2

5 2 8
                                    

Kucağımdaki kağıtlar sonunda teker teker bir şekil almaya başladığında oluşan yıldızlardan birini parmaklarımın arasına sıkıştırıp güneşe doğru uzattım. Tek gözümü kapatarak yıldızı incelerken oluşan gölge ile önümdeki bedene döndüm . Tam yanımda duran topu almaya gelmiş olmalıydı.

" Vay canına origami mi yapıyorsun ? Gördüğüm en yetenekli kişisin Jisung. "

Elimdeki yıldızı kucağıma bırakıp başımı eğdim. Yanılıyordu. Minho'nun çevresinde bu kadar yetenekli kişi vardı ki ben onlarla kıyaslanamazdım bile.

" Hey Minho , topu atsana . "

Yanımdaki topa tekrar döndüğümde Minho yine yüzüne o gülümsemesini yerleştirerek topu eline aldı.

" Oynamak ister misin ? "

Minho yine beni o ortama katmaya çalışıyordu. Bulduğu her fırsatta sınıftakiler ve okuldakilerle yakınlaştırmaya çalışıyordu. Ben bu irtamlara uyum sağlayacak bir insan değildim. Evet belki dışarıdan sanki isteyerek kendimi herkesten uzaklaştırıyormuşum gibi görünebilir ama asla böyle değil işte .

İnsan kendini ait hissetmediği , rahat olmadığı bir yerde daha ne kadar durabilir ki !

" Hayır. "

Gülümsemesi yüzünden hiç silinmeden topu bekleyen çocukların yanına doğru koştu. Onun arkasından bakmayı bırakarak kucağımdaki kağıtlardan yenisini elime aldım . Ne beklemiştim ki ? Onun gibi birinin arkadaşlarını bırakıp burada benimle kalmasını mı ?

" Evet nereden başlıyoruz ? "

Yanıma oturan bedenle şaşkınca ona baktım. Daha az önce oraya gitmişti .

" Ne ? "

Üzerindeki gömleğin kollarını arkaya sıyırarak o insanın içini ısıtan gülüşünü tekrar sundu bana. Şaşkınlıkla gözlerimi kırparak ona bakıyordum.

" Senden origami öğrenmeye geldim. Lütfen Han Jisung Hocam , bana öğretir misiniz ? "

Sesini değiştirerek sormasıyla yüzüne bakmayı kesip önümdeki kağıtlardan birini ona uzattım. Gülerek aldığı kağıtla merak dolu bakışlarla gözlerime döndü. Biriyle göz teması kurmak ne kadar gerici ve rahatsız edici olsa da Minho'nun gözleri beni rahatsız etmiyordu. Hatta sanki onun gözlerinde de az önceki yıldızım gibi yıldızlar var gibiydi. Işıl Işıldı Minho'nun gözleri.  Aynı gülüşü gibiydi.

" Ne yapmak istiyorsun ? "

" Şey belki bir turna kuşu muydu neydi ondan yapabiliriz. "

Onu başımla onaylayarak elimdeki kağıdı katlamaya başladım. Benim hareketlerimi dikkatle izleyip tekrar ediyordu. Konuşmama gerek yoktu. Minho her şekilde beni anlardı. Bunu hissediyordum , biliyordun.

Sonunda kuşu bitirdiğimde Minho'nun kuşuna baktım . Gaga kısmıyla uğraştığını görünce istemsizce elim elindeki kuşa gitmişti.  Gülerek elime bırakmasıyla hızla gagasını düzeltip ona geri verdim. Kucağımdaki kalemlerden birine uzanarak kuşun üzerine bugünün tarihini yazdıktan sonra bileğindeki saate bakarak saati de yanına yazdı.

" Anı olarak kalsın . "

Kalemi geri verdiğinde elindeki kuşla birlikte kendini çimenlerin üzerine bıraktı .

" Neden turna kuşunu yapmayı seçtin ? "

Kuşu yanına bırakarak ellerini başının altına aldı. Yüzünü bana çevirdi.

" Çünkü hikayesini seviyorum . "

Kaşlarımı çattım.

" Hikayesi mi ? "

505 Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin