Acı yenilgi ve Çapulcu Haritası / 8 Bölüm

42 7 16
                                    

"Mesafeler umurunda değil, içimde güzel yerdesin."
Prf. Dumbledore: Ögretmenlerle şatoyu baştan aşağı taramamız gerekiyor, Korkarım ki kendi güvenliğiniz açısından geceyi burada geçirmemiz gerekecek. Sınıf başkanlarının salon girişinde nöbet tutmasını istiyorum, başınızda da kız ve erkek öğrenciler başkanlarını bırakıyorum. Herhangi bir sorun derhal bana bildirilecek, hayaletlerden biriyle haber yollarsınız. Az daha unutuyordum.
Elini salladı ve Uzun masalar salonun kenarına uçup duvarlara dik yaslandılar. Elini bir daha salladı. Ve yerler mor renkte, pofidik uyku tulumlarıylan
Prf. Dumbledore: İyi uykular.
Başkanlar herkesin yatmasını söyledi. Profesörlerde gitti.
Altımızda altı uyku tulumu alıp bir köşeye sürükledik.
Hermonie: Sizce Black hala şatoda mıdır?
Diye fısıldadı.
Ron: besbelli Dumbledore öyle olabileceğini düşünüyor.
Etraftaki herkes birbirine aynı soruyu soruyordu: İçeri nasıl girdi?
"Belki cisinlenmeyi biliyordur." Dedi birkaç metre ötedeki bir Rawenclaw. "Öyle yoktan var oluyordur yani."
"kılık değiştirmiştir büyük ihtimalle," dedi hufflepuff lardan bir beşinci sınıf öğrencisi
"Uçarak girmiş olabilir," dedi Dean Thomas
Bella: Cidden, zahmet edip de Hogwarts: Bir tarih'i okuyan bir ben mi varım?
Adrien: büyük ihtimalle.
Harry: neden?
Bella: bu şato sadece duvarlarla korunmuyorda ondan, İnsanların içeri gizlice girmesini önlemek için her türden büyüyle donatılmış. Burada öylece cisimlenemezsin. Ayrıca nasıl bir kılık değiştirme yöntemi Ruh emici'leri kandıracakmış, merak ediyorum. Tek tek bütün girişleri tutmuş durumdalar. Uçarak gelse de görürlerdi. Üstelik Filch bütün gizli geçitleri biliyor, onları da kapatmışlardır.
Bütün mumlar söndü. En sonda hepimiz uykuya yenik düşmüştük. Ta ki bir kaç konuşma sesi duyana kadar gözlerini  kıstı. Ve harry'i gördü. Onları dinlediği belliydi. Bir süre sonra konuşma bitti. Bende tekrardan uykuma geri döndüm...
*
*
Quiddicht maçı bugündü. Sirius Black hala konuşuluyordu. Bu maç hepimize iyi gelecekti..
Slytherin Quiddicht başkanı: bu maç çok zor olacak.
Yağmur bayağı yağıyordu. Maç başlamıştı..
Quiddicht başkanı 15 dakika izin almıştı. Birinci tur çok zordu. Her yerim ıslanmıştı.
Quiddicht başkan: 50 sayı öndeyiz.
Bir süre dinlendikten sonra maç tekrar başladı...
Snitch gelmişti. Şuanda onu yakalamaya çalışıyordum. Harry'i arkamda gördüm.  Snitch yukarıya doğru yükselmeye başladı. Bende peşinden yükseldim. Ama tuhaf birşeyler oluyordu. Stadyum ürpertici bir sessizliğe bürünmüştü. Rüzgar hala aynı şiddette esiyor, ama uğuldamayı unutyordu. Sanki biri sesi kapatmış gibiydi, sanki sağır olmuştum. -Neler oluyordu?
Düşünmeyi fırsat kalmadan, Gözlerimi snitch'ten ayırmış, aşağı bakmıştı. Aşağıda en az yüz tane ruh emici vardı., görünmeyen yüzlerini ona çevirmişlerdi. Sanki göğsümü buz gibi sular kaplıyor içimi deşiyordu. Sonra yine birşey duydu.. bir kadın sesi vardı.. bir kadın..
"Bella'yı ile Harry'i bırak lütfen!"
"Kenara çekil kanı bozduğun kız kardeşi. Kenara çekil..
Beynim uyuşmuştu. Ne yapıyordu? Niye uçuyordu? Ona yardım etmesi gerekiyordu.. yoksa o ölecekti.. öldürelecekti.. buz gibi pusun içinde düşüyor, düşüyordu.
"Bella'yı ile Harry'i bırak!.. lütfen.. merhamet et.. merhamet et.."
Tiz bir ses kahkahalarla gülüyordu.. gözlerim kapandı..
*
*
"Şanslıymış, profesör dumbloder onu son anda kurtardı.."
Bazı fısıltılar duyuyordum.. gözlerim bir anda açıldı. Hastane kanadındaydım. Karşı taraftaki yatakta olan Harry daha yeni uyanmış gibiydi. Prf. McGonagall ona baktı.
Prf. McGonagall: Bella.. kendini nasıl hissediyorsun?
Bella: neler oldu?
Hızlıca doğruldum. Harry de diğer herkese meraklı bir şekilde bakıyordu.
Adrien: düştün..
Kenardaki herkesi gördüm.
Adrien: ikinizde çok yüksekten düştünüz.. on metre vardı herhalde yada daha fazla..
Bella: maçı kazandık mı?
Başlarını olumsuz salladılar.
Ron: diggory snitch'i tuttu. Ama senin düştüğünü görünce hemen bıraktı. Seni tutmak için aşağıya doğru inmeye başladı. Ama olan oldu. Snitch'i  tuttu bir kere.
Bella: başkan?
Adrien: en son duştaydı. Bize göre kendisini boğmaya çalışıyor..
Adrien hufflepuff diğer iki maçı kaybederse kazanabileceğimizi düşünüyordu. Profesörler çoktan çıkmışlardı. Diğer takım arkadaşlarında öyle sadece arkadaşları vardı.
Hermonie: Dumbledore küplere bindi.. ikinizi öyle görünce..
Harry: biri süpürgelerimizi aldı değil mi?
Ron: Şey..
Dedi ve süpürge parçalarını gösterdi.
Draco çantaları ikimize uzattı..
*
*
*
Harry ile hastane kanadındaydık. İkimizde çok sıkılıyorduk. Herkes üzülmememiz için birşeyler yapıyorlardı. Ama durum değişmiyordu...
Pazartesi günü sonunda hastane kanadından çıkmışlardı. Altısı yolda yürüyorlardı. Karanlık sanatlara karşı savunma dersi vardı. Uzun zamandır bu derse babası bakıyordu. Ama prf. Lupin'i çok özlemişti. Sınıfa girdiği zaman prf. Lupin'i görünce küçük bir şekilde gülümsedi. Ders bitince herkes eşyalarını topladı. Prf. Lupin onlara baktı.
Prf. Lupin: maçta olanları duydum. İkinizde iyisiniz değil mi?
Başlarımızı salladık.
Harry: prf. Lupin ruh emici'leri neden bizi bu kadar etkiliyor. Biz mi çok -
Prf. Lupin: bunun zayıflıkla alakası yok.  Sizi bu kadar etkilemelerinin sebebi geçmişte kötü şeyler yaşadınız.
İçimden düşündüm. Profesör nasıl bizi bu kadar iyi tanıyordu.
Bella: bir kadın çığlık sesi duydum.. Voldemort.. onu öldürüyordu..
Profesör bir süre durdu..
Harry: Sirius Black azkabandan nasıl kaçmış olabilir?..
Prf. Lupin: bilmiyorum..
*
*
Birkaç ay sonra diğerleri yine Hogsmade gezisine gittiler. Biz de Harryle süpürgelerle alakalı şeyleri okuyorduk.
Bir süre sonra slytherin binasına doğru gitmeye başladık. Dışarıda lapa lapa kar yağıyordu.
Üçüncü kat koridorun yarısında iken arkamıza döndük. George ile Fred arkamızdaydılar.
Harry: ne yapıyorsunuz?
George: sana bayram neşesi vermeye geldik. İçeri girin..
İçeriye girdik.
Fred: siz ikinize bir Noel hediyesi .
Bize bir perşomen uzattı.
Bella: eski bir perşomen parçasımı?
George: Eski bir perşomen parçası ha! Açıkla Fred.
Fred: Şey.. daha biz birinci sınıftayken..
Harry: Bizi makaraya sarıyorsunuz
Fred: ya öyle mi yapıyoruz?
George asasını çıkardı. Perşomene hafifçe dokunup
George: Bütün ciddiyetimle yemin ederim ki, hayırlı bir şey düşünmüyorum
Ve bir anda Georgenin asasının dokunduğu. Noktadan çizgiler çıkmaya, perşomeni bir örümcek ağı gibi sarmaya başladı. Birbirleriyle birleştiler, kesiştiler, perşomenin her bir köşesine yayıldılar. Sonra tepede kelimeler oluşmaya başladı, büyük, kıvrımlı yeşil kelimeler:

Bella Flora Snape ile Azkaban Tutsağı Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin