eveet sıkıldığım için flashback falan yapcam esmanın geçmişi hakkında KENDIM OLARAK DUSUNSEMDE BU BOLUMDEKI HICCC BIR SEY BENIM GECMISLE ALAKALI DEGILDIR BALLARIM MERAK ETMEYIN BIR SARKIDAN ESINLENEREK YAZIYORUM ZATENNN
''Lütfen durun, durun!'' Uğursuzluk getiren kız titreyek masasının etrafındaki çocuklara haykırdı, haykırışı çocukları durdurmak yerine daha da uğraşmalarını sağlamıştı. Durun, durun. Ona daha fazla acımasız olmayın, o zaten yeterince acınası değil mi? Bunu fark edebiliyorsun değil mi? Fakat artık yapabilecek bir şey kalmadı, o güçsüz ve hiç bir şeye değer değil. Ne kadar yalnız gözüktüğüne bak, ne kadar üzgün gözüktüğüne bak. Ve bu onu acınası bir şekilde tatlı yapıyor!
Talihsiz, talihsiz, talihsiz, talihsiz. Hayatı boyunca talihsizlik getirdi. Acınası bir şekilde kafasını masaya gömüp onları duymamazlıktan geliyordu.
''Ucube orospuya bakın hele! Gerzek ya, bu yaşa bu akılla nasıl gelebildin bilmiyorum. Çoktan kendini öldürmen gerekiyordu.'' Hayatı boyunca talihsizlik getirmeye devam etti.Tuvalette saçlarını tutan kıza doğru yukarı baktı. ''Kaç saniye nefesini tutabilirsin sence?'' Safça düşündü. Cidden düşündü, cevap verecekken kafasını klozete daldırınca nefesi kesildi. İğrençti, midesi bulanmıştı.
Talihsiz, talihsiz, talihsiz, talihsiz. Hayatı boyunca talihsizlik getirdi. Talihsizlik ve uğursuzluk bir hediyeydi, cidden. Muhteşem çiçeklerden oluşan bir çiçek buketi gibi. Kimsesiz alçakgönüllü talihsiz kız. Uğursuzluk satan kız.
Tekrardan tuvaletteydi, talihsizliklere alışmıştı artık. Bir kabinde kilitli kalmıştı, acaba yokluğunu ne zaman fark edecekler diye merak ediyordu. Dakikalarca, belki saatlerce talihsiz kızı o boğucu tuvalet kabininde yalnız başına bıraktılar, 12 yaşında bir kızı.Durun, durun. Ona daha fazla acımasız olmayın, filizler yüze çıkıyor, uğursuzluk ve talihsizliğin filizleri. Bu muhteşem çiçek buketindeki muhteşem çiçekler o kadar acınası ki.
Kabinden onu kimse çıkarmadı, kapıyı zorladığında kilit gevşeyip açılmıştı. Güneş neredeyse batıyordu. Okul biteli 2-3 saat olmalıydı, kimse bu talihsiz kızı görmemiş miydi? Cidden uğursuzluk getiriyor olmalı. Nefesi daralmıştı, kabinden çıktı. Ağırcana ve yavaşça okuldan çıkmayı hedefleyerek yürümeye başladı. Umdu ki, zorbaları okuldan sonraki kurslara kalmamış olsaydı. Okulda kimse kalmamıştı neredeyse, doğru otobüsü bulmayı amaçlıyordu. Birisi tarafından taciz edilmeden, rahatsız edilmeden gitmek istiyordu evine.
Evet, yapacak hiç bir şey kalmadı, hiç bir şey. Yapabilecek hiç bir şey kalmadı, çünkü artık bu talihsizlik iyi hissettiriyordu. Ne kadar acı çektiğine bak, ne kadar düşürüldüğüne bak. Ve bu onu acınası bir şekilde tatlı yapıyor!
Her şey onun gözünde çok ağır ve zor geliyordu, daha bunları yaşamak için genç değil miydi? Onun yaşında bir kızın arkadaşlarıyla oyun oynaması gerekmiyor muydu? Eve varmıştı, saksının altındaki anahtarı alıp kapıyı açtı. Annesi işteydi büyük ihtimalle, odasına bakmayı bile düşünmedi. Merdivenleri kullanarak odasına çıktı ve uyudu.
Uyuyamadı, yaşadığı şeylerden dolayı artık kaldıramıyordu. Neden o? Neden sadece o? Acınası olduğu için mi? Ondan ne istiyorlardı? Acınası insanlara acımak yerine neden zarar veriyorlardı?
Talihsiz, talihsiz, talihsiz, talihsiz. Talihsizliğin muhteşem çiçekleri açıyor gibi gözüküyor .O çok yalnız, çok yalnız. Talihsizlik yayan o kız.Gece'nin ortasında ayağı kalktı. Su içmesi gerekiyordu, merdivenlerden ses çıkarmamaya özen göstererek indi. Mutfağa gitti, buzdolabını açtı. Su yoktu, damacanaya baktığında ise içi boştu. Annesini uyandırması gerekiyordu. Annesinin odasına gitti, kapı kapalıydı tıktıkladı.
''Anne, orada mısın? Günlerdir hiç benimle konuşmuyorsun. Ayrıca evde su yok.''
Cevap yoktu. Annesi hep böyle geç algılayan birisi olduğu için bir defa kapıyı tıklatmayı seçti.
''Anneciğim? Uyuyor musun? Bu saatlerde uyanık oluyorsun, dün gece seni balkonda otururken gördüm bu saatlerde.''
Sessizlik.
''Anne? Bu hafta boyunca hiç uyuyamadığını biliyorum, uyanıksan cevap verir misin lütfen?''
Duyulan tek ses buzdolabının sesiydi. Esma dayanamayıp annesinin odasının kapısını açtı.
Karşısında annesinin asılı bedeni vardı. Ne yapacağını şaşıran talihsiz kız, ışığı açıp annesinin cansız bedenine baktı. Korkunçtu, bakamıyordu. Gözlerinden süzülüp giden her bir damla yaş talihsizlik ve uğursuzluk çiçeğinin açması için bir tohumdu aslında. Ne kadar ağlarsa o kadar artıyordu içindeki çiçeğin filizlenmesi.
Eline telefonu alıp ambulansın numarasını yazdı ve aradı.
O yaşından beri yurtlarda kalıyordu. Ortaokulu bitene kadar bu zorbalık hikayesi devam etti, liseye geçince herkese karşı kaba olmaya karar vermişti, çünkü öbür türlü acınası, talihsiz, uğursuz, alçakgönüllü birisi olmaya devam ederdi. Artık ağlamıyordu bile, içindeki talihsizlik ve uğursuzluk çiçeğinin tohumu filizlenemeden kalmıştı. Yada öyle düşünüyordu, kimse geleceği göremez.
Baya ugrastım buna... Çünkü şarkı japonca bir sarkı ve çevirisini hiç bir yerde bulamadım ingilizce çevirisini bulup ordan çevirip şarkının anlamını öğrenip buraya sıkıştırmak zorunda kaldım bence baya uyumlu oldu bunun pek ficle alakası yok fakat ana karakter hakkında biraz daha bilgili olun istedim VE ANA KARAKTERLERE ACINASI BIR GECMIS YAZMAYA BAYYYYILIYORUM AMK ve bir kaç şarkı daha düşünüyorum böyle orospu cocuklugu yapmak için HEPSİDE JAPONCA HA JAPONCA SARKIALRA BAYILIYORUM ANLAMLARI ÇOK GÜZEL OLUYOR neyse buraya kadar okuyan herkesin götünü mıncıklarım cansınız
ŞİMDİ OKUDUĞUN
undress me caress me, cole palmer
ChickLitmethcanavari1453: elvin kanka KARSIDAKI YURTTAKI COCUGU GORDUN MU 🤤🤤😝😝👅👅 elvoil.5: üreyin