Işığa doğru yürümeye başladı ve sarı salıncağa bindi,oturma yerine ayaklarını koyup arkayada poposunu yerleştirdi
"Senin için değerli dimi?"
Koyu sarı saçları,açık kahve aralara altın sarısı damlatılmış gibi görünen parlak gözleri vardı açık mavi dar V yaka tişörtü yapılı vücudunu ortaya çıkarmıştı."Ne?"
Dedim neden bahsettiğini anlamaya çalışarak."Toka"
Yüzünü bana çevirmişti bu sefer rüzgar ince telli saçlarının bir tutamını pürüzsüz yüzüne kaşının üstündeki benin üstüne doğru yavaşça savurdu,eliyle yukarı attı ama işe yarama süresi maksimum 3 saniyeydi."Evet de sen bunu nerden anladın"
Biraz şaşırmıştım ama belli etmek istemedim."Belli"
Tek söylediği buydu"Kimsin sen nerden çıktın aniden?"
Cümlemi bitirince önüne döndü bense tekrar tokayı aramak için eğildim bir yandanda cevap almayı bekliyordum."Alaska adım çardakta oturuyordum ağladığını görünce ses çıkarmak istemedim bir derdin olduğu ortadaydı gerçi ağlamasanda anlamak zor değil,bu saatte tek başına parka gelip sallanan bir kız.. pek mutlu gelmiyor kulağa.
"Haklısın pek mutlu değilim sanırım"
Diyebildim sadece dışardan böyle göründüğümü söyleyen ilk kişiydi o."Adın ne?"
Söylemekte hiç tereddüt etmemiştim"Eylem"
Gözlerini tekrar bana çevirdi,gözleri gerçekten çekiciydi."Eyleeem"
Dedi kısık bir sesle uzatarak telaffuz etmişti, ismim ağzına yakışmıştı alt dudağıyla üst dudağının birbirine orantısı ortaya çıkmıştı söylerken kafamı salladın onaylarcasına"Ben sananeye hazırlamıştım kendimi aslında"
Diyerek hafifçe güldü yarım bir gülüştü bu."Bazı şeyler hazırlıksız yakalıyor insanı"
Cümlenin sonunda havalı sandığım bir bakış atmaya çalışarak güldüm ve kumu karıştırmaya devam ettim."Ölüm gibi mesela"
Bir anda bunu duyunca korkmuştum sert ses tonu aniden içime işleyerek esen rüzgar ürkütmüştü beni,ayağa kalktım ve kırmızı salıncağın pas tutmuş zincirini tuttum."Onu demek istememiştim aslında"
Sözlerime devam etme fırsatını bulamadan vücudunun üst kısmını bana çevirip avucu kapalı biçimde bana kolunu uzattı birkaç saniye bekleyip açtı boştu şaşkın şaşkın bakmaya devam ettim."İşte bu kadar boş hayat beklentilerimizi karşılıyamayacak kadar boş"
Yüzüne tuhaf bir biçimde bakıyordum gözlerim dudaklarına,ağzından çıkıcak olan kelimelere kitlenmişti."Ölümse farketmediğimiz kadar yakın bize"
Elini ayaklarıma doğru uzattı"Tokan gibi"
Tokayı alıp elime vermişti gülümsedim o ise gözlerini benden ayırdı."Bu da ne şimdi?"
Gözlerinin kızardığını görebiliyordum sorduğum için pişmanlık duymuştum,yavaşça salıncağa oturdum ve ayaklarımla yere sabitledim."En yakın arkadaşımı kaybedeli tam 2 hafta oldu bugün ve ben öldüğünü 2 gün önce öğrendim"
Üzülmüştüm."Nasıl yani neden?"
Diyebildim sadece yüzünü bana çevirdi biraz baktı"Adı Rama'ydı annesi Türk babası Amerikandı.İnternetten tanışmıştık,annesi türkçe öğretmişti o da pratik yapmak için bana mesaj atmıştı sürekli konuşmaya başladık sonra güzel ve iyi bir kız olmasına rağmen sadece arkadaştık dertlerini anlatırdı bana tam 3 sene olmuştu tanışalı,ablası bizim yakın arkadaş olduğumuzu bildiği için bana öldüğünü söylemek istemiş annesi yardımıyla bir mesaj yazmış,öldüğünü öğrenince tek kaldığımı farkettim dostumu kaybetmiştim hiç görmediğim dostumu."
Gözleri dolmuştu."Biliyomusun bu yaz buraya gelicekti ama ölüm işte hazırlıksız yakalıyor insanı"
"Gerçekten çok üzgünüm bu çok zor birşey.."
Cümlemi bitiremeden telefonum çalmaya başladı salıncaktan inip telefonu kulağıma götürdüm annemle konuştuktan sonra tekrar cebime koydum."Benim gitmem lazım annemle babamın kavgası bitmiş anlaşılan benimle eve kadar yürümek istermisin?"
Elini saçlarına götürdü derin bir nefes aldı ve salıncaktan indi yanıma doğru yürüdü"Böyle şeyleri bu kadar takma kafana"dedi.
"Ne kadar?"
Önüme gelen saçlardan kurtulmak için elimle saçlarımı savurdum şampuanımın yoğun kokusunun burnuma ulaşması saniyeler almamıştı."Saat 23:45 de dışarıda oturacak kadar."
Yine haklıydı onun derdinin yanında bir hiçti benimki bu yüzden sustum.