Ilk ders edebiyattı, sevdiğim bir ders olduğu için sonuna kadar dikkatle dinlemiştim. Ben ders dinlerken üstümdeki gözleri hissetmiştim ama yine de o bakışları görmemezlikten gelmiştim.Üstümdeki gözler ile 4 dersi daha devirdikten sonra öğle arası gelmişti. Karnım acıktığı için kafeterya'ya indim ve kantindeki sıraya girdim.
Sırada beklerken ensemde hissettiğim sıcak nefesle olduğum yerde irkildim.
"Gerilmene gerek yok, benim." dedi Cesur' un sesi.
"Zaten sen olduğun için geriliyorum." Dedim mesafeli bir sesle.
Okuldaki dramalardan birine neredeyse dahil olmuştum ve bunu devam ettirmeye niyetim yoktu, ikisini de kendimden uzaklaştıracak ve bir kez daha yanıma yaklaşıp beni dedikoduların çoğunun merkezi yapıp, psikolojimi mahvedip üniversite sınavını batırmamı sağlamalarına izin vermeyecektim.
"Benim yanımda gerilip rahatsız olmana gerek yok Kumsal." Dedi.
Cevap vermeye tenezzül bile etmedim ve sıra bana geldiğinde tostumu ve kahvemi alıp rastgele boş bir masaya oturdum.
Yemeğimi yerken karşımda ki sandalye çekildi. Kafamı kaldırıp kim olduğuna baktım.
Bu kızı tanımıyordum-daha doğrusu okula yeni geldiğim için daha kimseyi tanımıyordum- fakat oldukça çekici ve güzel bir kızdı. Kızıl saçları beline kadar uzanıyordu, ela gözleri vardı ve asla sevecen bakmıyordu. Beyaz bir teni vardı ve sıcaktan olsa gerek, yanakları hafif kızarıktı. Burnunda ise bir piercing vardı.
"Selam." Dedi kibirli bir ses tonu ile.
Şimdi anlamıştım. O klişe ânı yaşadığıma inanamıyordum. Bu kız muhtemelen Cesur veya Ensar' a aşıktı ve hızla yayılan dedikoduyu duyup soluğu benim yanımda almıştı. "Ondan uzak dur, uzak durmazsan seni mahvederim" falan demeye gelmişti sanırım.
Böyleleri dışarıya kendilerini özgüvenli, mutlu ve her şeye sahip bireyler gibi gösterirlerdi, fakat asıl kişilikleri bunların tam tersiydi.
"Selam, kimsin?" Diye sordum.
"Ben Almina, okulun sahibinin yeğeniyim, aynı zaman da Cesur' un sevgilisiyim." Dedi.
"Ee, yani?" Dedim. Kızdan güzel bir enerji alamadığım için en kaba halimi kuşanmıştım, ama maalesef en kaba halim de bu kadar oluyordu işte.
"Yani, çıkan dedikodular beni rahatsız ediyor. Cesur' dan uzak durmanı ve bir şekilde o dedikoduları bitirmeni istiyorum. Geldiğin ilk gün olmasına rağmen herkes seni konuşuyor. Muhtemelen bu sabah yaptıklarını da konuşulmak ve populerleşmek için yaptın. Ama artık yeter. Eğer sana dediğim şeyleri yapmazsan bu işin sonu gerçekten hoş olmaz." Dedi.
Tam tahmin ettiğim gibi konuşmuştu.
Almina o klişe karakterlerden olabilirdi ama ben o romanlarda ki bastırılan ve korkup köşesine çekilen kız değildim.
Bana emir verilmesinden ve tehtit edilmekten hoşlanmazdım. O yüzden zaten tam da dediği gibi onlardan uzak durmayı planlasam da şuan tam tersini yapmak konusunda neredeyse emindim. Dersi ve okul dramasını aynı anda yürütebilirdim.
"Benden uzak durması gereken kişi o 'sevgilim' dediğin kişi Almina'cığım. Benim populerleşmek için 'sevgiline' veya başka birilerine ihtiyacım yok. Populer olmak istesem bunu başarmam birkaç saatimi almaz." Dedim alaycı bir şekilde. Onunla kavga etmeme neden olan kişi kesinlikle Cesur değildi, hemcinsine sırf bir erkek yüzünden düşman kesilen kızlardan nefret ediyordum.
"Sevgili" kısımlarını özellikle bastırarak söylemiştim, çünkü sevgili olmadıklarından adımın Kumsal olduğu kadar emindim.
"Fazla büyük konuşuyorsun canım. Bu söylediklerini yapamayacağından ikimiz de eminiz bence." Dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İKİ KELİME
Teen FictionKumsal, annesi ve babasının boşanmasının ardından annesi ile İstanbul' dan İzmir'e taşınır ve yeni bir hayata başlar, ve yan komşularının oğlu olan Cesur ile tanışır.