2.

18 2 6
                                    

Tanrılar ve tanrıçalar, Heimdall'ın yanındaydı. Heimdall geçidi çoktan açmıştı, şimdi ise sadece Thor'un Loki'yi getirmesini bekliyorduk.

Loki'ye kızgındım. Ne kadar aşırı samimi olmasak da onun ne kadar zeki olduğunu ve ne kadar güçlü olabileceğini iyi biliyordum. Sif ile Thor ne kadar vakit geçirmişlerse ben ve Loki ondan daha fazla vakit geçirmiştik. Bu yüzden Loki'nin elinde bu kadar büyük bir güç varken onu kullanamaması gülünçtü ve ben ciddi birisiydim, gülmek beni sinirlendiriyordu.

Herkes bir anda geri çekilmeye başlayınca bende birkaç adım geri attım. Muhtemelen şuan geliyorlardı ve birkaç saniye içinde önümüze fırlayacaklardı.

Bakışlarımı önümüzdeki boş alana diktim. Heimdall arkamdaki platformda kılıcını sabit tutuyordu, altın gözleri ise önümüzdeki Bifrost'taydı. Bir flaş patlarcasına etrafa bir ışık yayılınca kendimi yutkunmaya zorladım.

Loki, elleri önden ucuz bir Midgard'lı kelepçesiyle bağlanmıştı fakat kıyafetlerinde bir kırışıklık dahi yoktu. Belki büyüsüyle yapıyordu, belki de uykusunda falan yakalanmıştı.

Thor kardeşinin yanında duruyor ve güçlü elini Loki'nin omzundan çekmiyordu. Loki'nin aksine onun saçları dağılmış, pelerini tozla kaplanmıştı. İki kardeş o kadar zıttı ki buna her seferinde şaşırıyordum.

Loki o üşengeç ve sıkılmış ifadesiyle gözlerini odada gezdirdi. Herkes ona öfke veya korkuyla bakarken sadece Frigga ve ben farklı ifadeler takınmıştık. Frigga o kadar özlem doluydu ki, her an oğlunu kucağına alıp sanki hala bir çocukmuşçasına sevebilir gibi bakıyordu. Ben ise ona 'Gerçekten mi?' dercesine bakıyordum.

Şaşalı ve parlak renkli kıyafetler içindekiler arasında beni bulması zor olmamıştı. Herkes altın renkli aksesuar takarken benim aksesuarlarım her zaman gümüş olmuştu. Elbiselerim de pembe, altın veya kırmızı benzeri renkler olmak yerine koyu tonlar olurdu. Lacivert, mor, siyah...

Loki kalabalıkta beni seçti ve yüzümdeki ifadeyi görünce o kendisine has olan sırıtışını sergiledi. Dudaklarının bir tarafı yukarı kalktı ve gözleri karardı, bakışları da derinleşmişti.

İçimden onu tokatlamak ve ne kadar aptal olduğuyla ilgili uzun süre saydırmak gelse de bunların hiçbirini yapmadım.

Odin'in sinirli ve güçlü sesi odada yankılansa da ne dediğini dinlemedim. Asıl merak ettiğim Teserract'a ne olduğuydu.  Teserract hafife alınacak bir güç değildi. Kişileri en güçlü yapabilirdi, belki de en zayıf. Onları kötü insanlara da çevirebilirdi, kabul edilmişlere de. Loki ve ben en sonuncu seçenek üzerinde duruyorduk.

4 asker Thor'un yanına gelip Loki'yi ondan teslim aldılar. Loki ise bundan keyif alıyormuşçasına gülümsüyordu. Evet, kesinlikle deliydi.

Askerler Loki'nin kelepçelerini yeni kelepçelerle değiştirdiler ve üstüne üstlük bir de Loki'nin ayak bileklerini de kelepçelediler. Loki homurdandı ve göz devirdi, fakat sırıtışı hala yüzünde hakimdi.

"Çok sıcak bir karşılama..." Loki lafına devam etmek için derin bir nefes aldı fakat ağzından bir ses çıkamadan vücuduna çarpan vücut ile nefesi kesildi.

Frigga oğlunu diğerlerinin aksine sıcacık bir karşılamayla karşılamıştı. Kolları özlemle tanrıya dolanırken gözlerini üzüntüyle sımsıkı kapatmıştı. Odaya sessizlik bir sis gibi çöktü. Bir suçlu, bir cani, bir canavar; tanrıların yüce kraliçesi karşısında işlediği o kadar suç sonrasında bile sıcaklıkla karşılanmıştı.

Nedensizce bu görüntü kalbimi ısıttı. Frigga ve oğullarının ilişkisine her zaman imrenirdim. Ne kadar dalgalı olsa da çok huzurlu ve...sevgi doluydu.

Gece'nin FesatlığıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin