4. Bölüm

0 1 0
                                    


                      𑁍ANWİR𑁍

"Bir şey olursa Hekim Poel'e çağır. "

Abisinin belkide yirmi defa tekrarladığı sözlere gülümsedi Selen. "Tabii abicim. " Dedi tahta kapının kenarına yaslanarak. Parmaklarıyla kafasındaki çiçekli tokayı oynuyordu. Siyah küt saçlarının üstünde o kadar yakışmıştı ki kızın aynaya baktıkça yanaklarının kızarmasına sebep oluyurdu.

Abisini işe gitmek üzere uğurladıktan sonra hoplaya zıplaya dışarıya, bir kaç ağacın bulunduğu ufak bahçelerine çıktı. Anwir 'e papatyalardan bir taç yapmayı planlıyordu. Tokanın karşılığında ona bir şey alacak parası olmadığı için elinden gelen sadece buydu. Son bir kaç gündür hiç olmadığı kadar mutlu, hiç olmadığı kadar enerjikti. Hem abisi Anwir'in başına onu barıkmış- ki bu okula gidemeyeceği anlamına geliyordu- hem de küçük çocukla vakit geçirmek ve onu tanımak Selen'i heyecanlandırmıştı. Yüzündeki gülümseme genişlerken papatyalara doğru eğildi ve bir kaç tanesini koparmaya başladı. Tenefüslerde diğerleriyle oyun oynamadığı için beni kendine papatyadan taç yapmayı öğrenmişti. Oturduğu kayada bir çok kere tekrarladığı gibi papatyaları saplarından birleştirmeye başladı. Aynı zamanda uydurduğu bir şarkıyı mırıldanıyordu.

Bir kaç dakikanın sonunda işi bitmiş, heyecanla kayadan kalkıp eve doğru koşturmaya başlamıştı. Kapıyı yavaşça kendisine doğru çekti ve içeriye, minik evlerine girdi.

Anwir aynı şekilde minderde yatıyor elleriniyle kendi kendine oyun oynuyordu.

" Anwir. " Dedi dudaklarını dişleyerek.

" Gözlerini kapat. " Yavaş adımlarla yanına yaklaştı ve nazikçe tacı kafasına yerleştirdi.

" Size taç yaptım majesteleri. " Anwir gözlerini açarken elleriyle kafasındaki tacı çıkarmış ve incelemeye başlamıştı." Bunu nasıl yaptın? "

Selen kaşlarını kaldırdı ve yüzüne kibirli bir ifade geçerken " Sır. " Dedi. Anwir cevabından fazla mutlu olmamış gibi dudaklarını bükmüştü. Tacı geri kafasıba yerletirirken kızın onu izlediğini hissedebiliyordu. Gözlerini buluşunca yanakları utançla kızardı . Selen'in üzerine giydiği yamalı kıyafeti dizlerinin üstüne kadar sıyrılmış, altındaki kirli çorabı ortaya çıkarmıştı. Dağınık kısa saçlarındaki çiçekli toka düşmeye yakın görünüyordu. Ama kız fakirliğin farkında değilmiş gibi mutluydu. Oğlansa dünyanın farkında değilmiş gibi ona bakmıştı.

" Mesajteleri nasılmış bugün? "

Anwir dişlerini gösterek gülümsedi ve " İyiyim. " Dedi. Küçük oğlan uyandığından beri üç gün geçmiş, yavaş yavaş iyileşme belirtileri göstermeye başlamıştı. Bütün gün Selen'le vakit geçiriyorlar, birbirlerini tanımaya çalışıyorlardı. Selen, Anwir' ı yattığı yerden eğlendirir, kahkahalarla güldürmeyi başarırdı. İlk geldiğine oranla solmuş yüzü renklenmiş, morlukları merhem süre süre azalmıştı.

" Majeslerinin bir isteği var mı? "

Anwir başını aşağı yukarı salladı.

" Mejesterinin gülmeye ihtiyacı var. " Selen ellerini kaldırarak yavaşça oğlana yaklaştı ve yaraların zarar vermeden gıdıklamaya başladı. " Siz bilirsiniz majesteleri. "

İkisinin güzel kahkahaları odada yankılanmış, birbirlerine karşı hissettikleri çekim artmaya başlamıştı. İkiside farkında değildi ama yıllar sonra yaşayacakları aşk öylesine güzel olacaktı ki hikayelere konu, şarkılara söz çıkaracaktı.

Selen geri çekildiğinde Anwir'in gülüşü yavaşça solmuş, gözleri dolmaya başlamıştı. "Ablamı özledim. O da beni güldürürdü. "Dedi küçük bir fısıltıyla. Selen çocuğa yaklaştı ve onu kolları arasına alarak kucakladı. Uyandığından beri ani duygu değişimleri yaşıyordu. Abisi bunun normal olduğunu söylemişti.

" Ağlamak bir fayda etseydi annem şuan yanımda olurdu. " Dedi onunda gözleri dolarken.

" O yüzden hayatımıza devam etmeli ve gurur duyacakları bir yaşam sürmeliyiz." Küçük çocuğun iki elini tuttu ve gözlerinin içine baktı. " Şimdi dediklerimi tekrar et Anwir. "

" Şimdi dediklerimi tekrar et Anwir. " Dedi oğlan burnunu çekerek.

