saçlarımı düzeltip kafeye girdim. bakışlarım heeseung'ı ararken beni neden çağırdığını tahmin edebiliyordum. eğer buluşmak istediyse bunun sebebi elbette beni reddetmek olmayacaktı.gördüğüm bedenle yüzüme yerleşen gülümseme ile ona doğru ilerledim. beni gördüğünde hiçbir tepki vermedi, sandalyemi çekip oturdum. "ne içelim-" sözümü kesti. "şu konuyu halledip gidelim bir an önce," gözlerimi devirdim ve elimi kaldırıp çalışanı çağırdım. "ben ice latte alayım, sen?" kafamı ona çevirdim elimi dudağıma yerleştirirken. "kesinlikle acı şeyler seviyorsun. hatta favorin ice americano'dur, bir tane de ondan alalım." çalışan uzaklaşırken ellerimi birleştirip ona döndüm. "buluşmak istemenden kabul ettiğini varsayıyorum,"
"neden jay değil?" kaşlarımı çattım. "tamam sunoo'yu anladım, neden jay'i seçmediğini açıkla." derin bir nefes alıp kafamı eğdim. "bir arkadaşım ondan hoşlanıyor, göz göre göre onunla sahte de olsa ilişkiye giremem."
"şu an söylediğin durumun içine düştüğünün farkında değil misin?"
"ne?" kaşlarımı çattım. "arkadaşın hoşlandığı için arkadaşımla çıkmıyorsun, o halde sunghoon neden benim sevgilimden hoşlansın?" gözlerimi devirdim. "bu kısımları aştık sanıyordum."
"pekala," sandalyede öne doğru geldi. "bunu şu an sadece eğlenmek için kabul ediyorum, baştan diyeyim." kafamı salladım. "istek konusuna gelince," bir süre düşündü. "bu aptal oyun devam ettiği sürece ne istersem onları yapmak zorundasın." gözlerim büyüdü. "abartmayacaksın değil mi?" sırıttı omuz silkerken. "canım ne isterse onu yapacağım." elimle yüzümü ovaladım. "ve bu oyun ben ne zaman istersem o zaman bitecek." hızla ellerimi yüzümden çekerken abartılı bir tavırla ona baktım. "yuh, abartma, buna ortak karar vermeliyiz." kaşlarını çattı. "duyamadım? kabul etmeyeyim mi teklifini?" ofladım. "tamam ama en az 5 ay sürsün, öyle iki günde sizinle yakınlaşamam ya." dudaklarımı büzdüm. "sanırım anlamıyorsun," kafasını iki yana salladı. "ciddi ilişki insanı değilim, kimseyle o kadar uzun süre çıkmadım. zaten adam akıllı bir sevgilim olsaydı üniversitede dedikodular yayılırdı." haklıydı, bu zamana kadar heeseung'ın ilişki haberini duymamıştım. "yine de bir süre ayarlayalım ve o süreden sonra ne zaman istersen bitir oyunu." kafasını salladı. "3 ay çok ama 2 ayda sunghoon'la yakınlaşamayabilirsin," kafasını eğip düşündü. "2-3 ay civarı diyelim o zaman." kafamı salladım.
"birbirimiz hakkında bir şeyler öğrenmemiz lazım, inandırıcı olmalıyız."
"yarın fakülteye sevgili olarak gireceğimizi falan mı sanıyorsun?" dudaklarım aralandı. "ne?"
"daha önce hiç beraber görülmedik, o gün çarpışma olayında ilk defa yan yana geldik. önce bir süre sahte randevulara çıkmalıyız," vurguladı. "ne bileyim kampüsün kafesinde falan otururuz. dedikodular yavaşça yayılır, arkadaşlarıma bir süredir konuştuğumuzu söylerim. artık insanlar bizi 'flört' olarak tanımladıklarında çıkmaya başlarız."
"vay," alkışladım. "işin profesörüyle tanışmak da bambaşka oluyor." sırıttı. "bu sahte randevularda da tanırız birbirimizi, böylece göze batmaz." kafamı salladım. "ama şunu söylemem gerek," odağımı ona verdim.
"en sevdiğim kahve americano değil, espresso."
o sırıtırken dudaklarım aralandı. "en azından yaklaşmışım," kafasını iki yana sallayıp ayağa kalkerken aceleyle peşine ilerledim. "heeseung! yaklaşmışım değil mi?"
bir şey demese de gülümsediğine şahit olmuştum.
〆
heeseung x jake
heeseung
yarın öğle yemeğini beraber yiyelimjake
tamam
okulun kafeteryasında oturalım
ne kadar hızlı yayılırsa o kadar iyi olurheeseung
fark etmezjake
bu neheeseung
paylaşırsın bir arajake
emredersiniz patron
sen atmayacak mısın
bana dair bir şeylerheeseung
ben ciddiyete bindirmediğim kimse ile ilişkimi sosyal medyaya yansıtmamgörüldü
heeseung
yine de seninle birkaç haftaya fotoğraf atabilirimjake
söylemeyi unuttum ama
teşekkür ederim
yardımın içinheeseung
teşekkür edeceğin şeyler yapmadım
karşılıklı iş yapıyoruzjake
olsun
yine de kabul etmen beni mutlu etti
sağ olgörüldü
—-
jake vazgec bu sevdadan
yildiza basip yorum yapmayi unutmayin💓
gorusurzz