Mümkün-3

208 19 8
                                    

Kafasındaki sesleri baskılayabildiği bir mesai olmuştu. Yoğun geçiyor oluşu can sıkıcıydı.

Son şüphelinin eksikleri tamamlanmıştı. Savcı İclal ile göz göze geldiğinde derin bir gülümseme ile karşılık verdiler birbirlerine

'Adliyeye geçiyorum istersen seni de götüreyim'

Başını sallamak yeterli olmuştu. Kadının arabasına bindi. Biraz uzun bir yol olmuştu ama bitmişti.

Birbirleri ile paylaşacak çok şeyleri vardı. Ancak ikisinin de henüz cesareti olmadığından arabada sadece radyonun sesi duyulmuştu.

'Teşekkür ederim'

Kadının omzunu saran eli ile vedalaştılar. Büyük binanın beyaz merdivenleri, kalabalık koridorları yükselen insan sesleri...

Sonunda en sevdiği yer Efe'nin odası, bu sabah buruk ayrılmıştı ondan dün gece yaşadığı yıkıntıyı biliyordu.

Kapının ardından gelen sesleri dinlemeye başladı. Çokta yabancı olmadığını düşündüğü sesi dinlemeye başladı.

'Bilmesin şimdilik, ben uygun bir zaman bulduğumda söyleyeceğim. Şu an hiç sırası değil  ona bunu yapamam'

İçeri girmek istemedi. Duyduklarını dinlemesi yetmişti. Adımlarını geriye doğru attı. Geldiği gibi geri dönmüştü.

Kendini çok kötü hissediyordu. Burada olmazdı daha fazla uzaklaşması gerekiyordu. Yoldan geçen taksiyi durdurdu.

Geldiği evin karşısında oturuyordu. İçeri girmek istemedi. Sabah gülerek el ele çıktıkları kapıya baktı.
Kalbinin sesini duyabiliyordu. Gürültüsünün kulaklarını çınlattığını hissediyordu.

Önünden geçen insanların yavaşlaması onu tedirgin ediyordu. Muhtemelen onun şu an burada eli göğsünde oturmasıda yoldan geçen insanları tedirgin ediyordu.

Kimsenin şu an ona bakmasını, yanına yaklaşmasını istemiyordu. Gözlerini kapatırsa ona yaklaşabilirlerdi. Kapatmadı.

Ziyaretçisini uğurlamıştı. Kendini koltuğa atıp elini yüzüne koydu. Verdiği kararın Tuğçe üzerindeki etkisini düşünüyordu.

Bunu ona anlatması ona olan güvenini yıkmak demekti. Daha fazla böyle devam edemezdi.

Tuğçe onun güvenilmez biri olduğunu düşünecekti. Belki de tek güvendiği insanken şimdi hiç kimse olacaktı.

Bunca yıl gözünden akarken rahatlatan yaşlar şimdi canını yakıyordu. Elinin tersi ile gözündeki yaşları sildi.

Saate baktı. Girmesi gereken bir duruşma vardı. Aklındaki karışık duygular ile ayağa kalktı. Her şeyi burada bırakıp şimdi duruşmaya girmesi savcı olması gerekiyordu.

Koridora çıktığında duruşma salonuna doğru yürüdü. Kapıda bekleyen avukatlar onu görünce selam vermişti.

Onlara selam verip içeriye girdi. Yerine oturdu. Ardı arkası kesilmeyen bu davalar hayli can sıkıcıydı.

Bazen ellerinde delil olmuyordu. Bazen ise karşı taraf ifadesini değiştiriyordu. Karşısındaki ne suç işlediği belli olan adamı elini kolunu sallayarak buradan çıkarıyorlardı.

Bu hiç adil değildi.

Hakimin verdiği karara sinirlenmişti. Adamın yüzündeki pişkin ifade ve buradan çıkışı

'Hakim bey, bu adamın bu suçu işledi alenen ortada iken tutuksuz yargılama veremezsiniz'

Hakim eşyalarını toplarken hala oturan Efe'ye doğru çevirdi yüzünü

Tuğçe&EfeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin