Anam bu makyajını bozuyor Oslo bir şey de, beyni de akacak şimdi. Ida öldürür bizi."

Sean homurdanarak kolunu kendine çekip ondan uzaklaştıktan sonra kapıyı açtı ve dışarıya çıktı.

Öfkeyle otoparkta yürürken bir çıt sesi ile bacakları birbirine dolandı, son anda yere yapışmaktan kurtuldu ve topuklu ayakkabısına baktı.

"Amara'nın vereceği Max ayakkabı."

Sean ayağındaki topukluyu çıkartıp topuğunu eliyle kopardıktan sonra diğer tekini eline aldı ve onun da topuğunu kırdı. Ardından ayakkabıları tekrar giyinip yürüdü.

"Ne vahşi.. tanrı bilir ne kadardır onlar."

Oslo Ren'in yorumu ile sabırsızca iç çekti ve kafasındaki peruğu tutup çıkarttıktan sonra taksi düğmesine bastı.

Birkaç dakika sonra gelen taksiye diğerlerini de bindirdi ve şoföre baktı.

"Underwood caddesine."

Taksi şoförü duyduğu ses ile başını kaldırıp aynadan Oslo'ya bön bön bakmaya başladı.

Hâlâ harekete geçilmemenin verdiği öfkeyle Sean yandan başını uzattı ve elindeki sivri topukları adama doğrulttu.

"Sür lan kevaşe."

"Bu hiç etik değildi Sean. Bir hanımefendiye yakışmıyor."

"Baban da öyle derdi."

Sean elindeki topuklularla Ren'in boğazını delmeye çalışırken Oslo camdan dışarıya baktı ve kulağındaki telsize dokundu.

"Adam mekanı çoktan terk etmiş. Geri dönüyoruz."

Bir yanıt beklerken yanağına yediği dirsek ile Ren ve Sean'a döndü, Ida'nın verdiği çantayı Ren'in suratına çarptı.

"İki dakika eliniz ayağınız rahat dursun amk."

"Ida adamın yerini tespit edene kadar üste kalmanızı söyledi."

"GELİRKEN MARKETE UĞRASINLAR ASH."

"Gelirken markete uğrayın."

"Niye ne alacağız marketten?"

"Mai ne alacaklar marketten?"

"Ida bir şey istemişti de unuttum.."

"..."

"...vardık sayılır."

Taksi bir ara sokakta durduğunda Oslo çantasından parayı çıkarttı ve ödemeyi yapıp araçtan indi. Hemen arkasından etrafa aksi aksi bakan Sean ve suratını ovalayan Ren de inmişti.

Üsse vardıklarında Oslo paneli açıp şifreyi girdi ve kapı açıldı. İçeriye girdiklerinde klik sesiyle kapı arkalarından kapandı ve asansör düğmesine bastı.

Asansörü beklerken yorgunlukla alnını ovalayan Oslo, sonunda dinlenebileceği için derin bir nefes verdi.

Asansör kata vardığında kapılar açıldı ve içeriden birinin sesi duyuldu.

"Selam kızlar."

***

oh sh!t.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin