BÖLÜM 2: ERDEK

0 0 0
                                    

Eve girmemle annemden 'ufak' bir yastık dayağı yedim. Babam hâlâ uyuyordu. Onu bahane ederek annemi biraz hafiflettim. Bu 'Neredesin sen?' dayağıydı. Annemin söylediği ama anlayamadığım şeylerden anlıyordum bunu. Ailecek garibiz biz, sorgulamayın. "Anam, canım anam, kurban olduğum, güzel gözlüm," diye diye sürüklenerek kendimi lavaboya kilitledim.
Hızlıca bir duş aldım ve havluya sarınıp saç kremleri yağları falan filan bakımı yaptım. Eee bir Deniz Oran saçı kolay elde edilmiyordu.
Ama bugün ayrı bir özenim vardı. Grupla beraber dışarı çıkacaktık.
Sonunda banyodan çıkabildim ve bir şort ve kolsuz badi giyindim. Üstüme de bol yeşil gömleğimi aldım. Salona geçtim ve annemin salonda hazırladığı sanat eserinden yedim.
Sofrada konuyu açmaya karar verdim. Ailecek en sakin olduğumuz zamanlardı.
"Annem, babam," diyerek söze girdim.
"Kaybolmadan, yaralanmadan, başını derde sokmadan gel," dedi babam.
"Sağ ol babam. Anne sen?"
"Hayır," dedi annem direkt.
Bu ani yanıttan sonra şoka girmiştim. Ama biraz daha inat edecektim.
(30 dakika sonra)
"Anne lütfeeenn,"
"Tamam," dedi annem.
Bir savaştan çıkmıştım. Elimle alnımdaki teri siler gibi yaptım. Babam bu halimize güldü. Annem,
"Hep sen şımartıyorsun bu kızı," derken ben "Marvel" lı terliklerimle kendimi evden attım.
Hızla aşağı indim. Grup binanın önünde bekliyordu. Yağmur üstünü değişmişti. Düz, biraz koyu su yeşili bir tişört; altına beyaz bir şort giymişti.
"Ekip tamamlandığına göre artık gidelim," dedi Berk.
Kumsal boyunca uzun ve dar bir yol vardı. Ortama çabuk adapte olmuştum. Hoplaya zıplaya gidiyordum. Diğerleri de benden farksız değildi. Mutluyduk.
Sonra sahilin içine girdik. Orada bizim yaşlarımızda bir grup genç gitar çalıp şarkı söylüyordu. Emir sakinlikle gençlerin yanına ilerledi. Berk, Yağmur' a şaşkınlıkla bakıp,
"Ne oluyor?" dedi.
Yağmur da bilmediğini belli etmek için omuzlarını kaldırıp indirdi.
Emir gençlerin yanına gittiğinde gitar çalan çocuğun yanına gidip,
"Bir parça çalabilir miyim?" dedi.
Çocuk bir şey demeden gitarı Emir' e verdi. İçimizden sadece Ecrin ne olduğunu anlıyor gibiydi.
Emir sakinlikle az önce elinde gitar olan çocuğun yanına oturdu. İlk önce rastgele gitarın tellerine vurdu ve sonra tanıdık bir şarkıya giriş yaptı. Rei 6' dan "Ah Canım Sevgilim".
"Saçların ıslanır," diye giriş yaptı şarkıya.
"Ellerin bana bağlanır," diye devam etti.
Şarkı devam ettikçe Emir' deki hüzün, Ecrin' deki sinir arttı.
Mazi çok geniş bir kavramdı. Düşünceler, rüyalar ve yaşantılarla dolu koca bir geçmiş demekti. Mazi sadece geçmiş değil, gelecek de demekti bu küçük arkadaş grubu için.
Herkesin yüzünde farklı duygu vardı.
Yağmur' un özlem,
Elif' in hayal kırıklığı,
Berk' in pişmanlık,
Ecrin' in sinir vardı yüzünde.
Benim yüzümde peki? Benim yüzümde ne vardı? Hangi maskeyi takmıştım şu an? Hüzün? Özlem? Duygusuzluk? Hangisi vardı yüzümde? Varsa neden vardı? Buraya adım attığımda neden böyle hissetmiştim? Bence her şeyin anahtarı bu soruydu.
Şarkını yükselme yerinde Emir'in sesi beni parçalamıştı. Vicdan azabı, hüzün, bütün duygular aynı anda vardı onun sesinde. Bütün kötü duygular aynı anda vardı.
Bir süre sonra şarkı bitti. Emir yanımıza geldi.
"Hepimiz hüzünlendirdin be dayıoğlu," dedi Berk.
"Eee, şimdi ne yapıyoruz?" dedi Elif.
"Voleybol oynayalım," dedim.
Bakışlarım Yağmur' a çarptı. Gözleri kin kusuyordu. Kardeş kusura bakma, sen niye böyle nefret ettin ya benden? Tamam, oynamayalım istersen voleybol. Gözünü seveyim.
"Oynamak istemeyen varsa oynamayabiliriz," dedim özellikle Yağmur' a bakarak.
Beni hiç takmadan sahile doğru gitti.
Murat abiden bir top alıp sahildeki fileyle voleybol oynamaya başladık. Ben iyi voleybol oynardım. En azından öyle düşünüyordum.
Ben, Yağmur, Emir bir takım; Ecrin, Elif, Berk bir takım olmuştu. Maç başladı. Biz gayet iyi oynuyorduk. Maç başlar başlamaz 1 sayı almıştık. Karşı takımda bir karışıklık var gibiydi. Elif kendi kaçırdığı sayılarda hep takımındakileri suçluyordu.
"Bunaldım ha!" dedi Berk sinirle tişörtünün yakasını sinirle ve sertçe sağa sola çekiştirerek.
Hep beraber ona güldük. Saat 11' e kadar voleybol oynadık. Ardından sahilin en sessiz sakin kenarına sandalye çekip oturduk. Sonra rastgele konulardan konuşmaya başladık. Kâğıtlara yazıp birbirimize telefon numaralarımızı verdik. Elif,
"Burçlar?" diye bağırdı.
"Ben başak," dedim.
"Yengeç," dedi Yağmur.
"Ben akrep. Biz Yağmur' la çok iyi anlaşıyoruz," dedi Elif.
Sanki öyle değil gibiydi ama neyse.
"Ben bilmiyorum," dedi Emir.
"Ne zaman doğdun?" dedim.
Burçlardan az da olsa anlıyordum.
"10 Mart," dedi.
"Balık o zaman," diye karşılık verdim.
"Ondandır bu duygusallık he," diye mırıldandı Ecrin. "Ben oğlak."
"Kova ben ya. Hiç memnun değilim. Değiştirebiliyor muyuz şunu?" dedi Berk en Mahmut abiliğiyle.
"İyidir iyi," dedim 2 kez omzuna vurarak.
"Sen nereden öğrendin lan bunu?" dedi Elif imalı imalı bakarak. "Sevgili mi yaptın yoksa?"
"Baktık herhalde," dedi Berk. "Bir süre sevgilim olmayacağına inanabilirsin."
"Niyeymiş?" dedi Elif. "Affedersin şey olmaya mı karar verdin."
"Estağfurullah," çekti Berk sakince.
Muhabbet tıkanınca herkes sessizleşti.
"Hadi 'Doğruluk Mu Cesaretlilik Mi?' oynayalım," dedi Elif yine aynı yükselmeyle.
"Bana uyar!" dedi Ecrin keyifle.
"Basket sahasında oynayalım. Burada şişeyi döndüremeyiz," dedi Berk toparlanırken.
Hepimiz toparlandık ve arka tarafımızda duran basket sahasına girdik. Yerde oturup yuvarlak yaptık Berk yerden bir şişe bulup içine üfleyip kum doldurdu. Mide falan yok muydu bu çocukta ya?
Herkes şaşkınlık içinde ona bakarken o da şişeyi ortaya koyup oturdu.
"Yaklaşma bana," dedi Berk' in yanındaki Elif.
"Ne oldu lan? Niye ateş görmüş tavşan gibi bakıyorsunuz?" diye rezilliğine rezillik kattı.
"Ayyyy," dedim elimi alnıma vurarak.
"Çok cahilsin keşke ölsen," dedi Elif büyük kibarlılıkla.
"Höö, sön çok bölöyon," dedi Berk ona çıkışarak.
Sırıttım bu hallerine. Yakışmıyor değillerdi. Anladığıma göre çok "İYİ" anlaşıyorlardı. Bence olabilirdi...
"Birader birincisi şişeyi yerden bulup içine üfledin," dedi Yağmur. "İkincisi ateş değil ışık görmüş tavşan."
"Aman bir yerimin kenarı, boş ver."
Herkes öylece durunca:
"Eee, şişenin kendisini çevirmesini mi bekleyeceğiz?" dedim ellerimi önümde kenetlerken.
Emir şişeye uzanıp çevirdikten sonra geri çekildi. Kapak kısmı Ecrin' e alt kısmı Emir' e denk geldi.
"Ben soruyorum," dedi Ecrin aralarındaki "sevgi dolu" bakışmaları keserken.
Ecrin' in yüzünde bir gülümseme vardı. Emir ise ona sabit bir şekilde bakıyordu. İfadesini korumaya çalışıyor gibiydi.
"D mi C mi?" dedi Ecrin çok beklemeden.
"D."
"Hiç âşık oldun mu?"
Bu soru oyunun klasik sorusuydu. Ama altında başka anlamlar var gibi sorulmuştu. Bilemezdim, hayat bilinmezlerle doluydu.
"Olamadım," dedi Emir en duygusuz tonla.
Olmamak tamam da, olamamak nasıldı? Benim dışında kimse merak etmiyor gibi duruyordu "âşık olamama" durumunu.
Uzanıp şişeyi tekrar çevirdi. Bu sefer kapak kısmı Elif' e alt kısmı Yağmur' a geldi. İşte bunu merak ediyordum. Çünkü Elif' in Yağmur' a karşı bir şeyler hissettiğini görmemek için kör ve sağır olmak lazımdı. Maşallah her şeyim yerli yerindeydi.
"Doğruluk mu cesaretlilik mi?" dedi Elif elleriyle oynarken.
"Doğruluk."
"Beni seviyor musun?"
Tamam, beklenildik bir soruydu ama hepimizin üzerinde bir şok etkisi yaratmıştı. Herkes sorudan sonra aynı anda Yağmur' a baktı. Emir bile.
"Dünya ahret bacım olarak evet."
"Ya niye ya?"
"Dön önüne bacım."
Elif dudak büzerek önüne döndü.
Hava yavaş yavaş soğumaya başlamıştı. Ama buradaki ilk günüm olmasına rağmen içimde sıcaklık vardı.
Emir ilk defa sessizliği bozarak,
"Hadi içmeye gidelim," dedi ayağa kalkarken.
Benim gözlerim kocaman açıldı ve yerimden toparlandım.
Telefonu çıkarıp saatin kaç olduğuna baktım. Voleybol, oyun, sohbet muhabbet derken saat sabah dördü geçmişti. Ben de yorgunluktan bayılmak üzereydim.
"Ben içmem. Bana artık müsaade," dedim sadece.
"Aaa gidiyor musun?" dedi Elif, Yağmur' un koluna yapışırken.
"Yarın şehre çıkacağız sen de gelirsin," dedi Ecrin. "Tek kalma, sıkılırsın."
"Tamam," dedim. "Gelmeye çalışırım."
İyi eğlenceler, iyi geceler faslı bittikten sonra ben sahilden çıkıp eve gittim. Eve girdikten sonra hızlı bir duş aldım ve salona yatağımı açıp telefonu elime aldım. Biraz sosyal medyada dolaştıktan sonra da uykuya daldım.


Şarkı Önerisi
2- Sarılırım Birine/ Adamlar

YAKAMOZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin