3

4 1 0
                                    

Arkadaşı omzundan onu sürüklerken kendisi gözleriyle sevgilisini arıyordu. Ona sabahtan beri ulaşmaya çalışyordu ama bir türlü denk gelmemişti. Oysa arayıp mesaj bile atmıştı ama geri dönüşte yapmamıştı. Başına bir sey gelmesinden korkuyordu.

Gerçi öyle olsa mutlaka duyardı. Çünkü bu okulda belli bir dedikodu kitlesi vardı.
Yusufla birlikte kafeteryaya girdiğinde kalabalık olduğunu gördü. Gözleri masalarda turlarken bir grup gencin toplanmış olduğunu gördü. Ve farklı oldukları için hemen dikkat çekiyorlardı.

Siyahlar giymiş oğlanların içinde gördüğü Tugrul ile yine heyecanlandığını hissetti.
Buradan bile sert ifadesi cok rahat görülüyordu. Sürekli asık suratlı olmak zor olmalıydı ama onun karakteri belki de buydu.

"Kankoş sen masaya geç ben yiyecek bir şeyler alıp  geliyorum"

Yusuf yine bağıra bağıra konuştuğunda başını sallayıp bakışlarını çevirdi. Ama boş masa yok gibiydi. Gözleri her yerde turladı ve bulduğu tek boş masanın Tuğrul'un hemen arkasındaki olduğunu gördü.

İçindeki heyecan büyürken sertçe yutkunup o tarafa yürüdü. Neden çekindiğini anlamıyordu ama öyleydi.
Yavas adımlarla onlara doğru ilerlerken elinde tesbihini sallayan Tuğrulla göz göze geldi. Öyle sert bakışları vardı ki sanki dövecek gibiydi.

Ne yapacağını bilemeden yürümeye devam ettiğinde oğlan bir kaç saniye bakıp önüne dönmüştü. Sinirli gibiydi.
Burak anlamsız heyecanını bastırıp hemen arkasına otururken sandalyeyi çekmek zorunda kaldı. Ama biraz sert çektiğinden yüksek bir gıcırtı sesi çıkmıştı.

O an diğer masadaki bütün gözler kendisine döndüğnde hafifçe gülimseyip "pardon" Dedi. Belki de onlara saygı duyuyordu. Çünkü çok farklı havaları
vardı. Hızla yerine oturduğunda oğlanların kendi aralarındaki sohbetlerine de kulak misafiri olacağı için sevinmişti. Ne konuştuklarını merak ediyordu. Neden olduğunu bilmeden anlamsız bir merak vardı.

"Sezerleri ne yapacağız reis. Sürekli bize bulaşıp duruyorlar. Dün yine geliyorlardı Ferit engel olmuş"

Oğlanlardan biri konuşunca Burak çaktırmadan geriye doğru yaslandı. Acaba Sezer ve Ferit kimdi ki.

"Bırak kudursun. Kimse bize bulaşmadığı sürece dokunmayalım. Polislik olursak bu defa zor mezun oluruz. Bile bile yapıyorlar.'

Tuğrul sinirle konuştuğunda şaşkınca ağzı aralandı. Acaba filmlerdeki gibi husumeti olan insanlar mı vardı ki. Belki de hem ülkücü hem mafyaydı.

"Diğer iş ne oldu buldunuz mu birini?"

"Yok kimse gelmiyor. Bizim olduğunu da belirtmedik ama iş beğenmiyor kimse"

Onlar kendi arasıda konuşurken bir anda masaya sertce bırakalan tepsi ile yerinde sekti. Arkaya öyle odaklanmıştı ki arkadaşını bile görmedi. Yusuf sırıtarak yanına oturduğunda önüne bıraktığı yemeğe şaskın şaşkın baktı. Yanında bir de ayran vardı.

"Ne bu?" Saşkın şaskın sorduğunda arkadaşı çenesiyle tabağı işaret etti.

"Arkadaşım meteliksiz kalmış. Aç bırakmak  yakışmaz bize. Ye hadi. Bugün bendeniz kankoş"

Yusuf önüne döndügünde icinde oluşan sevinçle gülümsedi. Hep kendisi yaptığı icin başkası yapınca mutlu oluyordu. Ama arkadaşının bağırarak konuşması ile herkesin duyduğuna emindi.

"Sağol kanka aç değildim ben. Zahmet etmişsin"Dedi.

"Ye lan döverim bak, kırk yılın başı almışım zaten. Hadi gülum hadi"

ÇILGIN APTAL AŞIK (bxb)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin