''Neden... Neden böyleyim, çirkin, aptal, işe yaramazın teki. İğrenç gözler, iğrenç bir cilt... Mide bulandırıcı çiller.'' Genç aynanın karşısında düşüncelere dalmıştı, bu bir rutin haline gelmişti. Her gün yüzüne başka bir şey sürer başka bir şey alırdı. Özellikle vücudu, yüzünden daha çok nefret ettiği bir şey varsa o da vücuduydu. 'Ne kadar sıskayım.', 'Her gün daha da cılızlaşıyorum sanki?', 'Soyunmaya utanıyorum.', 'Kendimden, utanıyorum.' ve bunun gibi birçok şey beyninde dönüp duruyordu.
Telefonunun çalmasıyla irkilen genç, telefonunu almak için ayağa kalkmıştı. Arayan yakın arkadaşı Hinata'ydı.
"Hinata?" Sesi titrek çıkmıştı çünkü ayna karşısındayken gözleri dolmadan, ağlamadan kendine bakamıyordu bile. "Yamaguchi? Noldu, yoksa... Yams ayna karşısında mıydın yine?" iç çekerek ve sakin bir şekilde sormuştu Hinata. "Ben.. Evet, sen neden aramıştın?" Yamaguchi'nin tek arkadaşı Hinata'ydı, tek değil tabii ama görüştüğü, her şeyini düşünmeden anlattığı, güvendiği tek kişiydi Hinata. "Bugün dışarı çıkıyoruz, hazırlan!" Heyecanla konuşuyordu. "Hinata ben-" Yamaguchi'nin lafını kesmişti, "İtiraz yok Yams, ne yapacaksın sonsuza kadar evde tıkılı kalıp çürüyecek misin? Endişeleniyorum Yamaguchi, gerçekten. Kırma beni senin için bi şeyler yapayım, keyfini yerine en azından yüzünü gülümsetebileyim." Yamaguchi gülümsemişti, buruk bir gülümseme. Gözleri dahada dolmuştu. "Peki, teşekkürler Hinata."
"Her zaman Yams."Yamaguchi telefonu kapadığı gibi ayağa kalktı, aynadan uzaklaştı ve hazırlanmaya başladı.
Üstüne güzel haki yeşili bir sweat giydi altına da koyu soluk bir mavi renkte kargo pantolon geçirdi. Zevkine laf söyletmezdi ama üstüne hiçbir zaman yakıştırmazdı.Hinata'yla haberleştikten sonra evden çıkmıştı Yamaguchi. Hızlı adımlarla aşağı inmeye başlamıştı, Hinata'nın aşağıda olduğunu biliyordu.
"Hey, yine hızlısın." Soluklanarak konuşmuştu Yamaguchi. "Her zamanki halim diyelim." gülüşmüşlerdi ve yürümeye başlamışlardı. Bu sırada Hinata Yamaguchi'nin gözaltlarını farketmişti, kıpkırmızılardı. Hinata derin bir iç çekmişti, üzülüyordu en yakınının bu durumda olmasına ve Yamaguchi gerçekten... Hoştu. Sevimli, nazik, anlayışlı. Yamaguchi çok güzeldi ama bu güzelliğini yargılayan, kıskanan insanlarla büyümüştü. Bir erkeğin güzel olması? İnsanlar buna katlanamıyorlardı, sanki güzellik sadece kadınlara özel bir şeymiş gibi. Hinata böyle geri kafalı insanlara tahammül edemiyordu, düşünmesi bile delirtiyordu insanı.
"Hinata nereye gidiyoruz..?"
"Uhhmmm şey... Hiçbir fikrim yok." Yamaguchi gülmüştü. "O zaman her zamanki kafe?"
"OLUR!!"Her zaman gittikleri kafeye gitmişlerdi, Hinata yine köşelerden bir masa kapmıştı. Yerleşirken Hinata birkaç konuşmayı duyar gibi olmuştu.
"Hey şu erkek mi kız mı?"
"Bilmem, erkekse bile erkek demeye bin şahit." Fısıldaşarak konuşuyorlardı ama Hinata anlayabildiyse, Yamaguchi'de anlardı. Hinata direkt Yamaguchi'ye bakmıştı,
Yamaguchi yumruklarını sıkıyordu, vücudu titriyordu, gözyaşları akmaya yer arıyordu. Hinata bu görüntüye dayanamamıştı,"Siz kendinizi ne sanıyorsunuz lan?!" Konuşan kişilerin masasına bir seri katil gibi yaklaşarak gitmişti. "Ah ne-"
"Bu aptal özgüveniniz beni delirtiyor, kendinizi ne sanıyorsunuz lan siz? Sizin ondan neyiniz fazla ha? Fazlanız yok eksiğiniz var hatta. Kendinizi öne çıkarmak için başkasını aşağılamaya çalışıyorsunuz, acınası. Çenenizi kapayıp önünüze dönün, aptallar." Hinata sinir küpüne dönmüştü, o sırada Yamaguchi tuvalete kaçmıştı.Tuvalete girip kapıyı kapatmıştı, kapıya sırtını yaslamıştı. Titremeye devam ediyordu. 'Erkek mi kız mı?', 'Erkek demeye bin şahit.' beyninde dönüp duruyordu, yine ayna karşısına geçmişti. Kıpkırmızı gözleri yaşlarla doluydu.
"Neden.. Neden bir erkek gibi değilim..?" Hıçkırmaya başlamıştı.
"Neden..?" ellerine bakıyordu, yaşlar ellerne damlıyordu. Kalbi acıyordu, fazlasıyla. "Her şeyimi.. verirdim." Kendi kendine konuşmaya devam etmişti, ağlıyordu. Sinirini aynaya karşı çıkarıyordu, yani kendisine. Sonra tuvaletlerden birinin kapısı açıldı, Yamaguchi korktu. Ama,"Hey biraz kulak misafiri oldum." Yamaguchi daha çok titremeye başlamıştı. Tuvaletten çıkan genç ellerini yıkamaya başladı, Yamaguchi utançtan delirmişti. Söylediği her şeyi duymuştu?
"Sen güzelsin, bu yüzden böyle aptal yorumları duyuyorsun."
"Bunun z-zaten farkındayım." Yamaguchi anlam veremiyordu.
"Hayır, değilsin. Eğer olsaydın bunun için ağlamazdın, güzelliğinin senin şanssızlığın değil de şansın olduğunun farkında olurdun. Güzelliğini kullanamayıp farkında olmadığın sürece, sen bu aptal yorumları duymaya ömrün boyu devam edersin."Ellerini kurulayıp çıkmak için kapıyı açmıştı, Yamaguchi kalakalmıştı.
"Ne..?"
--
mrblar
ŞİMDİ OKUDUĞUN
your beauty is your luck || Tsukiyama
FanfictionGüzelliğinin senin şanssızlığın değil de şansın olduğunun farkında ol.