Hava yağmurlu ve bulutluydu,tam da günün anlam ve önemine göreydi.
Regulus sırıtarak Sirius'un yanına gitti,"Sirius!"
Sirius çatık kaşlarla kravatını çekiştiriyordu,"Ne var Reg?"
"Bugün en sevdiğin gün değil mi?Safkan aile toplantısı."
"Reg,canına mı susadın?"
Regulus gülerek kardeşinin omzunu patpatladı,"Anlıyorum acın büyük,ama bir olursak atlatabiliriz."
"Regulus defol," diye bağırdı Sirius.Yeterse yeterdi.Her safkan toplantısından önce aynı şeyi yapıyordu.
"Tamam,hemen kızma," diye ortamı yumuşatmaya çalıştı Regulus,hâlâ Sirius'un kravatını çıkarma çabasını izliyordu."Kaçmak istediğin zaman sana yardımcı olurum."
Sirius belli belirsiz gülümsedi.Aralarında ne yaşanırsa yaşansın Regulus,bunu her zaman yapardı.
"Teşekkür ederim," dedi Sirius kısık sesle,annesi Sirius kravatı çözemesin diye o kadar çok sıkmış ve düğüm atmıştı ki azıcık boğazını acıtıyordu.
"Hadi içeri geçelim," dedi Regulus ve Sirius'un elini tuttu.
Birlikte içeri geçtiler.Bu sefer ki toplantı merkezi Rosier'ların eviydi.Walburga Black,girişte Mrs.Rosier ile hararetli bir sohbete dalmıştı.Muhtemelen mugglelarla ilgiliydi.Walburga Black Mrs.Rosier'ın kulağına eğilip bir şeyler fısıldadı.Ardından çouklarının yanına gitti.
"Regulus,Sirius.Siz çocukların yanına geçeceksiniz," dedi çocuklarını süzerken.Regulus'un üstü başı iyiydi.Ama Sirius kravatını çözmeyi başarmış,üstü başı dağılmıştı.
Walburga,Sirius'un yanına gitti."Regulus sen git.Biz abinle biraz konuşacağız,"dedi.Regulus itiraz etmedi,edemedi.
Diğer çocukların yanına gitti.O gidince Walburga "Sirius,ben evde senden ne istedim?" dedi,çocuğunu tenha bir yere sürüklerken."İstemedin,emrettin," dedi Sirius başını dik tutmaya çalışarak.
Walburga,Sirius'a sertçe tokat attı,"Nankör!Bunca yıl sana baktık ve sen ailemize lâyık olmaktan bile yoksunsun."
Sirius dişini sıktı,"Sende insan olmaktan yoksunsun."
"Kapa çeneni," dedi Walburga.Bir yandan da kravatı tekrar bağlıyordu."Seni hâlâ yetimhaneye vermediğimiz için şanslısın.Başkası olsaydı seni çoktan kapı dışarı etmişti.Sen hâlâ safkanlığa ve ailemize lâyık değilsin."
"Efendim,toplantı başlıyor," dedi Rosier'ların ev cini yanlarından geçerken.
Walburga,Sirius'un elini tuttu ve gülümseyerek yürümeye başladı.Bir yandan da Sirius ağlamamak için yanağının içini ısırırken etrafı izliyordu.
Sarışın bir aile salona giriş yapmıştı.Ordu gibilerdi.Üç erkek,iki kız ve ebeveynleri... Sirius'un anneleri olduğunu tahmin ettiği kadın en küçük çilli kızı kucağına aldı ve saçlarını okşamaya başladı.Bir yandan da İskoçça bir şeyler söylüyordu.
Annesi büyüklerin oturduğu salona geçti ve kendisini çocukların durduğu odanın girişinde yanlız bıraktı.
"Bu tarafa gel," diye bağırdı tanımadığı bir ses.Son anda gelen sarışın aileden biriydi bu.
Sirius yanına gitti.Ortada mal gibi kalmak istemiyordu.
Zaten Regulus ve Andromeda ortada yoktu."Adım Marlene,Marlene McKinnon.On yaşındayım," dedi Marlene elini uzatıp.
Sirius,Marlene'in elini sıktı,"Bende Sirius,yaşıtız."
"Memnun oldum.Gelsene ablamla el kızartmaca oynuyorduk.Aslında burda durmak istemiyorum ama yapacak bir şey yok."
Sirius sırıttı,kendine yandaş bulmuştu,"Kaçalım o zaman."
"Ne?"
"Burası çok sıkıcı ben gitmek istiyorum,anladığım kadarıyla sende."
Tabi,onları dinleyen Bellatrix'ten haberleri yoktu.
Sirius,Marlene'e elini uzattı.Marlene elini tutunca birlikte mutfağa gittiler.Sirius camı açtı.Ama Marlene masanın üstüne bakıp duruyordu.
"Napıyorsun aptal kedicik?Yakalanacağız!"
"Sirius..." dedi Marlene gözünü masadan ayırmadan."Burda çilekli ve ahududulu turta var."
"Banane,zehirlidir o."
"Ama çok severim," dedi Marlene.Sirius Marlene'in yanına gitti ve masanın üstünde duran bıçağı aldı,ve kız için bir dilim turta kesti.
"Hadi omzuma çık."
Marlene,Sirius'un omzuna çıktı,ve pencerenin öbür tarafına atladı.Sirius turta dilimini kıza uzattı.
Ardından Sirius var gücüyle zıpladı,Marlene Sirius'un elini tutup,yanına çekti.Sonra da "Yaşasın kaçtık,"diye bağırdı.
Sirius elini alnına vurdu,"Ben hangi akılla seninle kaçmaya karar verdim ki?"
Ardından bir ses duyuldu,Walburga Black ve Elizabeth McKinnon pencereden atlayan çocuklarını izliyordu.
Sirius ve Marlene birbirlerine baktılar ve arkalarını dönüp sanki daha önceden anlaşmış gibi koşmaya başladılar.
Yolun yarısında Marlene taşa takıldı ve turtası yere düştüğü için ağlamaya başladı.
"Marlene!Hatırlatta Hogwarts'a gidince birbirimizden uzak duralım."
Marlene omuz silkti,"Mümkün değil.Tutuğumu bırakmam."
_______________________________________________________________
Olmuş mu
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝐒𝐰𝐞𝐚𝐫 𝐎𝐧 𝐌𝐲 𝐋𝐢𝐟𝐞 -Blackkinnon
Fanfiction𝐘,𝐢𝐜̧𝐢𝐧.. Blackkinnon ağırlıklı Çapulcular döneminde geçen kısa hikayeler.Hoşunuza gidebilir.