Tv Girl - Taken What's Not Yours
🌳
Geceleri artık uyku tutmaz, rahatça derin nefesler alamaz oluyorum. Yangın var damağımda, pişmanlıktan gelsin istediğim ancak üstünde kocaman harflerle ŞEHVET yazan bir kömürlük var. Tadı o kadar acı ki ömürlük sürecek diye düşünüyorum. Bu hissiyat ömürlük sürecek. Ben çoktan boka battım bile.
O gece Renjun kendi evine, ben de anneannemlere giderken telefonum titredi. Elim ayağıma dolaşmıştı tabii. Telefonu açıp ekrana baktığımda çalan şeyin anneannemin ilaçlarının alarmı olduğunu gördüm ve kendime kızdım. Bu kadar kolay olmamalıydı. Adil değildi bir kere. İnsanın ilgisi neden en çok da dönüp dolaşıp kaçtığı şeyin üzerinde toplanıyordu ki? Bunları anlayamadan eve girdim ve salona yatağımı kurdum.
Öylece uzanıp şarkı dinlerken yarın sabah yürüyüşe çıkma planı kurdum kendime ancak bekar dayıma haber vermem gerekiyordu ve kendisi çoktan uykuya dalmıştı bile. Ben de sabah uyandığında söylerim diyip son arananlara girdim Soobin'i ne diye kaydetsem diye düşünmek için. Daha ben isim yazılan yerde yanıp sönen ince çizgiye bakarken telefonum titredi yine. Bu sefer de Huening Kai yazmıştı.
:biraz yorgun gordum seni bugun
soyleyemedim de bir turlu
neyse
uykunu al mutlaka
iyi gecelerMesajları okudukça uzandığım yerde batmaya başladığımı hissettim. Ağlayacak gibiydim o an. Hak etmiyordum ki ben böyle bir ilgiyi? Cevap yazmak için klavyenin tuşlarında gezinirken ekran dondu. Üçüncü kez titrediğinde gözlerim telefonun üst tarafında durdu. Biri arıyordu. Arayana baktım, bir önceki sekmeyi açıp kaydetmeye çalıştığım numarayla kıyasladım. 19 27. Oydu.
Alelacele mutfak balkonuna, Renjun'in bana Soobin'den ilk kez bahsettiği yere, sessiz adımlarla ulaştıktan sonra aramayı cevapladım. Birkaç mırıldanma sesinden sonra "Alo?" deme ihtiyacı duydum. Anında "Yeonjun." diyerek dönüş yaptı bana. Nefesimi tutmama engel olamadım.
"Hm?"
"N'aber?"
"Hmhm."
Kısa bir gülüş sesi. "İyiyim demek mi bu?"
Dilim damağım kurumuştu- eve girdiğim an bir litre suyu kafama dikmeme rağmen hem de. Aklım tamamen boşalmıştı. Ne diyeceğimi, ne soracağımı ya da en azından ne cevap vereceğimi kestirmedim bir türlü. Dinlemeye karar verdim ben de. Nefes sesini, adımı mırıldanmasını, tam anlayamasam da çakmağı andıran seslerle bir şeyi yakışını, aldığı derin nefesleri uzun uzun üfleyişini... Sadece dinledim. Arama boyunca dudaklarını düşünmediğim bir saniye bile geçmedi. Verdiği sakızdan çekti canım deli gibi. Yarın sabah ikinci işimin bakkala markete gidip o sakızdan almak olduğunu kazıdım aklıma.
On dakikadan da az bir süreden sonra iyi geceler diledi ve kapattı. Tüm gece onu dinlemeye razı olduğumu da biliyor muydu acaba? Nefesini sadece bende alıp vermesini ne denli arzuladığımı peki? Farkında mıydı bütün bunların? Bu yüzden mi beni öpmüş, gecenin bu saatinde arayıp soluklarını dinletmiş ve kalbim dört duvarı aşabilecek bir hızla çarparken iyi geceler dileyip kapatmıştı? Gerçekten de iyi bir gece geçireceğimi düşünüyor muydu? Soobin beni ne kadar düşünüyordu ki? Onu, beni öpmeye itecek yola sokan düşünceler nelerdi?...