Keyifli okumalar..“Bay Han!" Kai öylesine kuvvetli bağırmış olmalı ki jisung onun sesini duyar duymaz yerinden zıplamıştı. Şaşkın gözlerle sesin geldiği yöne dönerken Kai ona doğru hızlı adımlarla koşuyordu ve çok mutlu gözüküyordu.
"Bir şey bulduk hemen gelip bakmanız gerekiyor." Kai'nin sözlerini duyan Jisung heyecanlanmış ve hemen elinde tuttuğu kahve bardağını yanda ki masaya sertçe koyup yerinden doğrularak kazı alanına doğru koşmuştu.
Jisung'un yüzündeki heyecan Kai'yi mutlu etmişti çünkü Jisung meslek hayatı boyunca Titanic'in geçmişi ile ilgili bir ipucu bulmaya çalışıyordu. Bunun için yıllarını vermişti, şimdi onu böylesine heyecanlı görmek onu da mutlu etmişti.
Jisung kazı alanında toplaşan kalabalığı iterek bulunan eşyanın önünde diz çöktü. Kai hızlıca çadırda duran ekipman çantasını özenle açarak Jisung'un yanına indirmişti. O gerçekten iyi bir yardımcıydı.
Jisung büyük bir mutlulukla çantada ki büyük yumuşak fırçayı alıp toprağı eşelemeden önce gereğinden fazla heyecanlı olduğunu fark etti ve buldukları eşyaya zarar vermemek adına derin bir nefes aldı ardından heyecanını bastırdı.
Daha sonra yavaş ve özenlice fırça ile toprağı süpürmeye başladı, bu beklediğinden de uzun sürecekti çünkü buldukları şey eski büyük bir kutuya benziyordu. Zarar görebilirdi, ancak Jisung bunu asla istemezdi. Bunca zamanlık emekleri çöp olabilirdi
----Aradan 2 saat geçmişti hava kararmış ve herkes kaldığı çadırlara doğru ilerlemişti. Fakat Kai , Jisung'un yanında oturup ona yardım ediyordu. "Ah tanrım, sonunda!" Jisung kutuyu topraktan kurtarmıştı. Kutu kırmızı renkte eski bir kutuydu. Fakat asilliği ile göz kamaştıracak derecede güzellikteydi.
Jisung mutluluktan resmen ağlayacaktı. Heyecandan titreyen elleriyle nazikce yerdeki kutuyu eline aldı ve Kai'ye doğru dolu gözlerle baktı, Kai ise gururlu bir yüz ifadesiyle Jisung'a bakıyordu.O gerçektende ustasına değer veren bir yardımcıydı.
Sonunda başarmışlardı ,sonunda amaçlarına ulaşmışlar, hayallerinin büyük bir kısmını gerçekleştirmişlerdi. Jisung yavaşca ayağa kalktı ardından Kai'de hızlıca ayaklandı.
"Sen artık çadırına git, bugün çok yoruldun bende biraz kutuyu inceleyeyim."
Jisung tebessüm ederek karşısında ki çocuğa konuştu. Ardından Kai ellerini önünde birleştirdi ve gülümsedi. "Peki Bay Han, size kolay gelsin. Eğer bir şeye ihtiyacınız olursa burda olacağım."
Jisung tekrar gülerek başını salladı ve teşekkür etti. Kai gittiğinde Jisung'da tekrar önüne döndü. Şimdi bu bebeği güzelce inceleybilirdi.Kutuya zarar vermeden yavaşça kendine ait olan ve gerçekten de büyük olan o çadıra doğru yürüdü. Yorgun ve yavaş adımlarla içeri girdi ve elindeki kutuya zarar vermemek adına hemen yatağının başucunda bulunan büyük masaya koydu.
Gerçektende çok heyecanlıydı ve biran önce kutuyu açıp incelemk istiyordu fakat üzeri o kadar kirliydi ki rahatsız olmaya başlamıştı. Hızlıca dolabını açtı ve gözüne ilk çarpan salaş siyah t-shirt’ü üzerine geçirdi ve ardından aynı şekilde olabildiğince bol olan gri eşofmanı giydi ve kurtulmuş olduğu kirli kıyafetlerini odanın bir ucundaki kirli sapeti olarak kullandığı açık olan valize doğru fırlattı.
Hızlı adımlarla kutuyu koyduğu masanın yanindaki onu idare ecek kadar olan küçük lavaboya ilerledi ve sabunla iyice ellerini temizledi . işte şimdi kendini gerçekten temiz hissediyordu. musluktan akan suyu kesip ıslak elleriyle dağınık olan uzun, gür ve altınları aratmayan saçına götürdü. saçını geriye doğru attı ve ellerini t-shirt’üne silerek kuruttu ve hemen kutunun olduğu masanın önünde durdu ve hızla oldukça rahat olan tekerlekli sandalyesine oturdu. O kadar yorgundu ki her an sonsuz bir uykuya çekilebilirdi fakat yaşadığı heyecan onun uyumasına izin vermiyordu.
Eldivenlerini giydi ve kutuyu büyük bir naziklikle açtı. İçi oldukça tozlu ve görünemez haldeydi. İçinden çıkan toz bulutu yüzünden öksürdü. Kendine geldiğinde tekrar kutuyu incelemeye koyuldu.
Heyecanını bastıramıyordu. Yıllarca uğruna her şeyini verdiği bir ipucu bulabilmişti. Kendisine ve her zaman yanında olan yardımcısına minnettardı.
Kutuyu temiz bir fırça yardımıyla temizlemiş ardından işe koyulmuştu. Kafasında ki fenerin ışığını daha da arttırdı. Heyecanı ve korkuyu iliklerine kadar hissediyordu.
Kutunun içinde bir parıltı gördüğünde artık dayanamadı ve küçük bir çığlık attı.
"Aman Tanrım, inanamıyorum!"
Şu an o kadar heyecanlıydı ki, ne yapacağını dahi bilmiyordu. Kafasını kaldırıp yanında duran çantadan temiz bir bez çıkardı ardından güzelce zemine serdi. Tekrar kutuya baktı.
Elini içine attığında metal bir şeye dokunduğunu hissetti. Yavaş ve nazikçe eline aldı. Biraz daha dikkatli baktığında bir yüzük olduğunu fark etti. İnceledi iyice.
Yüzük, altından oluşuyordu. Kenarlarında küçük küçük mavi taşlar ve yine altından olan sarmallı kaplamaya gidiyordu. Ortasında ise büyük mavi bir taş duruyordu. Muhteşemdi. Oğlan büyülendi adeta.
İncelemeyi bitirdiğinde yüzüğü özenle kutuya geri koydu. Ardından kutuyu kapatarak zemine serdiği temiz beze sardı. O kadar nazik davranıyordu ki kutuya, sanki gövdesi kurumuş bir çiçeği koparmamak için çaba harcıyor gibiydi.
Bezi çantasına koydu ardından Kai'ye haber vererek evin yolunu aldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Cyrefi |MİNSUNG|
FantasyTüm meslek hayatını Titanic zamanından bir ipucu bulmaya adayan Han jisung asistanı Kai'nin de yardımı ile amacına ulaşmış ve Titanic zamanına ait eski bir kutu bulmuşlardır. Buna çok sevinen Han Jisung, bulduğu kutunun başına ne işler açacağını bil...