Sabah uyandığımda Mirza eşyalarını topluyordu hiçbir şey demeden mutfağa inip kendime ve ona bişeyler hazırlayıp evden çıktım. O da zaten benimle muhatap olmamıştı. Birkaç saat sonra ise onun menajeri olan Ali'den mesaj gelmişti.
Ali: Kardeşim konuşmuyormuşsunuz galiba da haberin olsun Türkiye'ye gidiyor orada kampa girecek. Oradan da bildiğin gibi Almanya'ya geri dönecekler kafileyle.
Ali: Sana da başarılar şimdiden
Yağız: Sağol abi dikkat edin
Bana bunu kendisi söylemeyi bile düşünmemişti.
Eve döndüğümde spor kanallarına bakınmaya başladığımda Türk taraftarların hocaya ve bana tepkisi sürekli gündemde olan bişeydi. Herkes düşünce olarak ikiye ayrılmıştı. Takıma çağırılmalı mıydım yoksa çağırılmadığım iyi mi olmuştu?
Arda ile aynı mevkide oynuyorduk şu anda da gayet formdaydı ancak bu bir tek onu oynatacağı anlamına gelmiyordu basbayağı antrenör takımda yerimin olmadığını açıkça belirtmişti ve bende ona göre hareket etmiştim.
Akşam üzeri takımdakilerle her sene yemek düzenleniyormuş ve beni de hem tanışma hem de bundan dolayı çağırmışlardı. Hazırlanmış ve onların bulunduğu mekana geçmiştim.
Antrenör Julian beni gördüğü gibi yanıma gelip "Sonunda hoş geldin takıma." demiş ve sıkıca sarılmıştı. Ona gülümseyip diğerlerine de selam vermiş ve İlkay abinin yanına oturmuştum.
İlkay "Hoş geldin kardeşim." dediğinde ben de "Hoş buldum abi." demiştim. Herkesle biraz sohbet ettikten sonra İlkay abi bana doğru eğilerek "Yağız çıkan haberleri gördüm çok fazla üstüne geldiklerinin farkındayım zamanında bize de aynısını yaptılar ama sakın sıkma canını sadece oyununa odaklan." dediğinde sadece gülümsemekle yetinmiştim.
Gece yarısına kadar süren eğlencenin ardından herkes evlerine dağılmış ve ertesi gün de sabah erkenden antrenmanlara başlamıştık.
2 hafta sonra
Mirza Türkiye'ye gideli 2 hafta olmuştu ve beni bir kez bile aramamıştı bende aynı şekilde onu. Ali abiden nasıl olduğuna dair bilgi alıyordum tabiki ama ben kardeşimi özlemiştim.Takımlar yavaştan buraya gelmeye başlamıştı çünkü turnuvanın başlamasına 3 gün kalmıştı. Mirzalar da bugün uçakla geleceklerdi belki de şu anda uçakta bile olabilirdi.
Bense bu 2 haftada takımıma fazlasıyla alışmıştım en azından beklediğim değeri burada görebiliyordum.
İlkay abi soyunma odasına girmemle konuşmasına başlamıştı. "Beyler bu hazırlık maçını turnuva gibiymiş gibi düşünün ve kendinizi gösterin. Ben turnuvayı da bu maçı da kazanabileceğimizi biliyorum eminim sizde biliyorsunuz." dediğinde herkesten onu onaylar sesler çıkmıştı.
Koç da gelip taktikleri ve 11'i belirlediğinde artık odadan çıkmaya tamamen hazırdık.
Forvet hattında Kai ve beni tercih etmişti.
Hakemin düdüğüyle maç başlamış ve daha ilk dakikalardan İlkay abinin golü ile öne geçmiştik. İlk yarı bitmeden ise ben 1 gol atıp takımı 2-0 önde devre arasına götürmüştüm. İkinci yarı başladığında benim asistimle Kai gol atmıştı ancak hızlı kontra atak ile karşı takımda 1 gol bulmuştu. İkinci yarının da bitimine doğru bu kez Kai'nin asistiyle ben 2.golümü atmıştım ve ardından da hakem maçı bitirmişti.
Sakatlıktan sonra performansımın çok iyi olmasını beklemiyordum ama bu maç gayet iyidi umarım hepte öyle ilerlerdi.
Ertesi gün ise haberlerdeki manşet Almanya'nın bol gollü hazırlık maçıydı.
Almanya hazırlık maçını 4-1 tamamladı!
İlkay Gündoğan 1 gol 2 asist
Yağız Turanoğlu 2 gol 1 asist
Kai Havertz 1 gol 1 asistBugün bizim antrenmanımızdan sonra Türkiye'nin de hazırlık maçı vardı ve takımdan bazıları izlemeye kalmıştı bunlara bende dahildim.
Fransa'nın da çoğu oyuncusu buradaydı.
Mbappe'yi gördüğümde gidip yanına selam vermiştim. Onunla biraz sohbet edip sonrasında diğerlerinin yanına geçip maçı izlemeye başlamıştım.
Maç 2-1 Türkiye'nin galibiyetiyle sonlandığında tribün boşalmıştı. Bizimkiler de yavaştan gittiğinde Deniz "Gelmiyor musun?" demişti. Bende "Sen git ben birazdan geleceğim." demiş ve onu yollamıştım.
Amacım Mirza ile konuşmaktı. Onunla göz göze geldiğimde ise hızlıca gözlerini kaçırıp soyunma odasına gitmeyi tercih etmişti.O barışmak için uğraşmıyorsa bende uğraşmayacaktım.
Takımımın yanına dönüp onlarla takıldım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TURANOĞLU
Short StoryAlmanya da büyümüş 2 kardeş ikisinin de hayali iyi birer futbolcu olabilmek ve bu hayali de gerçekleştiriyorlar ancak konu milli takıma geldiğinde birbirlerinden farklı tercihler yapıyorlar ve bu durum aralarını bozmaya yetiyor.