Başlıksız Bölüm 1

17 0 0
                                    

                                                BELKİ SERAP BAZI OLASI HAYATLAR

Çocuklar gibi şendi fideler. Belediyenin kamyonunun arkasına yerleştirildiklerinde nasıl da heyecanlıydılar. Hava güneşli ve hafif esintiliydi. Salına salına gelmişlerdi. Az bir mesafeyle tek sıra halinde dikildiler. Kök salacakları yer iki parkın arası. Daha ne isterlerdi ki..

Günler, geceler, baharlar kışlar geçti. Fideler büyüdü, büyüdü hepsi genç birer ağaç oldu. Dallarına konan, dinlenen kuşlar, uğur böcekleri, tırtıllar. Yağmurlu havalarda gövdelerine yapışan salyangozlarla birlikte uzadıkça uzadı dalları. Rüzgar estiğinde sallanan dallarıyla dans edip, son bahar geldiğinde değişen renklerine gülerlerdi. Mutlu mesut günler sürerken bir gün başlarına hiç olmadık bir felaket geldi. Yeni kaldırım taşları döşenecekti sokağa ve tabi bizimkilerin etrafına da. İşini bilmeyen bir kepçe iniverdi tazecik bedenlerden birine. Bastı çığlığı tabi ama diğer ağaçlardan başka kim duysun sesini. Ardından sıradaki ağaç. Ardından yanındaki. Kan revan içinde kalmışlardı ama ne gören vardı onları. Ne de duyan. Gencecik dalları kırılmış, yeni yeşermiş yaprakları dökülüvermişti. Sonra. Sonrası günışığında bile karanlık sessiz, soğuk günler. Komadaydılar. Günler, haftalar, aylar geçti. Yaraları kurudu, renkleri soldu birer birer. Tıpkı aramızda nefes alıp, yaşadığını zanneden hayattan kopmuş boşlukta takılı kalmış komada olmasa da duyguları ve umutları felçli insanlar gibi.

Ne çok insan var artık böyle. Bir çark vardı dönen. Kimileri sistem kimileri kozmos diye adlandırır. Fakat adı ne olursa olsun. Değişen kurallar, benimsenmiş hayatlar ,yönlendirilen yaşamlar kabul görmektedir. Bir de bu sisteme ayak uyduramayan demeyelim de kendi iç dünyaları ile daha fazla meşgul insanlar vardır. Toplumun genelleyemedikleri olurlar genellikle ve yine aynı toplum tarafından kabul görmezler. Kendi hayalleriyle bir hayat yaşam alanı kurmalarına engel olunur. Engel olundukça bu toplulukların bağımlılıkları başlar. Çünkü başka türlü nasıl dayanacaklarını bilemezler. Mutsuzluk ve umutsuzluk karanlığına doğru yavaşça çekilirler. Birden olmaz her şey. O yüzden anlaşılmaz o yüzden dikkat çekmez. Çünkü neşeli bağımlılıklardır. Kendilerine kendi hayal dünyalarında yer açma bağımlılığıdır. Bir fanus içinde geçer yaşamları. Zaman ilerledikçe bu fanus öyle bir seyrekleşir ki; ta ki tek başlarına kalana kadar. İçlerinde hala yaşamak da olan heves ve heyecanlarını ayağa kaldıracak bünyeye sahip değildirler. En kötüsü de budur. Kıpırdayamamak. Tıpkı yaralı ağaçlar gibi.

Ben size sadece bir tanesini anlatayım. Rengarenk balonlar havalanırdı neşeli konuşmalarından. Gökkuşağı şarkıları söyler, yeşerdikçe parlar. Parladıkça dallanır budaklanır, daha da yeşerir ışık saçardı yürüdüğü yollarda. Zekası ve farklılığı sıra dışıydı. Adına yakışır şekilde bir seraptı. Erken yaşlarında baş edebiliyordu kendisini garip ve tuhaf bulanlarla. Oysa ki; sadece farklı bir ışığı vardı diğerlerinden ve kabul görse faydası olacaktı kim bilir daha nice farklı ama zeki, güzel çocuklara. Saflık ve iyiliği yitirmeyenlerdi çocuklar. Ondandır ki, bir çocuklarla arası hiç bozulmadı. Seneler geçtikçe mücadele etmek ağırlaştı .İnsanlar daha yorucu daha sert daha acımasızdılar. Anlamsızlaştı dilekleri, anlamsızlaştıkça yalnızlaştı. Yalnızlaştıkça küstü. Önce hayata, sonra kendine.

Aradan yıllar geçti. Ağaçlar yaralarını sarmıştı ama eskisi gibi değildiler. Kabukları daha sert, dalları yaraları kapatma çabasıyla daha biçimsizdiler. Zifiri karanlık bir yeşillikle çıkmaktaydı yeni yaprakları. Parlamayan ama büyüyen yeşillikte.

Peki ya yaralı ağaçlara benzeyen hayalleri yaralı insan. Yaşam mücadelesini ruhu elverdiği sürece vermiş ve bu yarışı kaybetmiş olarak sonunu öylece bekledi. son belliydi. Rüzgarlı, yağmurlu havalara alışkın uzun selvilerin altında toprağa karışmak. Bir cümlesi vardı: 'Anı yaşa, anılarla mutlu ol' diye. Anda kalamasa da anılarda yaşanmayı dilemiştir belki. Kim bilir belki de toprağın içindeki yeraltı sularına karışıp, direnmeyi bırakmayan ağaçlar ve onun gibi olanlara yaşama sevinçlerini taşıyordur damla damla. Balon balon. Kim bilir...

Özlem BAJDAR

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Jul 10 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

Belki SerapWhere stories live. Discover now