Yangın Rüzgârları

3 3 0
                                    

Yangın Rüzgârları

Günler geçtikçe, Chang'an'ın sokaklarında gerilim bir kıvılcım gibi yükseliyor, dedikodular kontrolsüz bir yangın misali yayılıyordu. İmparator'un yolsuzlukları ve gizli anlaşmaları hakkındaki söylentiler, çarşı pazarlarda, hanlarda ve tapınaklarda fısıltıdan çığlığa dönüşüyordu. Halk, yüzyıllardır sarsılmaz sandıkları imparatorluk düzenine artık şüpheyle, hatta öfkeyle bakmaya başlamıştı.

Li Wei, bu huzursuzluğu ustalıkla körüklüyor, yeraltı dünyasının liderlerine gizlice destek vererek onları İmparator'a karşı kışkırtıyordu. Sokaklarda küçük çaplı protestolar filizlenmiş, İmparator'a karşı öfkeli sloganlar gecenin karanlığını yırtarcasına yükselmeye başlamıştı.

Kürşad, sarayın kalın duvarları arasında adeta hapsolmuş bir halde, bu gelişmeleri endişe ve merakla izliyordu. Li Wei'nin planı işe yarıyor gibiydi, fakat aynı zamanda, bu kaosun kontrolden çıkıp her şeyi yakıp yıkmasından da korkuyordu.

Bir sabah, güneş henüz ufukta belirmişken, saray muhafızları telaşlı adımlarla Kürşad'ın odasına daldılar. "Kürşad," dedi içlerinden biri, sesi gergin ve endişeliydi, "İmparator seni derhal huzuruna bekliyor."

Kürşad'ın kalbi, göğsünde çılgınca atmaya başladı. İmparator, Mete Han'ın cevabını öğrendiğinden beri onunla hiç konuşmamıştı. Acaba planları açığa mı çıkmıştı? Yoksa İmparator, ona yeni ve tehlikeli bir oyun mu oynayacaktı?

Kürşad, muhafızları takip ederek, İmparator'un taht odasına doğru ilerledi. Her adımda, sanki kaderinin ağır yükünü taşıyormuş gibi hissediyordu. Oda, her zamankinden daha karanlık ve kasvetliydi, sanki duvarlar bile yaklaşan fırtınanın ağırlığı altında eziliyordu. İmparator, tahtında oturmuş, yüzünde fırtına bulutlarını andıran somurtkan bir ifadeyle onu bekliyordu.

"Kürşad," dedi İmparator, sesi buz gibi soğuk ve keskin bir bıçak kadar tehditkârdı. "Bana yalan söyledin."

Bozkırın KılıcıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin