"Ne..?"
Yamaguchi kalakaşmıştı, çocuğun sözleri suratına bir tokat gibi çarpmıştı sanki. Şok etkisi gibi, Yamaguchi tişörtünü sıkmaya başladı. Garip hissediyordu.
"Hey, hadi ayağı kalk." Genç uzun boylu genç yerde duran Yamaguchi'ye elini uzatmıştı. Yamaguchi titriyordu, sadece elleri değil tüm vücudu titriyordu. Uzun boylu gence tutunarak zar zor ayağı kalktı, bacakları zayıf ve güçsüzdü titremesini durduramıyordu. Genç, Yamaguchi'yi mermere oturttu neredeyse aynı hizaya gelmişlerdi.
"Yalnız mısın? Yanında biri var mı çağırayım mı?" Yamaguchi kötü değildi, kötü hissetmiyordu, kötü düşünmüyordu. Sadece bilmiyordu, neydi bu hissettiği, bu düşündüğü? Anlam vermeye çalışıyordu, vücudu titriyordu ama neden onu bile bilmiyordu.
"Ben... İyiyim, arkadaşımla geldim ama.. İyi olucam." Genç çocuk ona aptal aptal baktı, iyi olduğunu ya da şuanlık olacağını düşünmüyordu çünkü.
"Peki arkadaşın neye benziyor çağırayım bu yalanlarını ona anlat inanır belki."
Yamaguchi sırıtmıştı, yalan değildi. Genç çocukta ironik bir şekilde konuşmuştu. Mizacı da böyle olabilirdi tabii.
"Adı Hinata, Turuncu saçlı kısa boylu biri. Büyük ihtimal içeride kavga ediyor, dikkat çekmeyi sever." sonda gülerek konuşmuştu "Ah peki, çağıracağım onu, bekle burda." Genç düşünmüştü 'O cılız bacaklarla günlük hayatta yürüyebilmesi bile hayret verici.'
"Bekliyorum."Uzun boylu çıkıp etrafına bakınmaya başladı, dediği gibi kendini belli eden biriydi, gürültücü. Yanına yaklaştı.
"YAKARIM LAN BURAYI YAMAGUCHİ NERDE, YAMAGUCHİİİİİİİİ!!"
İç çekerek konuşmaya başladı,
"Pişt."
"NE VAR?!"
"Arkadaşın, Yamaguchi sanırım adı. Lavaboda."
"Nasıl ya?"
"Yani iki saattir burda çıldıracağına lavaboya bakabilirdin süper zeka."
"Kapa çeneni."Hinata koşarak lavaboya girdi, mermerde oturan Yamaguchi'yi görünce üstüne atladı
"ÖLDÜN SANDIM."
"Hinata, abartma lütfen.."Hinata Yamaguchi'ye sarılıyordu, gülüşüyorlardı.
"Süper zeka arkadaşın az kalsın birilerini vuracaktı orada." Genç somurtarak konuşmuştu, Yamaguchi ise bu dediğine kıkırdamıştı. "Neyse iyiysen, görüşmek üzere." Genç kulaklığını takıp kapıya
ilerledi."Hey!"
"Ha?"
"Adın.. Adın nedir?"
Sırıttı,
"Tsukishima Kei, görüşürüz Yamaguchi.."
Tsukishima bu sefer çıkmıştı.Yamaguchi'nin kalbi yerinden çıkacakmış gibi atıyordu, neden? Gerçekten içi 'kelebeklerle' dolmuş gibiydi. Tsukishima... Demek adı buydu ha? O uzun boyu, sarı tel tel saçları, geniş omuzları, burnunun ucuna düşen gözlüğü, her yeri... İnanılmazdı. Tapılasıydı. Yamaguchi, gülümsüyordu. Zorla ya da isteksiz bir şekilde değildi bu seferki gülümsemesi, içten ve hayran kalmış bi gülümsemeydi.
Yamaguchi, Tsukishima'yı tekrar görmeyi her şeyden çok istedi o an."Heeeeeey dünyadan Yamaguchi'ye??"
"Ha."
"Canım burda otuz kere sana içerdekileri nasıl azarladığımdan bahsediyorum."
"Evet harikasin Hinata."
"HİÇ Mİ DİNLEMEDİN YA!"
Hinata mızmızlanıyordu, Yamaguchi'nin onu dinlemediğine emin olmuştu çünkü Yamaguchi için birini azarlamak ya da o tarz bir olay çıkarmak hiçbir zaman harika olmaz. Hinata mızmızlanmaya devam ederken Yamaguchi ayaklanmaya başlar, Hinata direkt Yamaguchi'nin koluna girip destek vererek lavabodan çıkarlar. Hinata yine bir şeyler anlatmaya başlamıştı ama Yamaguchi istesede Hinata'nın dediklerine odaklanamıyordu,
çünkü aklı tamamen Tsukishima'daydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
your beauty is your luck || Tsukiyama
Fiksi PenggemarGüzelliğinin senin şanssızlığın değil de şansın olduğunun farkında ol.