hymm to the sea

10 5 3
                                    

Oylarınızı ve yorumlarınızı esirgememeniz dileğiyle.

İyi okumalar dilerim  

"Bu mu efendim?"

"Hayır.." dedi Jeongin göz bebeklerini endişe içerisinde etrafta gezdirirken,kalacak olduğu odayı birçok açıdan yetersiz bulmuş ve kendisi adına uygun bir yere getirmeye çalışıyordu,"Üstünde birçok yüz vardı." dedi onunla birlikte odasında dört dönen hizmette görevli kadına dönerken.O bir sanat aşığıydı,Titanic'e binmeden önce birçok tablo almıştı yanına.

"İşte bu." dedi genç kadının onun bahsettiği tabloyu heyecan içerisinde ona göstermesi ile,memnuniyetle gülümsedi,arıyor olduğu tabloyu parmaklarının arasına alırken tekrar göz gezdirdi,biraz olsun rahatlamış hissediyordu.

"Hepsini çıkarmamı ister misiniz efendim?" Bu sorunun getirmiş olduğu tabloları kast ettiğini fark ettiğinde hızlıca başını salladı."Evet bu odaya biraz renk vermek lazım." dedi parmaklarının arasındaki tabloyu incelemeyi sürdürürken.Tüm bu şaşalı yaşantı içerisinde kendini en güvende hissettiği nadir anlardan biriydi,tüm bu sürükleniş onun ruhuna çok yabancıydı.

"Tanrım yine neye benzediği belli olmayan resimler." Minho aşağılarcasına konuşarak içeri girdiğinde yüz ifadesini sabit tutmaya özen gösterdi Jeongin,genç adam konuşmayı sürdürürken sakin kaldı.

"Paranı tüm bu ıvır zıvır için harcadığına inanamıyorum."

"Minho ile aramızdaki fark işte bu ben sanattan biraz olsun anlıyorum," Minho'yu görmezden geldi,bakışları o ve Minho arasında mekik dokuyan hizmetliye hitaben konuşuyordu,devam etti."ancak o anlamıyor,bunlar olağanüstü."

Parmaklarının arasındaki tabloyu kanepelerden birine koyarken "Rüyada olmak gibi bir şey." diyerek mırıldandı.

"Gerçeklik var ama mantık yok."

Bu sohbet hizmetlinin oldukça ilgisini çekmişti,merak içerisinde sordu,Yang Jeongin kaba bir adam değildi,özellikle konu sanattan bahsetmek olunca.

"Ressamın adı neymiş?"

"Picasso gibi bir şey olmalı." Hatırlamakta zorlandı Jeongin,bu tablolar henüz değeri olmayan bir adamın eserleriydi.

"Picasso gibi bir şey mi?" Minho'nun alay dolu sesi tekrar ona ulaştığında bu sefer sakin kalmasının daha zor olduğunun farkında vardı."O adam hiçbir şey başaramayacak güven bana Jeongin,hiç değilse ucuzdular." diyerek devam etti Minho.Tüm bu resimler onun için anlamsızdı,en az alt tabaka insanlar kadar değersizdi onun gözünde.

Cherboug limanına uğradı o gece Titanic,ertesi gün İrlanda kıyılarından batıya doğru yol aldı,okyanus dışında gözle görülür hiçbir şey yoktu çevresinde.Pek çok işçi çalışıyordu bu kocaman demir yığınında,kimileri kızgın kömürlerin arasında,kimileri dönüp duran metallerin içerisinde.

"Şuna bak!" dedi Hyunjin güvertede koşturarak geminin burnuna yaklaşırken.Kollarını sıkıca hemen yanındaki halata doladı ve biraz eğildi,Jisung'a parmağı ile derin suları işaret ediyordu.

"Bunlar yunuslar,görüyor musun?"

Titanic saatte yirmi bir mil hız ile ilerliyordu,bu deliceydi,esip geçen rüzgar geminin burnundaki iki gencin yüzünü sıyırıp geçiyordu.

"Daha şimdiden Özgürlük Heykeli'ni görebiliyorum." dedi Jisung ikisinin anlamsızca atıyor olduğu sevinç çığlıklarının arasında ."Biraz küçük ama olsun,görebiliyorum." Hyunjin esintili havanın ciğerlerine dolmasına izin verdi,Jisung'un bu küçük şakası onu eğlendirmişti,tebessümü geniş bir gülümsemeye dönüştü ve bağırdı.Ruhunun kanatlandığını hissedebiliyordu.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jul 11 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

titanic | hyuninHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin