Oslo bön bön asansörün içindeki Mai'ye baktıktan sonra asansöre bindi fakat Mai elini onun göğsüne koyarak geriye itti.
"Sizin için bir görevimiz daha var çıtırlar."
"Ben bu kılıkla siksen çıkmam artık dışarıya."
"Ama öyle demesek, sokakta zenciler dolaş-"
Sean'ın ona dik dik bakması ile Ren dudaklarını birbirine bastırdı ve sessiz kaldı.
Oslo iç çekip bezgin bakışlarla tekrar Mai'ye döndü.
"Bu sefer nereye? Üstümüzü değiştirsek olmaz mı?"
"Aslında olur ama Mai ve Ash sizi biraz daha böyle görmek istedi."
Merdivenlerden gelen sesle herkesin bakışı Amara'ya döndü.
Sean kaşlarını çatıp Mai'ye baktı ve ona doğru atıldı. Neyseki Mai tam zamanında asansöre kaçıp kapıları kapattı.Oslo bir koluyla küfürler saçan Sean'ı tutmaya çalışırken Ren Sean'ın çantasını kurcalıyordu.
"Ne oldu?"
"Adamın asistanı olan kadın caddenin karşısındaki markete girdi. Onu rehin alırsanız işe yarar bir-iki bilgi edinebiliriz."
Oslo sessizce başını sallayarak Amara'yı onayladıktan sonra Sean'ı tutarak kapıya döndü.
Sean Ren'in çantasını karıştırdığını fark edince çantanın ağzını kapatıp çantayla kafasına vurdu.
"Kadına doğal yaklaşın!"
Amara'nın son uyarısı ile birlikte binadan ayrıldılar.
***
Markete girdiklerinde Ren Oslo'nun peruğunu kapıp onun kafasına güzelce yerleştirdikten sonra Sean'ın çantasından arakladığı kiko'yu dudaklarına sürerek rujunu tazeledi.
Oslo belli etmeden kameraların yerlerini tespit ettikten sonra Sean'a soldaki reyonu işaret etti. Ren'e de ortadakini işaret ettikten sonra sağa yöneldi.
Sean yorgun bir şekilde iç çekip içeceklerin bulunduğu dolaba doğru ilerledi. Kapağı tutup sertçe kenara çekerken yandaki kadını son anda fark edip kapıyı yakaladı. İri gözlerle kadına bakarken donmuştu.
Kadın da aynı şekilde şaşkınlıkla ona bakarken elini göğsüne yerleştirdi ve derin bir nefes verdi.
"Ben.. üzgünüm."
Sessizce mırıldandıktan sonra önüne döndü ve bu sefer daha düzgün bir şekilde dolabın kapısını açtı.
"Önemli değ-"
"SEAN."
Sean kulağındaki telsizden Ash'ın çığıran sesini duyunca duraksadı.
"SEAN O ARADIĞIMIZ KİŞİ. KAP GETİR BURAYA."
"Kap getir buraya ne ulan, oyuncak mı bu??"
Rebecca araya girip onu azarlarken Ash dudaklarını büzdü.
Sean göz ucuyla yanındaki kadına tekrar baktı ve dolabın içinden bir soda çıkarttı.
"Bir şey alacak mıydın?"
Kadın sanki her Allah'ın günü peruklu ve elbiseli erkeklerle konuşuyormuş gibi yavaşça başını salladı.
"Elma suyu alacaktım.."
Sean sessizce dolaptan elma suyunu da alıp kasaya yürürken kulağındaki telsize bastırdı ve kısık seste mırıldandı.
"Hedef bende. Diğerleri ne olur ne olmaz dışarı çıksın."
Önce Ren, birkaç saniye sonra da Oslo marketten çıkıp yandaki binanın gölgesinde yerlerini aldı.
Sean sakin bir tavırla hem kendi içeceğini hem de kadının içeceğini ödedikten sonra marketten çıktı. Kadın şaşkınca bir an arkasından baktıktan sonra peşinden hızla marketten çıktı.
"Pardon! Teşekkür ederim."
"Rica ederim."
Sean şişeyi vermeden önce göz ucuyla yandaki binaya baktı ve o tarafa doğru ilerledi. Basamaklardan birine çömelirken şişeyi açtı ve kadına uzattıkan sonra kendi gazozunu açtı.
Kadın bir süre sessizce yanında dikildikten sonra boğazını temizledi ve konuşmak üzere dudaklarını araladı.
O sırada Ren saklandığı delikten tökezleyerek çıkıp kadının omzuna çarptı, yüzüne aceleci bir gülümseme yerleştirdi.
"Ups.. kusura bakma canım."
Hemen ardından Oslo ortaya çıkıp kadının başına bir poşet geçirdi ve kollarını yakaladı.
Sean gazozunu kafasına diktikten sonra şişeyi kenara atıp debelenen kadını Oslo'nun yardımıyla kucağına aldı ve kendi binalarına yürüdü.
Asansörle üst kata çıktıklarında kadını sorgulama odasındaki sandalyeye bıraktı ve geri çekildi.
Kısa bir süre sonra odaya Amara girerek kadının başındaki poşeti çıkarttı ve genişçe gülümsedi.
"Merhaba Fiona Rozaline Elvas."
***