Bölüm 5

130 20 13
                                    

Ben bunlara çok üzülüyorum ya of yazarken ağlayasım geliyo zaten ağlak bi insanım

neyse bölüm bayağı uzun olmuş ama nasıl olmuş bilmiyorum artık güzel mi değil mi siz söylersiniz

hadi iyi okumalarrr

▀▄▀▄▀▄▀▄▀▄▀✨🧚🏻‍♀️🎀⛓️⭐💥

Saat gecenin ikisine gelirken, sadece ay ışığının aydınlattığı balkonda elinde sigarası ile oturuyordu. Bugün de rüyasında onu görmüştü. Gözleri boşluğa bakarken bir kez daha çekti zehirli dumanı içine ve üfledi düşüncelerinin de böyle tek nefeste gitmesini istiyordu ama senelerdir bir an bile unutmamıştı onu. İmkanszıdı tek nefeste bütün düşüncelerinin yok olması.

Sigarası bittiğinde kül tablasına bastırıp söndürdü. Ardından titrek bir nefes verip ayaklandı. Kaç sene olmuştu bilmiyordu. Kaç senedir yoktu, kaç senedir onun kokusunu alamıyordu, onu göremiyordu? Kaç senedir ona hasretti? Bilmiyordu Changbin tek bildiği hala kendi tabiriyle onu köpek gibi sevdiğiydi. Arkadaşlarına sevmiyorum dese de her gece elinde olan tek fotoğrafa özlemle bakıyordu.

Felix ve Seungmin'in sevmiyor olsaydı böyle yapmazdı konulu açıklamaları aklına yatıyordu ama cesaret edemiyordu. Üstelik Yoshi de haklıydı asıl kızgın olması gereken kendisiydi. Ondan nefret edeceği hiçbir şey yapmamıştı tek bir şey dışında onu da mezuniyet günü yapmıştı işte. Hayatındaki en büyük pişmanlığıydı belki de çünkü bu hareket ondan en yakın arkadaşını, ilk aşkını alıp götürmüştü. En azından Changbin bunun için kendini suçlu görüyordu. Ama içten içe biliyordu ki böyle bir hayatı olmasaydı en azından karşısına çıkardı köşe bucak kaçmak yerine ben buradayım derdi.

"Ya ileride beni bırakırsan?" diye sormuştu ona Chan seneler önce. O da "Seni asla bırakmam ne olursa olsun." demişti ama küçük Changbin nereden bilebilirdi ki hayatının bu kadar boka batacağını, ailesinin, Chanın bir gün ansızın gideceğini. Bilemezdi imkanı yoktu. 

Tutunduğu tırabzandan uzaklaşıp kapıya doğru geri geri yürüyüp çıktı balkondan. Ardından ise portmantodan paltosunu ve anahtarlarını alıp dışarı çıktı. Nefes almaya ihtiyacı vardı, biraz dolaşmalıydı. En azından düşünceleri biraz olsun susana ve uykuya dalacak kadar yorulana dek dolaşmalıydı.

Bahçe kapısını çekip dışarı çıktı ve rastgele yürümeye başladı. Sigarasını almayı unutmuştu bu yüzden ufak bir küfür etmişti ama sorun değildi mutlaka açık bir yer bulurdu. Geçtiği sokakta gördüğü duvar yazısı ile duraksadı. O Chan'dan ve anılarından uzaklaşmaya çalıştıkça hayat gözüne gözüne sokuyordu sanki. Başını çevirip yürümeye devam ettikten sonra tuhaf bir şekilde Chan'ın kafesine gelmesi de bunu gösteriyordu. 

Fark ettiği renk renk çiçeklere baktı ardından yavaşça başını kafeye çevirdi. Çevirdiği an gördüğü sarı ışık ile kalp atışı hızlanmaya başladı. Chanı görebilme ihtimali elini ayağına dolaştırırken, kalbi de depara kalkmış gibi hızlı hızlı atıyordu.

Anlık bir cesaret ile kafeye yönelip onu en son gördüğü merdivenleri çıktı ağır ağır. Bu kez yapacaktı canına tak etmişti artık. En azından bir açıklamayı hak etmiyor muydu? Neden gittin sorusunun cevabını duymayı hak etmiyor muydu?

"Hyunjin, çöpü çıkarır mısın?" Duyduğu ses ile sanki mümkünmüş gibi daha da hızlandı kalp atışları ve hızla geri döndü. Hak ediyordu ama cesareti yoktu. Sinirle yumruklarını sıkıp merdivenleri inmeye başladı. Kapının açılma sesiyle de hızla duvarın ardına geçti. Kenardan onu izlerken Chan etrafa bakındı hızlı hızlı. Hyunjin çoktan gitmişti ve kafede yine yalnızdı. çipil çipil bakan kahveleri bir süre daha etrafta gezindi. 

Cash love BinchanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin