une: Tanrıça'lar ve Tanrı'lar şahidim olsun ki

32 3 6
                                    

Bölüm Elley Duhé - Middle of the Night ile yazılmıştır.


Kraliçe Tanrıça'yı Doğurduğunda



🍷

Içinde bulunduğumuz gezegen birçok canlıya ev sahipliği yapardı. En bilinenleriyle kuşlara, balıklara, atlara... Sayması koca bir asrı alabilecek kadar çok hayvana ve hayvan benzeri canlılara. Ve bir de insan denen yaratıklara. Kendilerini bu yerkürenin sahibi sananlara...

İlk yaşam nerede - nasıl başlar şüpheliyken bilinen en net bilgi insanların tarih yazdığıydı. Kimi zaman savaşlarla kimi zaman ' insanlığa olan katkılarıyla' ... Ama hep zaman işler ve hep bir 'yeni' ortaya çıkar. Bazen buluşlar ve gelişmeler. Bazen de insanlar...

Insan denen yaratıklar kendilerini bu yerkürenin sahibi sanırlar. Bundan sebep hep bir yerlere çivi çakarlar ve sökerler. Yetmez, savaşlar başlatırlar.  Küçük tepeleri onlar yaratmışçasına yok etmeye hak bulurlar. Sonra da hiçbir şey olmamış gibi 'yeni bir düzenle' devam ederler.

Tek bir toprak parçası sahiplenilir, derler ki : Bir liderimiz olmalı. Yaşamak - yönetilmek için. Yetenekli biri, daha farklı daha güçlü.

Zaman işler ve işler. O toprak parçası ilk hâlinden eser kalmayacak şekle bürünür. Daha başka ve çok daha büyük. O tek bir lider ise kocaman bir aileye sahip olmuştur ve kendisi yokken bile onun soyundan gelenler yönetimi devralmıştır.

Sonra başlar işte o hanedanlık o toprağa, bu hanedanlık bu toprağa diye paylaşılmaya. Aslında paylaştıkları şeyler küçük birer toprak parçası değilken bile. Konu koca koca ülkelerken bile hep aynı yarış hep aynı tarih.

Zaman ilerler ve ilerler. Ve görürsünüz ki yüz yıl öncesi bugün. Öyleyse yüz yıl sonrası da bugün olacaktır.

Sahiden de hiçbir söz boşuna yazılmazdı. Sonuçta ne derler bilirsiniz: Tarih , yalnızca tekerrürden ibarettir.

🍷

Koca saray bir gecede sessizliğe bürünmüştü. Çalışanlar ve soylular odalarına çekilmişken her zaman büyük bir ihtişamla yanan ışıklar bile kapalıydı. Tek tük yanan ışıklar sadece saraya varan yolu aydınlatıyordu. Sarayın içi ise zifiri karanlıktı.

Gök yüzünde tek bir yıldız yokken ve göz gözü dahi göremeyecek haldeyken sarayın her karşınıza ezbere bilen hizmetli kız hem kıvrak hem de sessiz adımlarla ilerliyordu sarayın koridorlarında.

Bir eli uzun eteğine dolaşmamak için onu tutarken diğer eli kalbinin üzerindeydi. Deli gibi korkuyordu. Öğrendiği ve birazdan Kraliçe'sine vereceği haber onun nefes almasına engel oluyordu.

Ne yapardı... Ne yapardılar...

Tek eli yetmedi göğsündeki ağrıyı baskılamaya. Diğer eli saldı eteğini, o da yerleşti kalbine. Dolan gözlerinden birkaç damla düşerken teker teker oturup ağlamak istiyordu. Ama yapamazdı. Buna vakti dahi yoktu. Bir an önce Kraliçe'sine ulaşmalı ve ona öğrendiği haberi vermeliydi.

Bu geceden sonra hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktı.

Son koridordan da sağa dönüp yalın ayaklarıyla koşmaya başladı.

Bir şeyler olmalıydı. Yapabileceği bir şeyler...

Elleri yüzündeki yaşları silerken gördüğü büyük, üzerinde ülkeyi ve hanedanlığı temsil eden işlemelerin olduğu kapıyı görünce normalde olsa asla yapmayacağı şeyi yapıp kapının kulpunu bir çırpıda aşağı indirdi.

Kraliçe Tanrıça'yı DoğurduğundaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin