Büyükannemin yanında büyüdüğüm zamanlarda bana ' Bu hayatta asla ince ve iyi bir insan olma çünkü hayat asla iyi değildir , kimseye acımaz ' derdi. O zamanlar ne demek istediğini asla anlayamayan küçük bir çocuktum sadece. Ama zaman öyle bir şeydi ki zamanla her şeyi anlayabiliyordunuz. Eskiden mantıksız gelen , anlayamadığınız ne varsa zamanla mantıklı gelip bir anlam kazanıyordu.
Bazen kendim için bir yol arıyordum. Bir kaçış yolu. Ama bilirsiniz bazen bazı şeyler imkânsızdır. Hele ki neyden kaçtığınızı bilmiyorsanız.
Sahi ben neyden kaçmak istiyordum ? Neden istiyordum ? Bunları bilmiyordum. Sadece yalnız olmak istiyordum. Kalabalık yüzünden sahile bile giremezken bu durum aşırı rahatsız ediyordu.
" Yine düşüncelere dalmışsın bakıyorum da . "
Sesin geldiği yöne bakma gereği duymadım. Yine bulmuştu Minho beni. Her zaman olduğu gibi .
" Bugün sahilde değilsin . "
" Değilim. "
Nedenini sormadı. Konuşmak istemediğimi fark ettiği her an susardı Minho. Benimle birlikte susardı.
" Seni bir yere götürebilir miyim ? "
Yüzüne anlamaz bir ifadeyle bakarken o minik tebessümünü gördüm.
" Nereye ? "
Yavaşça gömleğimin bilek kısmını tutup peşine sürüklemeye başladı. Hayır bileğimi tutmamıştı. Minho fazla temas sevmediğimi bilirdi.
" Kimsenin olmadığı bir yere, dünyanın en ücra yerine . "
Bunu bana bakmadan söylese bile yine yüzünde o gülümsemenin olduğunu biliyordum. Lee Minho beni anlamıştı. Bu kalabalık yüzünden tek huzur bulduğum yere bile gidemediğimi fark etmişti. Ben ona bir şey demesem bile anlamıştı.
Sahilden çıkıp insanların iyice azaldığı yollardan geçtik . İkimiz de konuşmadık. Sadece sessizce ilerledik. En sonunda bir tepenin ardındaki ağaçlık alana geldiğimizde Minho durdu. Onunla birlikte ben de durduğumda eliyle ağacın üstünü gösterdi. Bir ağaç ev vardı . Daha önce hiç kendi gözlerimle bir ağaç ev görmemiştim. Sadece filmlerde denk gelmiştim.
Ağacın yanındaki merdivene geldiğimizde durup önden benim çıkmamı bekledi . Biraz fazla yüksek duruyordu . Düşebilirdim belki .
" Korkma . Ben buradayım. Düşmene izin vermem. "
Minho arkam ona dönükken bile beni anlayabiliyordu.
Onun dediğini yaparak yavaşça merdivenleri çıkmaya başladım . Minho da tam arkamdan çıkmaya başladığında sonunda o korkunç merdivenler bitmişti. Minho da merdivenleri çıkmayı bitirince tekrar gömleğimden çekip ağaç evin diğer tarafına getirdi. Buradan deniz bile görünüyordu.
" Uzaktan da olsa seni denize getirdim. Burada rahat olabilirsin. "
Bir şey demek istedim ama ne diyebilirdim bilmiyorum . Zaten konuşmak benim için fazlasıyla zordu. Kelimelerle aram hiçbir zaman iyi olmamıştı.
Ne kadar süre oldu bilmiyorum ama ikimiz de konuşmuyorduk . Ben denizi izliyordum , Minho ise içeriden aldığı defterle bir köşeye oturmuş beni izliyordu. Sanırım aklımdan nelerin geçtiğini merak ediyordu. Buna ben bile cevap veremezdim işte aklım o kadar karışıktı .
" Teşekkür ederim Minho "
Ona teşekkür etmemle bir an şaşırsa da sonradan gülümsemesini yüzüne yerleştirmişti. Onun tam karşısına oturup dizlerimi kendime çektim.
" Rica ederim ama bana göre en büyük teşekkürün ne olduğunu biliyor musun Jisung ? "
Yüzüne baktım.
" Hayır . "
" Gülümsemektir . Bana teşekkür etme. Teşekkür etmek yerine sadece gülümse. Gülümsemeni görmek bana teşekkür etmenden daha hoş olur . "
Gülümsemek mi ? Gülümsemek de bir teşekkür sayılabilir miydi ?
" Orada sahile giremememin nedeninin kalabalık olduğunu nereden anladın ? "
Kucağındaki defteri kapatıp yanına koydu .
" Bu çok da zor olmadı . Çünkü sen kalabalık ortamları sevmezsin. Mümkün olduğunca çabucak oradan uzaklaşırsın. Mesela teneffüslerde sınıfa başka sınıflardan kişiler gelince oluşan kalabalıktan kurtulmak için hemen ya kütüphaneye ya da arka bahçeye çıkarsın . Sahile gittiğinde ise herkesten en uzak olan ve göze batmayan o kayalığı tercih ediyorsun. "
Kaşlarımı çattım . Minho yine beni iyi gözlemlemişti.
" Söylediklerim seni rahatsız etmedi değil mi ? "
Kafamı olumsuz anlamda salladım.
" Sadece şaşırdım . Benim hakkımda benden daha çok bilgiye sahipsin. "
Gözlerinin içi parlamaya başlamıştı .
" Rahatsız olmadığın için mutluyum. Bu arada burası da benim gizli yerim. Eğer herkesten uzak bir yer ararsan ve sahil kalabalık olursa istediğin her zaman buraya gelebilirsin . "
" Bir başkasının senin gizli yerine gelmesi seni rahatsız etmez mi ? "
" Bu dediğin gibi bir başkası olsaydı rahatsız ederdi. Ama sen bir başkası değilsin. Bu yüzden rahatsız olmam. "
Hani her şey zamanla bir anlam kazanır demiştim ya işte Minho'yu anlamak ne kadar zaman geçerse geçsin neredeyse imkansıza yakındı. O parlayan gözlerinden nelerin geçtiğini asla anlayamazdınız. Ne düşünüyor bilemezdiniz. Ama Minho bilirdi. Sizin gözlerinize bakarak bile neler düşündüğünüzü anlardı.
Hava kararana kadar ikimiz de sustuk tekrardan .Minho elindeki deftere bir şeyler yapmaya başladı . Bu sefer de ben izledim onu. Sessizliğimiz bölünmedi. Kimse bizi rahatsız etmedi. Bir tek ben ve Minho vardık . Cidden Minho beni dünyanın en ücra yerine getirmişti.
....................
Minsung ile kalın .... 🖤