yirmi dört

46 2 27
                                    


Haberin Var Mı,Manuş Baba

,,,

Odasında oturmuş, kardeşlerinin anlattıkları şeyleri dinlemezken düşüncelerinde dalışa çıkmıştı. Ryuuji’nin söylediği şeylerin, yalan olmasına imkan vermiyordu ancak içinden bir ses yalan olması için yalvarıyordu. Shou’nun böyle biri olduğuna inanası gelmiyordu.
Kendini aldatılmış hissetmekten başka bir çaresi yokken düşüncelerinin de bir önemi olmadığını hatırladı. Sonuçta Shou, kendisini dinlemeyecekti.

Gerçi Shou için Jun, kimdi ki?

Kendisi söylemişti ya, birbirleri için üzülmesi gereken tanıdık bile değillerdi. İlişkileri birbirlerine gücenip, kırılacakları kadar bile yoktu.

O gün, tekliften sonra Jun köşesine çekilmiş uzunca düşünmüştü. Shou olmadan bir Momoyama kurulanilir miydi?
Bu imkansızdı. Takımın temel taşı Shou iken takımı onsuz kurmak, büyük bir hayaldi. Bu hayal kendisine bile aptalca gelirken onlar, bunu hayal etmekten öte, istiyorlardı.

“Of, ne yapacağım ben?”

“Kolunu kaldır.” Kardeşinin söylediğini yaparken aynı zamanda düşünmeye devam etti. Üstünden zaman geçse de cevaptan hâlâ emin değildi.

Shou olmadan yapacağı bir takım, rezalet olabilirdi ancak bu aynı zamanda saçmalıktı. Sonuçta takımda değişen tek şey, Shou olacaktı.

“Gözünü kapasana!” Kardeşinin söylediği şeyle gözlerini kaparken yüzüne sürülen şeyle kaşlarını çatarak yataktan kalktı, yüzüne ne yapmışlardı öyle?!

“Woah! Jun, Merlin Monroe’ye benzemişsin!”

Aynada gördüğü yüz, tüm düşüncelerini unutturmuş ve beyninde büyük bir kaosa neden olmuştu. Düşünürken dış dünyadan ayrılmasından yararlanan kardeşleri, kendisine kumpas kurmuşlardı.

“Kız olsaydın, seninle evlenirdim Jun.” Riki’nin söylediği şeyle sinirden gülerken saçlarını karıştırmış, çalan alarmla kafasında fişekler patlamaya başlamıştı.
Hızlıca tuvalete koşup yüzünü suyla birkaç kez yıkadıktan sonra pes etmiş,odaya geri dönüp giyinivermişti. Telefonunu kardeşlerinden aldıktan sonra çantasını kaptığı gibi evden çıkmış, koşmaya başlamıştı.
Çarptığı kişilere dönüp bakmazken özür diliyor, hangi yol onu daha erlen götürecekse o yola giriyordu.

İki mahalle ileride ola  futbol sahasına geldiğinde kendini yere atmış, nefeslenmeye başlamıştı. Hızlı koşmuştu ancak yine de geç kalmıştı.
Sıcak havada dondurma gibi erirken,
üstüne gelen gölgeyle kafasını kaldırdığında somurtan yüzü gördüğünde oflamıştı.

“Geç kaldın.”

Ryuuji’nin sinir bozucu söylenmesiyle saçlarını geriye atmış, kaşlarını çatmıştı.

“kardeşlerimle ilgilenmem gerekti.”

Sonuçta bir kişiyi kaybetmek, on kişiyi kaybetmekten iyiydi.

...

Narnia günlüklerini bitirdim, köye geldim, ödev yapmadım😔

Bölümler çol geç ve kısa veliyor bunu biliyorum😔bu yüzden özür filerim.

En lısa zamamda daha uzun ve erken atmaya çalışavağım, belşediğinize değmesi için daha çok çalışacağım💗

Tekrar Yap.|Vk (Duzenlenecek) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin