3.

150 23 20
                                    

"Kambur olacağım yakında yemin ederim."

Çantamı kapının yanına bıraktığımda aynı zamanda da telefonumdan saate bakıyordum.

Yıldızlı converselerimi giymek için yere eğildiğimde  karşı dairemin kapısı açılmıştı.

Asla oraya bakmazken ayakkabıyı giymek için parmaklarımı feda etmiştim. Acıyla inlerken sonunda giyebilmiştim ayakkabılarımı şimdi de bağcıklarımı bağlamam gerekiyordu.

Fakat bilmiyordum.

Eskiden bir çok kez denememe rağmen bir türlü becerememiştim ama rahattım annem yapıyordu çünkü.

Fakat iki senedir annem yoktu.

Belki tekrar gelir diye düğüm attığım bağcıklarım açık olurdu hep asla bağlı bir şekilde bırakmazdım.

Bilirdim, toprağına sarılıp ağladığım günden beri bilirdim bir daha gelmeyeceğini.

Buna rağmen hep bağcıklarımı açardım.

Gözlerim dolarken titreyen ellerimle düğüm atmaya çalıştım fakat birden parmaklarım bir el tarafından nazikçe kenara itilmişti.

Uzun ve ince parmaklar ipleri sararak bir kaç harakette güzelce bağlarken ben iyice duygusallaşmıştım.

İkisinide bağlandıktan sonra yerden kalktığında kapısının önüne koyduğu çantasını almıştı.

"Teşekkür ederim."

"Rica ederim,buradan geçen otobüs birkaç dakika önce gitti benimle gel istersen ?"

İlk dersimiz biyolojiydi ve geç kalmak kesinlikle istemiyordum bir tutanağım vardı malum.

Kafamı sallayarak onu onayladığımda asansöre binmiştik.

...

Sonunda dersler bittiğinde çantamı toparlayarak hızlıca sınıftan çıktım. Rehberinin odasına gidip telefonumu aldım.

Okuldan çıktığımda kulaklıklarımı takıp playistimden rastgele bir müzik açtım. Derin düşüncelerle kaldırımda yürürken yüzüme düşen su damlasıyla kaşlarımı çattıp başımı kaldırdım.

Gökyüzünü kara kara bulutlar sarmıştı.

Su damlaları hızını artırırken huysuzca somurttum. Neden otobüse binmemişsem ?

Umursamaya çalışıp yürümeye devam ettim. Rüzgar esmeye başlayınca sanki ısıtabilecekmişim gibi bedenime sardım kollarımı.

Eve daha çok vardı ve ben neredeyse soğuktan donacaktım.

Yanımda bir araba durduğunda bakışlarım oraya döndü. Bu Bay Kim'in arabasıydı.

Mutluluktan havalara uçaktım şimdi.

Arabanın camı açıldığında kulaklıklarımı çıkardım. "Jungkook,gel."

"Üstüm ıslak Bay Kim..."

"Birşey olmaz,bin arabaya çabuk."

Kafamı sallayıp arabanın etrafından dolanıp arabay bindim. Kendi camını kapatırken klimayı açmıştı.

"Kemerini tak."

Başımı sallayıp kemere uzandım, kendime göre ayarlaydım fakat titreyen ellerim yüzünden takamıyordum.

Ben hala uğraşırken ellerimin üzerine sıcacık parmaklar kapandı. İrkilirken bakışlarımı yüzüne çıkardım,fazla yakındık.

Benim aksine birkaç saniyede kemeri yuvasına taktığında geri çekildi.

"Buz gibi olmuşsun. Neden otobüse binmedin?"

Omuzlarımı bilmiyorum dercesine silktim. "Yürümek istedim fakat yağmurun yağacanı tahmin etmemiştim."

Utançla bakışlarımı ellerime indirip parmaklarımla oynamaya başladım. "Bugün size de arabanıza da fazla yük oldum,kusura bakmayın."

"Bir dahakine otobüs saatlerine dikkat edersen daha iyi olur."

Altan verdiği imayla somurtmamak için kendimi zor tuttum. Benden pek haz etmediğini biliyordum zaten.

Dakikalar sonra eve geldiğimiz de arabayı park eder etmez arabadan indim. Önünde saygıyla eğilip apartmana girip merdivenlerden çıkmıştım.

Daha fazla aynı ortamda kalmak istemiyordum. Eve girdiğimde çantamı bir kenera atıp duşa girdim.

...

BEN GELDİM !

Düz yazılarım...

Umarım bölümü beğenmişsinizdir, lütfen oy vermeyi unutmayın ⭐ 💫

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jul 08 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

The neighbour ⭑taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin