2

14 8 6
                                    

"Burak yemeğe gel hadi. Baban geldi seni bekliyoruz bebeğim."

Annesinin sesini duyduğunda "tamam" Diye bağırıp önündeki ekrana döndü. Eve geldiğinden beri ders bahanesiyle bilgisayarın başında oturuyordu. Ülkücü ve reis terimlerini araştırdı. Ne demek olduğunu öğrendiğinde ise kendisinden utanmıştı. Ama bundan sonra daha çok ilgilenecek gibiydi. Sevmişti.

"Yani bende vatanıma milletime bağlı birisiyim sonuçta. Bu beni de ülkücü yapar bence. Çok mantıklı."

Kendi kendine söylenirken daha fazla beynini yakmamak için ekranı kapattı. Öğrendiklerine göre Tuğrul bir derneğin başkanıydı. Demek ki önemli birisiydi. Acaba orada neler dönüyordu merak etti. Diğerleri de kendisi gibi asık suratlıysa ortamları hiç çekilmez olmalıydı. Ama orada işi olmayacaktı biliyordu.

"Burak. Hadi artık bak getirtme beni. Yemeğe gel"

Annesi bu defa daha sesli bağırdığında hızla yerinden kalktı. Koca adam olmuştu ama hala anne tehdidi altında yaşıyordu. Oturduğu yerden kalkıp eşofmanını çekerek kapıya yürüdü. Neden olduğunu bilmiyordu ama aklında sürekli o oğlan vardı. İlgisini çekmişti ve öğrenmek istiyordu.

Odasından çıkıp salona yürüdü. Babası yine telefonda birileriyle konuşuyordu. Şirketin başına geçtiğinden beri fazla meşgul bir adam olmuştu ve onu anlıyordu. İşin kötüsü kendisi de ilerde öyle olacaktı. Keşke başka bir mesleği seçebilseydi ama yapamıyordu. Salona geçtiğinde hazır masayı görüp gülümsedi. Annesi yine sırf kendisinin sevdiği şeyleri hazırlatmıştı.

"Yine çok güzel görünüyor masa. Sağol anne" dedi.

O sırada dört çift göz de kendisine dönmüştü. Annesi ve babasıyla yaşadığı için şanslı hissediyordu. Diğer arkadaşlarının çoğu ailesinden uzak bir hayat yaşıyorlardı. Ama kendisi hep yanında destekçileriyle beraberdi. Annesi de babası da anlayışlı insanlardı. Babası çoğu zaman kızsa da iyiydi.

Kendi yerine oturduğunda babası telefonu kapatıp yemeğine döndü. Çok yorgun görünüyordu gerçekten. Şirket yönetmek zor olmalıydı. Ama iyi idare ettiğini biliyordu. Onları hiç mutsuz etmemişti.

"Nasılsın Burak bey?" Babasının imalı sorusu ile gülümseyip eline çatalını aldı.

"İyiyim Bülent bey siz nasılsınız?" Onu taklit ederek sorduğunda Annesi gülmeye başladı ama babası şuan öfkeli duruyordu. Yine başlayacaktı belli ki.

"Dalga geçme benimle. Bugün yine mesaj geldi. Kartın canına okumuşsun. Ne zamandan beri elbise giyer oldun sen?"

Babası kendisine sinirle konuştuğunda istemsizce dudağını ısırdı. Ona haber geldiğini unutmuştu. Ama kart onundu ve istediği gibi kullanabileceğini söylemişlerdi.

"Kız arkadaşıma aldım. Henüz erkek olmaktan vazgeçmedim baba rahat ol" dedi. Ama babası sinirle gözlerine bakıyordu.

"Aptal mısın sen Burak. Bir elbiseye o kadar para verilir mi? Hayır sen niye alıyorsun kıza. Madem parası yok almasın arkadaş."

Babası kendisine bağırdığında Annesi onun kolunu tuttu. Sürekli bu tartışmayı yapıyorlardı ve ikisi de aynı şeyi yapmaktan geri durmuyordu.

"Baba. Benim kız arkadaşım o. Hem mutlu etmeyi seviyorum işte ne yapayım ya. İstedi ben de tamam dedim. Niye abartıyorsun?"

Kendisi safça sorduğunda babası sinirden gülmeye başlamıştı. Ama umrunda değildi. Karakteri buydu ve değiştiremezdi.

"Tamam.. Söyle bakalım geçen ay doğum gününde o kız sana ne hediye aldı. Duymak istiyorum. Seni nasıl mutlu etti?"

Babasının sorusu ile kaşları havalandı. Geçen ay bir sürü insanla dışarda kutlamıştı. Meltem ona hediyesini evde unuttuğunu söylemişti ama bir daha da konusu açılmadı. Ama unutmuş olabilirdi. Hem onların varlığı bile yetiyordu.

ÇILGIN APTAL AŞIK (bxb)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin