Eve gelir gelmez kısaca banyoyu kullanmıştı. Giyinip çıktığında Efe'nin takım elbisesi ile yatağa uzandığını gördü.
'Aşkım banyo müsait, ben mutfağa geçiyorum'
'Yardıma gelebilirim'
'Hiç gerek yok sen keyfine bak'
Efe sıcaktan bunaldığı takım elbisenin içinden bir an önce kurtulup banyoya geçerken Tuğçe onu izliyordu.
Mutfağa geçip etrafa baktı. Bu mutfağı seviyordu. Mutfaktaki balkon kapısını açtı. Dışarıdan gelen hafif rüzgar beraberinde dışarıdaki sesleri de içeriye taşıyordu.
Dün gece birlikte yaptıkları yemekleri teker teker ısıtmaya başladı. Ekmeği kesmek için bıçağı eline almıştı.
Aniden dışarıdan yükselen kalabalık erkek kahkahası ile elindeki bıçağı sıkmaya başladı. Farkında değildi.
Sık sık aldığı nefesleri boğazına takılıyordu. Gülüşmeleri duydukça dizleri titriyordu. Bıçağı lavaboya fırlatıp dolabın önüne diz çöktü.
Eli ile kulaklarını kapatıp seslerin geçmesini bekledi. Geçmiyordu...
Şu an bilmiyordu. Bu sesler dışarıdan mı yoksa kafasının içinden mi geliyordu.
Dudaklarından bir hıçkırık koptuğunda ağladığının farkına varmıştı. Dizlerini karnına kadar çekmiş ocakta yanmaya yüz tutmuş yemeğin altında ağlıyordu.
Banyodan çıkıp vakit kaybetmeden mutfağa yürüdü. Aklında bu öğlen vardı. Gülerek yedikleri, öperek doydukları yemek..
Hıçkırık sesini duymasıyla daha hızlı yürüdü. Yerde oturmuş elleri ile kulaklarını kapatmış ağlayan Tuğçe'yi görmeyi beklemiyordu.
Hemen yanına çöktüğünde yüzünü tutup kendine kaldırdı. Tuğçe ıslak gözleri ile ona bakıyordu
'Efe, camı kapatır mısın?'
Hemen ayağa kalkıp camı kapattı. Sonra Tuğçe'nin yanına oturdu. Elini kulaklarından çekip yüzünü parmaklarının arasına aldı.
'Tuğçem?"
'Çok ses vardı. Gülüyorlardı'
'Tamam geçti bak ben buradayım artık sesler yok'
Tuğçe'nin dudaklarından kaçan bir küçük hıçkırık olmuştu. Efe elini tutmak istediğinde acıyla yüzünü buruşturunca hemen eline baktı.
'Elin kanıyor'
Ayağa kalkıp dolaptan pamuk, sargı bezi gibi malzemeleri aldı. Tuğçe'nin yaraladığı sağ elini tutup steril pamuğu hafifçe bastırdı.
Canını yakmamaya çalışsa da galiba biraz yakmıştı. Dudaklarını yaklaştırıp sıcak nefesini üflemeye başladı.
Tuğçe tepki vermiyordu. Alkollü elinin köşesinden öpüp sarmaya başladı.
Sargıyı bitirip ellerinden tuttu. Onu yavaşça ayağa kaldırdı. Tezgaha belini yaslayıp elini yüzüne çıkardı.
'Anlatmak ister misin?'
'Camı açtım, dışarıdan öyle bir sürü kahkaha duyunca ben...'
Efe anlamıştı. Tuğçe bunu rüyalarında anlatıyordu. Onu saçlarından tutup göğsüne yasladı. Daha fazla ağlamasını istemiyordu.
Ocakta yanan yemeği şimdi farketmişti. Tuğçeyi bırakmadan diğer eli ile ocağın altını kapattı.
'Yemeği yaktım'