Selen kırkırdadı.

" Bunu değil şapşal. Şimdi diyeceklerimi."

" Ben Anwir. " Selen elini kaldırınca, Anwir de kaldırdı ve " Ben Anwir. "Diye tekrarladı.

" Her zaman ailemi hatırlayacak ve onlarsız bile olsa yaşamaya, mutlu olmaya devam edeceğim. "

Anwir Selen'in gurur duyacağı şekilde, ciddiyetiyle tekrarladı. " Her zaman ailemi hatırlayacak ve onlarsız bile olsa yaşamaya, mutlu olmaya devam edeceğim. "

" Çünkü. " Diye devam ettirdi Selen. Saçından bir tutam yüzüne düşmüş, sağ gözünün üstünü kapatmıştı.

" Herkes ne kadar kötü şeyler yaşarsa yaşasın güzel bir hayatı hak eder. "

Anwir tekrarlamak yerine kafasındaki papatya tacını çıkardı ve ayakları üstünde tacı kızın kafasına nazikçe koydu.

" Bence majesteleri sen olmalısın. "

Selen şaşkınca ellerini kaldırmış, kafasındaki taca dokundurmuştu. Kalbinin hızlı atışlarını hissedebiliyordu. Tabii ki aşk değildi yalnızca en son kafasına taç yapıp koyan annesi aklına gelmişti.

" Teşekkür ederim Anwir. " Dedi çocuğa tekrardan sarılırken.

" Rica ederim majesteleri. " Sonra birbirlerine bakıp gülüştüler.

                           𑁍𑁍𑁍

Akşam olana, Loren işten gelene kadar beraber oyunlar oynayıp eğlenmişler, birbirlerini daha iyi tanımaya çalışmışlardı. Selen annesinin ölümünden sonra bu kadar güldüğünü hatırlamıyordu. Gökyüzünün yıldızları yavaş yavaş belirirken Selen eski minderi dışarıya sürükledi ve bütün gücüyle çimenlerin üstüne serdi. "Tamam. Oldu. " Dedi ellerini birbirine çarparken.

Birlikte yıldızları seyredeceklerdi.

Kapının pervazından onu izleyen Anwir çekinerek geride duruyordu. Selen arkasını döndü ve eliyle oğlanı yanına çağırdı. " Anwir gelsene. " Anwir kızaran yanaklarla yanına gelmiş, yaralı bedenini minderin üstüne bırakmıştı. Selen hemen yanına yerleşirken yanaklarındaki kırmızılık çoğaldı.

" Abimle arada bir böyle uyuyoruz. "Dedi Selen iyice yerleşirken. Kafasını çevirip ona bakan yeşil gözlerle karşılaştığında kıkırdadı " Bana değil aptal yıldızlara bakacaksın. "

Anwir hemen kafasını kaldırdı ve yüzü domates gibi olmaya başlarken ucu bucağı olmayan gökyüzüne baktı. Aslında küçük oğlana göre yıldızlar ve Selen arasında çokta bir fark yoktu. İkiside çok güzeldi *ੈ✩‧₊˚⚝

" Selen. "Diye seslendi Anwir düşünceli sesiyle. " Sence ablam yaşıyor mudur? "

Selen yutkunarak gökyüzünü izleyen çocuğa döndü. Siyah kıvırcık saçları kafasının etrafına dağılmış, parlayan gözleri bütün uzayı kendine esir etmişti. Çok güzel görünüyordu. Kızın yüzü sorduğu soruyla düşerken " O seni almaya gelirse gider misin? "Diye sordu. İçi sızlamıştı.

" Sende gelirsin. "Dedi Anwir yüzünü kıza çevirerek. Tabikiide tek arkadaşını bırakmak gibi bir niyeti yoktu.

" Anwir.." Selen derin bir nefes aldı ve ' abimi bırakamam. ' demeye kendini hazırlamaya çalıştı. Sonra durdu ve abisinin onsuz daha iyi olacağını düşündü. Omuzlarını silkerken" Gelirim." Demiş ve " Anwir nereye Selen oraya "Diye de eklemişti. Anında çocuğun yüzünde bir gücülük açtı. Sevinçle dudaklarını dişliyor, kızaran yanaklarla bakışlarını yıldızlardan çekmemeye çalışıyordu.

" Selen nereye Anwir oraya. " Kendi kendine mırıldandı Anwir. Bu cümle çok hoşuna gitmişti‧º·(˚ ˃̣̣̥⌓˂̣̣̥ )‧º·˚

Üzerlerinden hafif bir esinti geçerken iki beden biraz daha birbirlerine yaklaştılar. Gözleri gökyüzünde, akılları birbirindeydi.
                     
" Anwir? "

" Evet? " Küçük çocuk gözlerini kırpıştırdı.

" Sen benim tek dostumsun. " Sınıfındaki Ruby'e de bir kaç hafta önce demişti bu cümleyi.

" Sen de benim. " Anwir kafasını kaldırdı ve kızın güzel yüzüne baktı.

Göçebe KanyonuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin