0

5 0 0
                                    

Bileklerine bağlı zincirlerin her adımında şıngırdıyor oluşu Wade'i güldürmüştü. Ne hoş, o hep gereksiz şeylere gülerdi zaten. Belki bu zindandan kurtulduğuna seviniyordu. Neden güldüğü bilinmese de bilinen bir şey vardı o da sıcacık yatağına dönüyor oluşuydu.

Muhafızların onu kollarından yavaşça bırakmasıyla nihayet zincirlerinden kurtulmuştu. Bu yıl ki üçüncü cezasıydı bu. Teşekkür ederek bir gülümseme sundu. Görevlilerde ona bir gülümseme sunmakla yetindi fakat bu gülümseme farklıydı. İçinde acıma duygusu baskındı. Ona acıyorlardı. Merdivenlere yönelirken dişlerini sıktı Wade. Korkuluklardan destek alarak yavaşça yukarı çıktı.

Açlık ve yorgunluk bacaklarının titremesine neden oluyordu. Merdivenlerin zirvesinde onu bekleyen adamın omzuna kolunu atarak ondan destek aldı. Onun kişisel yardımcısıydı Thomas. Aynı zaman da iyi bir arkadaşıydı. Küçüklüklerinden beri bu böyleydi.

Beraber Wade'in odasına girdiler. Thomas arkadaşına yardım edip onu masasına oturttu. Önündeki önemli bazı kağıtları çekip yerlerine yerleştirdikten sonra kapıya gidip önceden hazırlattığı yemeği aldı ve arkadaşının önüne koydu. Wade'in gülümsemesi büyüdü. "Harikasın." dedi arkadaşına bir öpücük atarak. Thomas kafasını iki yana sallarken göz devirmeyi ihmal etmedi. Nezaket kuralları şuan önemsizdi Wade için. Bu yüzden rahatça yemeğini yemeğe başladı.

Bu sırada Thomas Wade'in kişisel banyosuna girmiş sıcak suyu küvete ayarlamaya başlamıştı. Wade nihayet yemeğini bitirdiğinde elini ağzını silmeyi ihmal etmeden banyoya girdi. "Sen gerçekten bir tanesin." dedi sıkıca Thomas'a sarılırken. Ardından üstündeki kirlenmiş giysilerden kurtuldu ve küvete girdi. Arkadaşı onun bedenini köpüklerken konuştu. "Cezamın en ağır kısmı seninle görüşemiyor oluşum sanırım" dedi gülmeye devam ediyordu. Bir çocuk gibiydi.

"Olabilir, sen olmayınca bende boşta kalıyorum." dedi Thomas. Ardından duraksadı. Aklına bir şey gelmişti belli ki.

"Adil değil." dedi bir anda yumruğunu sıkarken. Wade arkadaşına baktı. "Bunların hiç biri, yaşadıkların adil değil!" dedi. Wade küvette dikleşti ve gülümseyen dudaklarının üzerine işaret parmağını bastırdı. "Şşş sessiz ol, seni duyabilir. Kelleni yerde görmek istemiyorum." dedi. Yüzünde ki gülümseme asla bozulmuyordu.

Thomas dayanamayıp arkadaşı için ağlamaya başlamıştı. Wade üzerindeki köpükleri atıp havluya sarındı. "Biliyorum, tüm ciddi işlerin benim üzerime yıkılması ve abimin bunun keyfini çıkarması sinirlerini bozuyor. Ama bunu halk için yapmalıyım. Abime kalırsa ülkemiz ayaklar altında kalır." dedi Thomas'ın göz yaşını silerken.

Kaşlarını çatıldı Thomas'ın bu sefer. "Gözlerinin içi tamamen beyaz diye sana canavar diyen ve sana türlü şeyler söyleyip söven, sırf seni kör sandıkları için abini kral yapan halktan mı bahsediyorsun?! Cehenneme kadar yolları var!" dedi somurturken. Wade buna kıkırdayarak odasına doğru ilerledi. Oradan da hızlıca kıyafet odasına geçti. "Bedenindeki bu yara izleri olmamalıydı. Kendi krallığında saçma sapan cezalar alıp işkenceler görmemeliydin." dedi Thomas. Eğer isterse arkadaşının abisini öldürüp kral olabileceğini biliyordu.

Wade kafasını iki yana sallarken geceliklerini giyindi. Ardından havluyu bir kenara bırakıp tekrar odasına doğru ilerledi. "Umursamıyor olamazsın!" dedi. Wade durdu ve kitaplığındaki rastgele bir kitabı alıp karıştırmaya başladı. Yatmadan önce kısa bir şey okusa iyi olurdu. "Abimin ne yapıyor oluşu beni ilgilendirmez. Eğer önemliyse onu ben yapıyor olurum zaten." dedi Wade kararlı bir şekilde. "Ne demek ilgilendirmez. Ceza olarak seni tecavüz bile ediyor ve sen sesini bile çıkaramıyorsun!"

Thomas'ın bağırışı odada yankılanırken Wade kitapı sertçe kapattı. Uzunca bir süre sessizce beklediler. Yüzünü arkadaşına göstermiyordu. "Wade ben-" dedi Thomas ama belli ki düşünerek konuşması gerektiğini unutmuştu. "İyi geceler." dedi Wade. Sesi soluk ve stabildi. İyi geceleri konuşmak istemediği konulardan kaçmak için söylerdi Wade, ya da kırıldığında belli etmek için derdi. Yine öyle bir anlardan biriydi. Thomas özür dileyerek arkadaşının yalnız bıraktı.

Wade yatağında oturdu bir süre. Uyuyamıyordu. Aslında bu gece onun için olabilecek en harika dinlenme zamanıydı. Ne olmuştu da şimdi uyuyamıyordu?

Yaşadıkları yüzüne vurulduğu için mi böyle olmuştu. Sonuçta o bunları zaten biliyordu. Her zaman yaptığı gibi gülümsedi. Yatağından kalktı ve çift başlı kılıcını eline aldı. Kılıcını nazikçe tutarak üzerindeki tozu silmeye başladı. Beş gündür dokunmamış olması bile fark ediyordu. Gözlerinin kılıca damlayan kan damlasıyla duraksadı. İç çekerek banyoya doğru ilerledi. Gözleri yine kanamıştı. Bu normal değildi. Gözlerinin de normal olmadığı gibi. Gözlerini kapattığı kumaşı çıkarıp aynada baktı. "Neden bu sefer kanı görmedim veya hissedemedim ki?" dedi kendi kendine.

Yüzünü yıkayıp gözlerini mendiliyle sildi. Ara sıra oluyordu böyle. İyi bir görme yeteneğinin kötü bir kusuru olmalıydı sonuçta. Gözlerini başkaları olmadığı zaman kumaşa hapsetmesine gerek yoktu ama o yine de kapatırdı. Sevmezdi çünkü gözlerini. Kimsenin sevmediği gibi.. Çekmecelerden birini açarak yeni kumaş parçasını aldı ve gözlerini nazikçe kapattı tekrar. Odasına dönüp kılıcını eline aldı yine. Bu sefer yerine yerleştirmek içindi ama bu pek mümkün olmadı.

Duyduğu takırtıyla aralık olan balkon kapısına döndü. Birisi içeri sızmaya çalışıyordu. "Kimsin ve niye geldin?" dedi sakın çıkan sesiyle. Karşısındaki konuşmak için dudaklarını aralamıştı ki susturdu. "Ya da dur! Ben tahmin edeyim." dedi ve gülümserken düşünüyormuş gibi yaptı.

"Bir pelerin giyiyorsun ve pelerinin şapkasını takmışsın. Pelerinin hareketlerinin kısıtlanmaması için kısa yapılmış. Ağzında bir maske var ve tırmanmanı kolaylaştırmak için sağlam eldivenler giymişsin. Etrafındaki hançer sayısına bakılacak olursa hançer kullanarak savaşıyorsun. Etrafındaki auraya bakılırsa büyü de kullanıyorsun. Nadir bir şey doğrusu. Göğsündeki arma ne kadar kapatmaya çalışsan da belli olıyor. Bu arma kraliyete ait, yani bir kraliyet suikastçisisin. Şimdi de bunları nasıl tahmin ettiğimi düşünüyorsun çünkü sana kör olduğum söylenmişti. Söylediklerim de yanılıyor muyum? "

Yabancının gülüşü gecenin sessizliğine karışırken prense doğru bir adım attı. "Bir yanlışınız bile yok. Gerçekten bana kör ve bir o kadar da acımasız olduğunuzu söylediler." dedi. Wade gülerek adama yaklaştı. Yüzünü görmek istiyordu. "Aksine gerçekten yetenekli, hatta muazzam bir görüşünüz varmış. Bu kadar güzel olmanızı beklemiyordum doğrusu." dedi o da gülerek.

"iltifatlar için teşekkür ederim ama buraya abim için gelmiş olamazsın değil mi? Öldürmek istenilen benim?" dedi Wade. Yavaşça adamın başlığını indirirken. Adam başını salladı. "Artık bunu yapmaya dair bir istek yok içimde." dedi mırıldanarak. "Sizin yanınızda korumanız olarak kalmama izin verin. Size daha iyi şeyler sunabilirim." dedi maskesinin de çıkarılmasına izin verirken.

Wade henüz gözlerini görmemesine rağmen ona güzel diyen adama baktı bir süre. Bir suikastçiye güvenebilir miydi? "Neden kendini güzelce tanıtmıyorsun? Bende bir sonraki nefesinin değerli olup olmadığına karar veririm hm. " dedi gülerken. Adam başını salladı. "Lance Paxley, çocukluğumdan beri suikastçi olarak yetiştirildim. Ailemle bağım iyi. 27 yaşımdayım. Her türlü zehire bağışıklık kazandım. Beni yanınıza aldığınıza pişman olmazsınız. Sadakatim bir köpeğinkinden farksızdır." dedi. Pek kendini tanıtma gibi olmasa da idare ederdi.

Wade dudaklarını büzerek yatağına uzandı. "Pekâlâ Lance. Bir ayın var. Eğer kendini kanıtlarsan burada kalabilirsin. Eğer kanıtlayamazsan kelleni uçururum." dedi ve kılıcını yerine yerleştirip yatağına yerleşti. "Oradaki kanepede yatabilirsin. Üşürsen giyinme odamda fazladan örtüler var onun dışında her şeyin yumuşaktır zaten." dedi.

"Efendim uyuyacak mısınız?" dedi Lance fısıldayarak. Wade başıyla onaylamakla yetindi. "Peki niye gözünüzdekini çıkarmıyorsunuz?" dedi. Wade iç çekerek başını ovuşturdu. "Çok soru soruyorsun Lance. Git uyu." dedi.

Lance bir daha konuşmamak adına komutu yerine getirdi ve hızlıca uykuya daldı. Wade ise aptal aptal sırıtarak adama bakmıştı. Onda diğerlerine göre değişik bir şey vardı.

İşte böyle başlamıştı bu hikaye. Suikastçi öldürüp giderim dediği prense ilk bakışta aşık olmuş. Üstelik zekasından dolayı daha da etkilenmişti. Belki prenste ileride onu sevmeyi öğrenirdi. Şimdilik halletmesi gereken daha bıyık sorunları vardı tabi...

Blind Prince (bl) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin