'7'

32 2 16
                                    

"Geçenki haliniz neydi öyle ya." Dedi hala o geceki sarhoşlukla ilgili şakalarını uzun süredir bitiremeyen Jungkook

"Ya konuyu kapat artık." Dedi Lisa.

Jungkook'un taktığı hiç söylenemezdi. Çünkü hala gözlerinden yaşlar çıkarcasına kahkaha atıyordu.

Rose lafa girdi. "Yeter yeter valla gına geldi bak."

Taehyung'ta alttan alttan sırıtıyordu. Lisa sert bir şekilde göğsüne vurdu. "Bari sen yapma."

"Tamam" deyip gülmesini durdurdu Taehyung.

Jimin de Jungkook'a destek çıkıp hala uzattığından Lisa'nın yüzü kızgınlıktan taş kesilmişti.
"Taehyung beni öldürecekler."

Herkes kahkaha attı

"Rose sende mi?" Diye bağırıp arkadaşına döndü Lisa.

"Ama napıyım bu gerçekten komikti." Dedi kahkalarının arasından sarışın kız.

Bu beşli o günden beridir o kadar iyi anlaşıyordu ki aralarından su sızmaz olmuştu. Daha doğrusu Rose ve Jimin çok heybetli bir dedikodu sohbeti uyumu yakaladıklarından her dakika birilerini çekiştirmekten ayrılamaz hale gelmişlerdi. Rose nereye giderse yanına çanta gibi Lisa'yıda taktığından o da gruba dahil olmuştu. Jimin zaten kendinden Taekookluydu. Taehyung ve Jungkook Jimin'in burnu, gözü, kolu gibi bir parçasıydı Bu üçlü bazen tuvalete bile birlikte giderdi. Her gün bi yerlerde görüşüp bişeyler yapıyorlardı. Bugünde Han nehrinin manzarası esliğindeki cafe'de bişeyler içiyorlardı. Tabi artık alkol almıyorlardı o geceki yaşananlardan sonra.

"Yalnız sen sakın bidaha sarhoş olma" dedi Jungkook Lisa'ya bakarak.

Lisa son öldürücü bakışınıda attıktan sonra Jungkook nihayet sözünü kesmiş konuyu değiştirmeye karar vermişti.
"O değilde size ne diyeceğim"

"Ne diyeceksin?" Dedi Taehyung Jungkook'a merakla bakarken.

"Biz Lisa'yla komşu olduk."

Herkes aynı anda "Ne" derken Lisa masanın altından Jungkook'un ayağına vurdu. Galiba henüz kimseye söylememişti.

Bu duruma en çok şaşıran Rose olurken, en çok sinirlenende V olmuştu.

"Nasıl?' Dedi Rose Lisa'ya bakarken.

Lisa Jungkook'a sinirli bakışlarını Jungkook'tan çektikten sonra kendini açıklamaya başladı.

"Ya ben evimi sattım biliyosun zaten taşınacaktım." Durup onay beklerken Rose kafasını salladı. "evet biliyorum taşınacaktın."

"Tamam işte tesadüfen Jungkook'la aynı siteden denk geldi. Aramızda iki sokak falan vardır."

"İnanılmaz" dedi Rose.

Lisa ne kadar Jungkook'a kör kütük aşık olsada evinin yanına bilerek taşınacak kadar takıntılı değildi. Yani gerçekten tesadüftü. Lisa içinse kaderin bir oyunu.

Taehyung bu duruma epey bozulmuş görünüyordu. Lisa'ya olan duygularından hala birşey eksilmemişti. Ama son zamanlarda kafasını dağıtmak için aynı anda epey bir kızla konuşmuştu. Hiçbirinde aradığını bulamıyordu. Çünkü aramıyordu. O hep içten içe Lisa'yı istiyordu. Ve kafasına koymuştu. Vazgeçecek gibi de durmuyordu.

Jungkook Jungkook'tu işte. Herzamanki Jungkook. Çapkın playboy. Her güzel kıza yavşayan ve Lisa'yıda güzel bulduğu için alttan alta sürekli kafasını karıştıran Jungkook. Genç kıza ümit verirken başka kızlarla konuşmayıda asla ihmal etmeyen Jungkook.

Siparişleri geldiğinde yemeklerini yediler. Lisa'nın gözü yanında oturan Jungkook'un dudağındaki ufak toz parçasına takıldı. Dayanamayıp baş parmağını götürdü. Jungkook ona baktığında Lisa öylece dondu kaldı.
Lisa'nın aşkı gözlerinden akıyordu sanki.

Taehyung gördükleri karşısında yine kalbine bir hançer yedi. Böğrünün ortasına bir taş saplandı. Gözlerinin önünde sevdiği kadın başka bir adamı seviyordu. Hemde sıradan bir adamı değil en yakın arkadaşı, kardeşi olan adamı seviyordu.

Lisa göz göre göre üzülmeyi seçiyordu Taehyung'un gözünde. Ne kadar içinde kocaman bir öfke taşısada yinede Jungkook'un onu üzeceğini bildiğinden korkuyordu. Ona kıyamıyordu.

Hala kıyamıyordu.

~

~

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
𝒐𝒏𝒄𝒆 𝒖𝒑𝒐𝒏 𝒂 𝒕𝒊𝒎𝒆 Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin